Alacaklı tarafından icra takibinin devamını sağlamaya yönelik olarak yapılan icra takip işlemlerinin de zamanaşımını keseceği, TTK'nun 663/2. maddesine göre ise, zamanaşımının kesilmesi ile kesildiği tarihten itibaren yeni bir sürenin işlemeye başlayacağı- Takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımının oluşması halinde takibin şekline göre İİK'nun 170/b maddesi göndermesi ile olayda uygulanması gerekli aynı yasanın 71/2 ve 33/a-1. maddeleri gereğince icranın geri bırakılmasına karar verileceği-
Mahkemece, 818 Sayılı BK’nın 133. maddesinde zamanaşımını kesen sebepler açıkça belirtilmiş olup davacı sigortalının ihtarname (17.01.2012 tarih ve 0554 yevmiye numaralı) göndermesi, davalı sigorta şirketi tarafından ödenebilir ücretin .......... TL olarak tespit ettiklerini, bu ücretin sigortalıya bildirilmesine rağmen sigortalının bugüne kadar bu ödemeyi kabul etmediği yönündeki savunmaları, davalı sigorta şirketinin davacıyı oyalamaya yönelik bir tutum sergileyip sergilemediği, davacı tarafından açılan hasar tespit davalarının zamanaşımını kesip kesmeyeceği, dava konusu olayda zamanaşımını kesen sebeplerin bulunup bulunmadığı, buna göre ıslah edilen kısım yönünden zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı göz önünde bulundurularak ıslah edilen kısım yönünden davalı tarafın süresinde ileri sürdüğü zamanaşımı def’i değerlendirilmesi gerekirken bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımı iddiası hakkında, İİK’nun 16/son değil, 71/son hükmünün uygulanacağı–
Uygulamada BK.126/IV (şimdi; TBK. mad. 147/4,5,6) bendindeki davaların ticari olsun, olmasın bir şirket akdine dayanan ortaklar arasında veya şirketle ortaklar arasında açılmış bulunan davalara uygulanacağı, şirket akdine dayanmayan, ortaklar arasında veya şirket ile ortak arasında suç teşkil eden haksız fiilden, başka bir anlatımla sözleşme dışı sorumluluktan doğan davalara BK.126/IV (şimdi; TBK. mad. 147/4,5,6) bendindeki zamanaşımının uygulanamayacağının benimsendiği-
Somut uyuşmazlıkta; davacı tarafından açılan dava, belirsiz alacak davası türlerinden kısmi eda, külli tespit davası niteliğinde olduğundan ve davacı dava açmadan önce davalı işvereni temerrüde düşürmediğinden, kıdem tazminatı dışındaki ihbar tazminatı, yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil alacağı ve fazla mesai ücreti alacaklarının arttırılan miktarlarına artırım tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, bu alacakların tamamına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin hatalı olduğu-
Bonoda keşideciye karşı yapılacak takiplerde zamanaşımı süresinin üç yıl olduğu; istihkak davasının zamanaşımını kesmeyeceği-
Bedensel zararlardan kaynaklanan tazminat davalarında zamanaşımı süresinin hangi tarihte işlemeye başlayacağı konusunda içtihatların birleştirilmesine gidilmiş ancak Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 18.12.2023 tarihli ve 343 sayılı kararı ile her somut olayın niteliği ve olaya konu kazaya/zarara ilişkin düzenlenen tıbbi belgelerin özelliklerinin dikkate alınarak zamanaşımı başlangıç süresinin belirlendiği, bu belirlemeler yapılırken de bedensel zararın niteliği, illiyet bağı bulunmak koşuluyla değişim ve gelişim gösterip göstermediği, maluliyetin kesinleşip kesinleşmediği gibi hususların sonuca ulaşmada etkili olduğu, bedensel zararlarda zamanaşımı süresinin başlangıcı noktasında somut olayın niteliği ve zararın özelliğine göre değil de kişinin mahkemeye erişim hakkını kısıtlayacak ve her bir olay için aynı yönde geçerli olacak şekilde soyut ve genel bir kural içeren bir karar alınamayacağı, esasen bu tür uyuşmazlıklarda uyuşmazlığın niteliğine göre zararın baştan belirlenemediği ancak bir incelemeden sonra tam olarak tespiti mümkün olan tazminat taleplerinde etkin hukuki korunmanın sağlaması amacıyla belirsiz alacak davasına konu edildiği ve bu düzenlemenin doğru, etkin ve yerinde uygulanılması durumunda ayrı bir düzenlemeye de gerek duyulmayacağı- Davacının 12.08.2005 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle maluliyet oranı ilk kez Kurum tarafından 12.06.2011 tarihinde iş göremezlik derecesinin %38,2 olarak tespit edildiği, öte yandan davacı tarafından 14.06.2011 tarihinde iş kazasının ve iş göremezlik geliri bağlanması gerektiğinin tespiti istemiyle açılan davada Mahkemece davalı Kurum yönünden davanın hukuki yarar yokluğundan, davalı şirket yönünden husumet yokluğundan reddine dair verilen kararın taraflarca temyiz edilmeksizin 14.08.2014 tarihinde kesinleştiği gözetildiğinde zararın kapsamı yani zararlandırıcı olayın değil bedensel zararın niteliği ve unsurlarının öğrenildiği tarih dikkate alındığında ıslah dilekçesi ile talep edilen maddi tazminatın zamanaşımına uğradığından söz etmenin mümkün olmadığı-Zararın öğrenilmesinin onun kapsamının değil, varlığının öğrenilmesi anlamında olduğu, zararın varlığı, niteliği ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya, o davayı ciddi ve objektif bir şekilde desteklemeye, gerekçelerini göstermeye elverişli yeterli hâl ve şartların öğrenilmesinin, zararın öğrenilmiş sayılması için yeterli olduğu, davacının zararı kaza tarihinde öğrendiğinin kabulü gerektiği, bu nedenle davacının zararı kaza tarihinde öğrendiğinin kabulü gerektiği, 29.05.2019 tarihli ve 2017/8 Esas, 2019/3 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında kısmi davada ıslah ile arttırılan miktarlar bakımından dava dilekçesindeki faiz talebine bağlı olarak faize hükmedileceğinin belirtildiği, bu içtihadı birleştirme kararının gerekçesinin yol gösterici olduğu, bu karara göre ıslah ek dava olmayıp dava dilekçesindeki miktarın düzeltilmesi mahiyetinde olduğu, bu nedenle zamanaşımının dava tarihinde ıslah ile arttırılan miktar için de kesildiğinin kabulü gerektiği, direnme kararının bu farklı değişik gerekçe ile doğru olduğu ileri sürülmüş ise de bu görüşlerin Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Mahkemece, takibin kesinleşmesinden sonra alacaklı tarafından zamanaşımını kesen işlemlerin yapıldığı ve üç yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Davacı tarafından 14/04/2011 tarihinde hissesi oranında ve başvuru evrakı üzerine başkaca herhangi bir ihtirazî kayıt konulmadan yapılandırma müracaatında bulunulduğundan, zamanaşımının borcu söndüren bir nitelikte bir savunma olmayıp, davacıya sadece ödemezlik def'i imkanı sağlayan hukukî müessese olduğu gözetildiğinde zamanaşımına uğramış bir borçla ilgili olarak yapılandırma talebinde bulunulmuş ise artık zamanaşımı hukuksal nedenine dayalı ödemezlik def'i ileri sürme imkanından yararlanılamayacağı-
Üçüncü şahıs tarafından «haczedilen araçların teslimi için» talepte bulunulmasının, zamanaşımını kesen bir takip işlemi olmadığı—
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.