Önalım hakkını kullanan kişinin payı satın alana ödemekle yükümlü olduğu bedel hibede olmadığından, önalım hakkını kullananın hiçbir bedel ödemeden payın kendisine devrini istemesinin mümkün olmadığı- Kural olarak, payı satın alan tarafından temlik işleminin satış olarak gösterilmekle birlikte gerçekte hibe olduğu savunmasında bulunulması halinde, yani, hibe ile temlikin amaçlandığının iddia edildiği hallerde, payı temlik alan davalı muvazaalı resmi işlemin tarafı olduğundan ve hiç kimse kendi muvazaasına dayanamayacağından muvazaa iddiasının dinlenmeyeceği- Pay satışı, davalının evlat edinilmesine dair verilen kararın kesinleşme tarihinden çok önce olduğundan,ve satışın gerçekleştiği sırada davalı, satış yapan pay malikinin evlatlığı veya akrabası olmadığından ve satış tarihinden önce davalının, pay malikinin bakımını uzun süredir üstlenmesi evlatlık ilişkisinin kurulması için yeterli olmadığından, davacının önalım hakkının bulunduğunun kabulü gerekeceği; satış tarihinde davalı üçüncü kişi durumunda olup, önalım hakkı satış ile kullanılabilir hale geldiğinden iyi niyet kuralının bu olayda tartışılmasının mümkün olmadığı, davacı önalım bedelini depo etmiş olduğundan, davacının önalım hakkının bulunduğu-

Taraflar arasındaki “önalım” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 12.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 29.05.2012 gün ve 2010/258 E., 2012/223 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üz ...