Davacının, davalının mirasçıları dışında taşınmazda paylı malik olan davalılarla arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığı, TMK’nın 724. maddesinde yapı sahibine tanınan hakkın, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebileceği, davacı tarafından dava konusu taşınmaz üzerine yapılan ve halen ikamet ettiği bina ile ilgili tazminat talebiyle ilgili olarak mahkemece bu konuda davalı paylı maliklerin davacının inşa etmiş oldukları bina nedeniyle ne kadar zenginleştikleri uzman bilirkişi raporuyla tespit edilerek sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince davacının zararının tazminine karar verilmesi gerektiği-
Davalının rızasının bulunduğuna dair herhangi bir delil bulunmadığı ve mevcut delil durumuna göre de davacının iyiniyetli olduğu kanıtlanamadığından, davanın reddi gerekeceği-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve kal istemi-
Davalı ve davacının dava konusu taşınmazın davacı arsa sahipleri adına kayıtlı olduğunu bilerek dava dışı yüklenicinin şahsi hakkını temellük edip üzerindeki binayı yaptığından iyiniyet iddiasında bulunamayacakları, temliken tescil davasının reddine karar verileceği-
MK’nun 725. maddesinin uygulanabilmesini haklı gösterecek en önemli koşulun, yapı malikinin «iyiniyetli olması» olduğu, buradaki iyiniyetin de MK. 3’de tanımlanan «sübjektif iyiniyet» olduğu–
Kayden maliki olduğu 12064 ada 8 parsel sayılı taşınmazının 1020,45 m2'lik kısmına, komşu 12064 ada 2 parsel maliki olan davalı tarafından tecavüzde bulunulduğunu ileri sürerek davalının müdahalesinin menine karar verilmesini istemiş, ıslah dilekçesi ile bilirkişi raporunda müdahale edilen alanda olduğu tespit edilen ağaçların, sınır duvarı ve kulübenin benin yıkılması suretiyle müdahalenin men'ine-
Davada yıkım isteğinin de mevcut olduğu, TMK'nın 684 ve 718. maddesi uyarınca bir şeye malik olan kimse o şeyin bütünleyici parçalarının da maliki olduğu, dava konusu binanın bulunduğu 460 parsel sayılı taşınmaz paylı mülkiyete tabi olduğundan Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.06.1984 günlü ve 1982/358 Esas, 1984/710 sayılı Kararında açıklandığı üzere elatmanın yanı sıra kal isteminin de söz konusu olduğu hallerde tüm müşterek maliklerin davada yer almaları gerektiği-
Taşkın yapı sahibinin taşkın yapıyı yaptığı sırada taşınmazın kendine ait olduğu veya ileride tarafına devredileceği düşüncesiyle bina yapması gerekeceği ve yapılan bu binanın da imar planına aykırı biçimde bulunmamasının gerekeceği-
Mahkemece yerinde keşif yapılarak, raporlar arasındaki çelişkileri giderir şekilde inceleme yapılıp taşkınlığın yanılma sınırları içinde kalıp kalmadığının belirlenmesi, davacının talep ettiği tazminat belirlenirken taşkın arzın değeri, taşkın yapının değeri ve taşkınlık nedeniyle varsa davalının taşınmazında meydana gelen değer kaybının saptanması, taşkın kısmın ifrazının mümkün olup- olmadığının açıklığa kavuşturulması, ifrazı mümkün ise TMK’ nun 725. maddesinin değerlendirilmesi, ifrazın mümkün olmaması halinde istek de gözetilmek suretiyle irtifak hakkı tesis edilip edilemeyeceği üzerinde durulması ve sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bu nedenlerle bozulmasına neden olacağı-
Davalının iyiniyet savunmasına itibar edilemeyeceğinin açık olduğu, ne var ki; davalı ...’nın, ........ parsel sayılı taşınmazın kendi adına tapuda tescil tarihinden sonra binayı inşa etmeye başladığı dikkate alındığında, inşa edilen binanın asgari levazım bedelinin belirlenmesi, davacıya bedelin depo edilmesi için süre verilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.