Taşkın yapının değerinin arsadan çok fazla olmadığı, binanın korunmaya değer bir yapı özelliğini de taşımadığı konularda "yıkım" isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekeceği–
Davacılara ait yapıların bulunduğu dava konusu taşınmazın ilgili kısımlarına ilişkin temliken tescil şartlarının değerlendirilmesi yönünden kadastro fen elemanı, inşaat ve ziraat mühendisleri eşliğinde keşif yapılmak suretiyle bilirkişi raporları alındığı, ziraat ve inşaat mühendisi bilirkişilerin hazırladığı ek raporlarda davacılar tarafından yapılan binaların değerinin arazi değerinden fazla olmadığı belirtilmiş olduğundan TMK. m. 724'e dayalı temliken tescil şartlarının tamamının oluştuğunun kabul edilemeyeceği- Davalıların davacıların pay satın aldıkları taşınmazdaki 40 yıllık zilyetliklerine karşı çıkmamalarının haricen yapılan satışa ahde vefa göstermeleri anlamına geldiği, bu durumda hakkın kötüye kullanılması niteliğindeki satışın resmî şekilde yapılmadığı yönündeki davalıların savunmasına değer verilmesinin doğru olmadığı, davacıların taleplerinin mülkiyetin kazanılmasına esas olacak bir hukuki sebep oluşturduğu kabul edilerek harici satışa değer verilmek suretiyle davacıların tapu iptali ve tescil talebi hakkında olumlu bir karar verilmesi gerektiği görüşünün HGK. çoğunluğunca benimsenmediği-
E.tmanın önlenmesi, kal ve tapu iptali davalarında İmar Kanunu hükümlerinin de gözönünde bulundurularak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekeceği-
Davacının, davalının mirasçıları dışında taşınmazda paylı malik olan davalılarla arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığı, TMK’nın 724. maddesinde yapı sahibine tanınan hakkın, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebileceği, davacı tarafından dava konusu taşınmaz üzerine yapılan ve halen ikamet ettiği bina ile ilgili tazminat talebiyle ilgili olarak mahkemece bu konuda davalı paylı maliklerin davacının inşa etmiş oldukları bina nedeniyle ne kadar zenginleştikleri uzman bilirkişi raporuyla tespit edilerek sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince davacının zararının tazminine karar verilmesi gerektiği-
Davalının rızasının bulunduğuna dair herhangi bir delil bulunmadığı ve mevcut delil durumuna göre de davacının iyiniyetli olduğu kanıtlanamadığından, davanın reddi gerekeceği-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve kal istemi-
Davalı ve davacının dava konusu taşınmazın davacı arsa sahipleri adına kayıtlı olduğunu bilerek dava dışı yüklenicinin şahsi hakkını temellük edip üzerindeki binayı yaptığından iyiniyet iddiasında bulunamayacakları, temliken tescil davasının reddine karar verileceği-
MK’nun 725. maddesinin uygulanabilmesini haklı gösterecek en önemli koşulun, yapı malikinin «iyiniyetli olması» olduğu, buradaki iyiniyetin de MK. 3’de tanımlanan «sübjektif iyiniyet» olduğu–
Kayden maliki olduğu 12064 ada 8 parsel sayılı taşınmazının 1020,45 m2'lik kısmına, komşu 12064 ada 2 parsel maliki olan davalı tarafından tecavüzde bulunulduğunu ileri sürerek davalının müdahalesinin menine karar verilmesini istemiş, ıslah dilekçesi ile bilirkişi raporunda müdahale edilen alanda olduğu tespit edilen ağaçların, sınır duvarı ve kulübenin benin yıkılması suretiyle müdahalenin men'ine-
Davada yıkım isteğinin de mevcut olduğu, TMK'nın 684 ve 718. maddesi uyarınca bir şeye malik olan kimse o şeyin bütünleyici parçalarının da maliki olduğu, dava konusu binanın bulunduğu 460 parsel sayılı taşınmaz paylı mülkiyete tabi olduğundan Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.06.1984 günlü ve 1982/358 Esas, 1984/710 sayılı Kararında açıklandığı üzere elatmanın yanı sıra kal isteminin de söz konusu olduğu hallerde tüm müşterek maliklerin davada yer almaları gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.