Dava; afet sonucu kamulaştırma yolu ile Hazine adına tescil edilen taşınmazdan ifrazen oluşturulan parsele yönelik tapu iptali ve tescil ile aynı taşınmazdan ayrılarak yol olarak bırakılan kısma ilişkin tescil isteğine ilişkindir...
Uygulama kadastrosunun yapıldığı 2013 yılından önce davalı tarafından tel çit çekmek suretiyle taşınmazına tecavüz edildiği iddiasıyla Kadastro Müdürlüğünden ölçüm yapılması talep edilmiş olup, fen elamanlarınca düzenlenen 12.05.2010 tarihli aplikasyon krokisi ile çit telin tesis sınırlarına göre davacının taşınmazına tecavüzde bulunduğunun tespit edildiği halde, 2013 yılında yapılan uygulama kadastrosu sırasında bu tel çitin sabit sınır olarak alındığı- Mahkemece hükme esas alınan raporda, tesis paftası ile uygulama sınırları aynı harita üzerinde gösterilmemiş olduğu- Şeffaf kağıt üzerine uygulama kadastrosu sınırları çizilerek, diğer bir kağıda da tesis kadastrosu sınırları çizilerek üst üste zımbalanarak çakıştırma yapılmaya çalışılmış olduğu- Bu haliyle raporun denetime elverişli olduğunun söylenemeyeceği-
Yapılan uygulama kadastrosunun itiraz niteliğinde olduğu ve bu tür davalarda husumetin, itiraz edenin taşınmazı aleyhine yapılan tespit sonucunda, yüz ölçümü artan ya da lehine ortak sınır değiştirilen taşınmazların maliklerine yöneltilmesi gerektiği- Uygulama kadastrosu sonucunda lehine sınır değişikliği yapılan veya yüz ölçümü artan taşınmaz veya taşınmazların bulunmaması halinde ise Kadastro Müdürlüğüne husumet yöneltilerek de dava açılabileceği- Bu hususun aydınlığa kavuşturulabilmesi için de öncelikle mahallinde keşif ve uygulama yapılarak davacıya ait taşınmazın yüz ölçümünde oluşan azalmanın hangi nedenden kaynaklandığının uzman fen bilirkişi raporuyla yöntemince saptanması gerektiği ve bu şekilde araştırma, inceleme ve uygulama yapılmadan karar verilemeyeceği- Davacıya ait taşınmazın yüz ölçümünde oluşan eksilmenin, komşu taşınmazlardan kaynaklandığının belirlenmesi halinde komşu parsellerin maliklerinin davaya dahil edilmesi için davacıya süre ve imkan verilmesi, bu şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra, davanın esasına girilerek bir karar verilmesi gerektiği-
Maddi olayları ileri sürmenin taraflara, hukuki nitelendirme yapmanın ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemenin ise hakime ait olduğu- Yargılamanın, 3402 sayılı 22/a uygulamasından kaynaklanan davalara özgü yargılama esaslarına göre gerçekleştirilip, tescil harici bırakılan yerle ilgili tescile ve dava konusu olmayan 163 ada 2 parselin sicilden terkini ile mera vasfıyla özel siciline tesciline karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı-
Tüm dosya kapsamı incelenip, davacının .......... Kadastro Mahkemesinin ön inceleme duruşmasındaki "Uygulama kadastrosu çalışmalarına itiraz ediyorum" şeklindeki beyanı dikkate alındığında, davacının davasının uygulama kadastrosuna itiraz niteliğinde olduğunun görüldüğü, mahkemece yapılması gereken bu husustaki taraf delillerinin toplanarak esas hakkında karar verilmesi iken, eldeki davanın yanlış hukuki nitelendirme sonucu daha önceki el atmanın önlenmesi davası nedeni ile derdestlikten reddinin doğru olmadığı-
Mahkemece verilen hüküm ile taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği-
Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca yapılan ve askı ilan süresinde dava açılmayarak kesinleşen uygulama kadastrosu tespitine karşı açılan davalarda, Kadastro Müdürlüğüne başvuru yapılmasına gerek olmaksızın, 3402 sayılı yasanın 11.maddesinde sözü edilen askı ilan süresi içinde Kadastro Mahkemesinde dava açılabileceği gibi, askı ilan süresi içinde itiraz edilmeyen tutanakların kesinleşmesi halinde, genel mahkemelerde de dava açılabileceği-
Keşif sırasında dinlenen mahalli ve tespit bilirkişilerinin dava konusu eski 2602 parselin ortasından geçerek taşınmazı 2 parça olarak ayıran yolun devamlılığının bulunduğunu, kadim yol olduğunu, sonradan açılmadığını beyan ettikleri, bu soyut beyanların dosya içerisinde mevcut somut teknik bilgi, belgeler ve 1979 yılına ait memleket haritası ve 1986 tarihine ait hava fotoğraflarının incelenmesiyle desteklendiği, bu yolun tesis kadastrosunun yapıldığı 1984 tarihinden önce de zeminde var olduğunun anlaşıldığı, tapulama/kadastrodan sonra açılan yol olmadığının sabit olduğu- Bu sebeple Kadastro Güncelleme Yönetmeliği'nin 15/6 ncı maddesinde belirtilen muvafakatin gerekmeyeceği, 15/5 inci maddesi gereğince 22/a çalışmalarında yol olarak sınırlandırılmasının usul ve yasaya uygun olduğu-
Komşuluk hukukunun ihlal edildiğinin kabul edilebilmesinin zarar koşuluna bağlı olduğu- Komşu parsel yönünde pencere ve balkon açılmış olmasının başlı başına komşuluk hukukuna aykırılık teşkil etmeyeceği, bir inşaatın imar planına aykırı yapılması temelde idareyi ve idari yaptırımı gerekli kılan bir davranış olduğundan, bu davranışın soyut olarak komşuluk hukukuna aykırı davranma biçiminde yorumlanamayacağı-
Bir yapının başkasına ait araziye taşırılan kısmı, eğer yapıyı yapan malik taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkına sahip bulunuyorsa, ona ait taşınmazın bütünleyici parçası olacağı(TMK. mad. 725); böyle bir irtifak hakkı yoksa, zarar gören malik taşmayı öğrendiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde itiraz etmediği, aynı zamanda durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde, taşkın yapıyı iyi niyetle yapan kimsenin, uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebileceği- Taşkın yapı ile iki komşu taşınmaz fiilen birleşmekle, iktisadi bir bütün oluşturduğu; olayın bu özelliği itibariyle taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa kabul edildiği üzere taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğinde olduğundan, taşınmazların miras yoluyla veya temliken intikal etmesi halinde yeni maliklerde maddede belirtilen haklardan yararlanabildikleri gibi borçlardan da sorumlu tutulurlacağı- Davalının ayrı bir dava ile temliken tescil talebinde bulunduğu ve temliken tescil davası sonucunda verilecek hükmün eldeki davanın sonucunu etkileyeceğinden, eldeki dava ile Ortaköy Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/517 esası üzerinden görülen temliken tescil istekli dosyanın birleştirilmesi, temliken tescil talebi yönünden; araştırma ve inceleme yapılması, öncelikle temliken tescil talebi yönünden bir karar verilmesi, hasıl olacak sonuca göre el atmanın önlenmesi, yıkım ve eski hale getirme bedelinin tahsili istekleri yönünden bir karar verilmesi gerektiği- 

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.