İlke olarak her davanın, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanacağı- Dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması; eş söyleyişle tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmayacağı- Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmaması durumunda davanın konusuz kalmasından söz edileceği ve böyle bir durum söz konusu olduğunda mahkemenin yargılamaya devam etmesine gerek olmayacağı- Şikayet olunan vekili, icra emrine konu aracın kendilerine teslim edildiğine dair beyanda bulunduğundan, araç kendisine teslim edilen takip alacaklısının icra emri ile elde etmek istediği amaca ulaşmış olduğu ve tarafların işin esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararı kalmadığı-
Vasıflı ikrarda kanıtlama yükümlülüğü, ikrar eden tarafa (davalılara) değil, vakıayı ileri süren tarafa (davacıya) ait olduğundan somut olayda, havaleci durumundaki davacı, değinilen yasal karine karşısında, davalılara yaptığı dava konusu havalelerin, bir borcun ödenmesinden başka bir amaca yönelik bulunduğunu kanıtlama yükümü altındadır; yani havale kavramından hareketle yapılacak değerlendirmeye göre de, somut olayda kanıtlama yükümlülüğünün davacıya ait olacağı-
Mahkemece, öncelikle taraflara mahkeme dışında düzenledikleri sulh sözleşmesini ibraz etmelerini, sulh sözleşmesinde yargılama giderinden sorumlu olunacak miktar ve vekalet ücretiyle ile ilgili bir anlaşma bulunmuyor ise bu konuda anlaşmaları için taraflara uygun süre vermesini, tarafların verilen sürede bir anlaşmaya varamadıklarını mahkemeye bildirmeleri halinde sulh sözleşmesinde kabul ve feragat edilen miktarlar dikkate alınarak vekalet ücretine karar verilmesi gerektiği-
Bozma öncesi verilen karara dayanılarak davacı tarafça yapılan ilamlı icra takibi neticesi borç davalı yanca icra dosyasına ödenmiş ise de; icra dosyasına vaki ödeme bozulan hüküm gereğince yapıldığından, bozma ilamıyla birlikte mahkemece verilen hükmün kesinleşmediği ve ortada infazı kabil bir ilamın bulunmadığı, dolayısıyla alacak miktarının da belli olmadığı, tahsilat bozulan karara istinaden yapılmakla, mahkemece bozma ilamı doğrultusunda araştırma yapılmaksızın borcun davalı tarafça ödenmesi nedeniyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair kurulan hükmün isabetli olmadığı-
20. HD. 04.11.2019 T. E: 3221, K: 6231-
“Dava konusu hacizli taşınır mallar üzerindeki haczin yargılama sırasında “kaldırılmış olması” halinde icra mahkemesince “konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı” şeklinde karar verilmesi ve davanın açılmasına sebebiyet veren tarafa “yargılama giderleri” nin bu arada “avukatlık ücreti” nin nispi olarak, ayrıca “ilam harcı” na da maktu olarak hükmedilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.