Kıdem ve ihbar tazminatları hesabına esas olan giydirilmiş ücrete işçinin asıl ücretine ek olarak sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatlerin de dâhil edileceği ve bu kapsamda davacıya ayni olarak sağlanan yemek ve servis yardımlarının parasal değerinin tazminat hesabında göz önünde tutulacağı- İşverenin açıkça işçiye varsa ücret eklerini gösteren yazılı bir belge vermekle yükümlü tutulduğu (İş Kanunu m. 8/3), işveren bu yükümlülüğünü yerine getirdiğinde dair delil sunmadığından, işçinin alacağını belirleyecek verilerin elinde bulunmadığı ve alacaklarının belirlenebilir olmadığından belirsiz alacak davasına konu edilebileceği- "Davacının çalışma süresini, en son ödenen ücreti, alması gerektiğini iddia ettiği aylık ücret miktarını, kıdemine göre hak kazandığı yıllık izin süresini ve kaç gün ücretli izin kullandığını, tazminat hesaplamasına esas alınacak aylık ücrete ek para veya parayla ölçülebilen sosyal menfaatleri belirleyebilecek durumda olduğundan kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücretinin belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Eksik nispi harç tamamlatılmadan yargılamaya devam edilemeyeceği- Menfi tespit istenilen toplam bedel üzerinden eksik nispi peşin harcın tamamlanması için usulünce ihtarat yapılarak davacıya süre verilmesi, bu sürede harç tamamlanırsa yargılamaya devam edilerek işin esasına girilmesi, tamamlanmazsa dosyanın işlemden kaldırılması (HMK 150), süresi içerisinde harç tamamlanarak dosya yenilenmez ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği- "Davalının harçtan muaf olması nedeniyle eksik harcın tamamlatılmasına gerek bulunmadığı" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına ilişkin davada, işe giriş çıkış kayıtlarının davalı işyerinden getirtilmesi gerektiği belirtilmişse de davalı tarafça ibraz edilmeyen kayıtların mahkemece re’sen getirtilmesinin taraflarca getirilme ilkesine aykırılık teşkil edeceği-
Kıdem ve ihbar tazminatları hesabına esas olan giydirilmiş ücrete işçinin asıl ücretine ek olarak sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatler de dâhil edilmekte olup davacıya ayni olarak sağlanan yemek ve servis yardımlarının parasal değerinin tazminat hesabında göz önünde tutulacağı- İşçiye varsa ücret eklerini gösteren yazılı bir belge vermekle yükümlü tutulan işveren tarafından gerekli belgeleri işçiye teslim ettiğine dair dosyaya bir delil sunulmaması halinde, işçinin alacağını belirleyecek verilerin elinde bulunduğundan söz edilemeyeceği- Uyuşmazlık konusu istemlerin belirlenebilmesi için davalıda bulunan bilgi ve belgelere ihtiyaç duyulduğu anlaşıldığından, anılan alacakların belirlenebilir olmadığı ve belirsiz alacak davasına konu edilebilecekleri-
Dava değeri para ile ölçülebilir nitelikte olduğundan, dava değeri üzerinden hesaplanacak karar ve ilam harcının dörtte birinin peşin olarak ödenmesi gerekse de, davacı, dava açarken nispi peşin harç yatırmayıp sadece maktu harç yatırdığından ve buna göre herhangi bir işlem yapılamayacağından, mahkemece harç eksikliğinin tamamlattırılması ve daha sonra işin esasının incelenmesi gerektiği- Dava açarken peşin nispi harç ödeme yükümlüsünün davacı olduğu gözetildiğinde, davalı tarafın harç ödemekten muaf olmasının, davacıyı harç ödeme yükümlülüğünden kurtarmayacağı- "Nispi harca tabi ve davalı tarafın harçtan muaf olduğu davada davanın reddi hâlinde alınması