Dava dilekçesinde davalılar murisleri ve murisin ilk eşinden olma evlatları ... ile ...'in miras taksimi sonucu kendilerine isabet eden taşınmazları adlarına kaydettirdikleri iddia edildiğine göre geçersiz olduğu kabul edilen ............. tarihli miras taksim sözleşmesi gereği muristen, ... ile ... veya mirasçıları adına intikal yada murise ait herhangi bir taşınmazın tescil edilip edilmediği yani davalılar tarafından geçersiz olduğu ileri sürülen miras taksimine dair edimin ifası anlamında bir edinme olup olmadığı konusunda mahkemece herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadığı, iddia edildiği üzere davalılarca geçersiz olduğu ileri sürülen miras taksimi dolayısı ile taşınmaz edinilmiş olmasının tespiti halinde artık sözleşmenin şekil şartına uymadığından geçersiz olduğunu ileri sürmenin hakkın kötüye kullanımı mahiyetinde olacağı ve bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumayacağı düsturuna göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması gerektiği, bu durumda, mahkemece, dava dilekçesinde ileri sürüldüğü üzere, geçerlilik şekil şartına uymadığı için geçersiz kabul edilen ............... tarihli miras taksim sözleşmesi gereği ... ile ... veya mirasçıları adına murise ait herhangi bir taşınmazın intikal veya tespit görüp görmediği hususunda toplanan ve toplanacak deliller kapsamında araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
22. HD. 12.03.2019 T. E: 2016/6316, K: 5765-
“Kadının nafaka alabilmek için evlenmediğinin ve böylece hakkını kötüye kullandığı”nın ileri sürülemeyeceği–
5510 Sayılı Kanun'un mad. 56/2 hükmüne dayanılarak açılan davada, boşandıktan sonra eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulup sonuca gidilmesi gerektiği-
Sözleşmenin taraflarından birisinin “o sözleşmenin ifa olunacağı” hususunda o güne kadar süregelen davranışları ile karşı tarafa tam bir güvence vermesinden ve karşı tarafın da “ sözleşmenin yerine getirileceği” inancına iyiniyetle bağlanarak kendisine düşen edimleri yerine getirmesinden sonra artık «sözleşmenin şekil yönünden geçersizliğinin» ileri sürülmesinin «hakkın kötüye kullanılması» niteliğini taşıyacağı ve bu savunmanın (iddianın) yasal himayeden yoksun kalacağı –
Boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı erkek eşin tam kusurlu olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre davalı-karşı davacı kadın eş yararına (TMK) 174/1-2 gereğince maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin gerekip gerekmediği-
Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması istemi- Kamu malı niteliğinde olan bir yerin, kişinin özel istifadesine terki olanaklı değildir. Kısaca belirtmek gerekirse, dere yatağı üzerinden geçit kurulamayacağı-
Mahkemece, gerekçe bölümünde alacaklı tarafından bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesi, borçlu tarafa fazladan yargılama gideri yükletilmesine neden olunması hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirilip, hukuk düzeni tarafından korunamayacağı gerekçesi ile şikayetin kabulüne dair değerlendirilmeler yapıldığı, gerekçeli kararın sonuç bölümünde de şikayetin kabulüne karar verildiği, ancak, hüküm fıkrasına geçildiğinde, şikayetin reddi ile takibin devamına karar verilmek suretiyle, hüküm ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana getirildiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.