Hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazların tesis tarihine en yakın hava fotoğraflarında taşınmazlar arasında duvarın bulunmadığı ve 148 ada 25 ve 26 parsellerin önceden bir bütün olduğu ve dava konusu taşınmazlar arasında sabit sınır sayılabilecek tonç sınırı olduğu belirtilmesine rağmen "tonç" sınırının ölçü krokisinde mevcut olup olmadığı, taşınmazlar arasında başkaca sabit kabul edilebilecek bir sınırın mevcut olup olmadığının değerlendirilmediği- Rapor içeriğinde tersimat hatası bulunmadığı belirtilmesine rağmen tesis ölçü krokisi ile tesis paftasının kroki üzerinde çakıştırılmadığı, davacıya ait taşınmazın tapu kütük sayfasından taşınmaz hakkında "ifraz" olduğu belirtilmesi rağmen bu durum üzerinde durulmadığı ve uygulama kadastrosu ile tesis kadastro paftasındaki sınır yerlerindeki çakışmamasına rağmen uygulama kadastrosunda tersimat, ölçü, hesap ve sınırlandırma hatasının olmadığı belirtilerek rapor içerisinde çelişki oluşturulduğu gibi tesis kadastrosundan sonraki yapıldığı anlaşılan duvar sınırına neden itibar edilmesi gerektiği rapor içeriğinde denetime elverişli olacak şekilde açıklanmadığı-
Mirasbırakanın, sağlar arasındaki tasarruflarının tenkisi davasın-da, Tapulama Kanunundaki değil MK. 571’deki dava açma süresinin uygulanacağı-
Geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemi-
Mahkemece kararda, sadece davacının devrettiği pay yönünden iptal tescil kararı verilmesi, talep edilmesine karşın, davacının annesinin devrettiği pay yönünden karar verilmemesinin isabetsiz olduğu-
Davacı veya davalı sıfatının olmadığı belirlenirse, artık uyuşmazlığın esastan çözülmesine geçilmeden, davanın sıfat yokluğundan reddi gerektiği- Davacının murisine 775 sayılı Gecekondu Kanunu hükümleri uyarınca Samsun Belediye Encümeni tarafından tahsis işlemi yapılmış olduğundan, davanın bu davalıya karşı açılması gerektiği- Davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının eldeki davada davalı sıfatı (pasif husumet ehliyeti) bulunmadığından bu davalı hakkındaki davanın sıfat yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacı ve davalı tarafından ortaklaşa kullanılan yerler hakkında MK. 984’deki bir yıllık hak düşürücü sürenin uygulanamayacağı-
Dava, 6102 sayılı Kanun'un geçici 7 nci maddesi hükmü uyarınca terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkindir...
Davacının servisten yararlandığını iddia etmediği gibi gerek bu hususu gerekse yol ücreti aldığı iddiasını ispatlayamadığı gözetilmeksizin, yol ücretinin giydirilmiş ücrete dahil edilerek tazminatların hesaplanmasının yanlış olduğu- Fazla çalışma olgusunun ispat yükünün işçiye ait olduğu-
Şeklen mevcut olan batıl bir hukuki işlemin konversiyon (hukuki tahvil) yolu ile bir hukuki sonuç bağlanabilmesi mümkün olduğu gibi; bir hukuki işlemin butlanının da dürüstlük kuralına (TMK md. 2) aykırı olarak ileri sürülemeyeceği, iptali kabil kararların ise, daha çok ortakların menfaatlerini koruyan düzenlemelere aykırılık teşkil eden, emredici kurallar dışında, yorumlayıcı ve şekle ilişkin kuralların ihlâl edildiği kararlar olup baştan itibaren geçersiz olmadıklarından, iptal edilinceye kadar geçerli bir kararın hüküm ve sonuçlarını doğurdukları- Genel kurul toplantısının yönetim ve denetim kurulu üyelerinin seçiminin açık oylama ile yapılacağına dair maddesinin 1163 s. Koop. K.'nun emredici nitelikteki 48. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle batıl olduğunun tespitine karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarında, davalılar arasında "zorunlu dava akadaşlığı" bulunduğu; bonolardaki "yetki koşulu"nun -yeni HMK'nun 17. maddesinde öngörülen koşullar çerçevesinde- geçerli olduğu–

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.