gereken harcın maktu harç olduğu, alınabilecek nispi karar ve ilam harcı bulunmadığı, peşin harcın ¼ nispi harç yerine maktu harç olduğu, davacıya yüklenmesi olanaklı olmayan ve ilam aşamasında tamamlama harcı alınması gerekmediğinden ön sorununun bulunmadığı" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacağının belirsiz alacak olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre davacının belirsiz alacak davası olarak eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanan uyuşmazlıkta; "ön sorun" olarak, dava değeri para ile ölçülebilir nitelikte olduğundan 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/1-a. maddesinin alt bendi gereğince dava değeri üzerinden hesaplanacak karar ve ilam harcının dörtte birinin peşin olarak ödenmesi gerektiği, bununla birlikte davacı, dava açarken nispi peşin harç yatırmayıp sadece maktu harç yatırdığından ve buna göre Harçlar Kanunu’nun 32. maddesi gereğince herhangi bir işlem yapılamayacağından, mahkemece harç eksikliğinin tamamlattırılması ve daha sonra işin esasının incelenmesi gerektiği- Dava açarken peşin nispi harç ödeme yükümlüsünün davacı olduğu gözetildiğinde; davalı tarafın harç ödemekten muaf olmasının, davacıyı harç ödeme yükümlülüğünden kurtarmak anlamına gelmeyeceği için davalı tarafın harçtan muaf olmasının, yargılama sonucunda davanın kabul edilmesi durumunda harç yükümlüsü davalı olacağından mahkemece hükmedilecek karar ve ilâm harcının belirlenmesi noktasında dikkate alınması gereken bir husus olduğu-
Hüküm tarihi ile ilamın taraflarına tebliği arasında on yıl veya daha fazla zaman geçtiği iddia edilmiş ve Yargıtay temyiz incelemesi sırasında bu hususu tespit etmiş ise, ileri sürülmüş olması koşuluyla Yargıtayın, hükmün esasını inceleyemeyeceği ve esasla ilgili bir bozma tesis edemeyeceği, böyle bir durumda, diğer taraf zamanaşımını kesen veya durduran bir sebep ileri sürmüş ise bunların mahalli mahkemece araştırılması için kararı bozacağı- Ancak, bu ilkenin icrası gereken ilamlar için geçerli olduğu- Kesinleşen bir boşanma hükmünün icraya konulmasına gerek oladığı, çünkü boşanma hükmünün, inşai nitelikte olduğu ve inşai hükümlerde hukuki durumdaki değişikliğin, hükmün kesinleşmesiyle meydana geleceği, eşlerin, boşanma kararı kesinleştiğinde boşanmış olacağı, bunun için kararın nüfusa tescil edilmiş olmasının gerekli olmadığı- Mahkeme, "davalının talebini 'ilamın zamanaşımına uğradığı' gerekçesiyle reddetmekle, hüküm tarihinden itibaren on yıl geçtiğini, bu süre içinde ilamın tebliğe çıkarılmadığını" ifade etmiş olmaktaysa da, esas defterindeki bilgi notunda ilamın taraflara tebliğ edildiği ve kesinleştiği, nüfusa da yazıldığı belirtildiğinden, esas defterindeki bilgiler ışığında, boşanma ilamının nüfusa gönderilip gönderilmediği ilgili nüfus müdürlüğünden sorulup tespit edilmeli, gönderilmiş ve buna ilişkin yazı nüfus müdürlüğüne ulaşmış ise, kişilerin medeni durumundaki değişikliğe ilişkin bu ilamın, hangi sebeple nüfusa tescil edilmediğinin açıklattırılması, ilam kesinleşmiş ise, kesinleştiği tarihin tespiti ile yetinilmesi, kesinleşmemiş ise, ilamın taraflara tebliğ edilmediği kabul edilip, davalının talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece takip dayanağı ilamın kesinleşmeden takibe konulamayacağı gerekçesi ile takibin iptali
yönünde hüküm tesis edilmesi, faize yönelik itirazın ise inceleme dışı bırakılmasının isabetsiz olduğu-