Borçlular vekiline konkordato gider avansını yatırması için meşruhatlı davetiye tebliğ edilmesine karşı borçlular vekili kesin süre içerisinde konkordato gider avansını yatırmadığından davanın İİK'nun 285/4. Maddesi yollamasıyla HMK'nun 114/1-(g),114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine karar vrelmesi gerektiği-
Davacı vekilinin, hizmet kusuru bulunduğunu ileri sürerek davalı Bingöl Belediye Başkanlığı yönünden hizmet kusuruna dayalı olarak dava açtığı, buna göre, görev-yargı yolu yargılamanın her aşamasında re'sen dikkate alınacak hususlardan olduğundan, mahkemece davalı Bingöl Belediye Başkanlığı yönünden idari yargının görev alanına giren uyuşmazlıkta yargı yolu caiz olmadığından HMK'nın 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Delillerin ikamesi dışındaki yargılama giderleri için dava açılışında davacı tarafından 300,00 TL gider avansı yatırılmış olduğundan, ........ tarihli celsenin 2 nolu ara kararı ile davacı tarafça yatırılmasına hükmedilen avansın, 4 nolu ara karardaki bilirkişi incelemesine yönelik giderleri kapsayacak şekilde yorumlanması gerektiği, bu haliyle yatırılması istenen 450 TL avansın niteliği itibariyle gider avansı değil, delil avansı mahiyetinde olduğundan, kesin süre içinde yatırılmamasının davanın usulden reddini gerektirmeyeceği, tarafın belirlenen sürede delil avansı giderini yatırmazsa dayandığı o delilinden vazgeçmiş sayılacağı, mahkemece, davacının bilirkişi delilinden vazgeçtiğinin kabulü ile mevcut delillere göre karar verilmesi gerekeceği-
Davalı vekilinin vekaletnamenin onaylı suretini sunduğu ancak suret harcını yatırmadığı, mahkemece, davalı vekiline eksikliğin tamamlanması için kesin süre verilerek ihtaratta bulunmaksızın tespit üzerine doğrudan davalı vekili olarak dava ve duruşmalara kabul edilmemesine dair ara karar kurulduğunun anlaşıldığı, bu haliyle, HMK.da açıklanan yasal hükümler uyarınca vekile suret harcı yatırmak üzere kesin süre verilerek gerekli yasal ihtaratın yapılması ve sonucu beklenerek bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde kurulan ara karar ile, bu karara atıf ile tesis edilen hükmün davalı tarafın savunma hakkının kısıtlanması mahiyetinde olup, usul ve yasaya aykırı olduğu-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden yetki verilmesi davasının 6502 sayılı Kanun'a göre Tüketici Mahkemelerinde değil, genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemelerinde çözümlenmesi gerektiği-
İşin esası hakkında değerlendirme yapılmadan hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Dava konusu yapılan haciz sırasında 3. kişi yararına istihkak iddiasında bulunan çalışanının üçüncü kişinin ortağı ya da temsil yetkilisi olmadığı, anılan şahsın, üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili olmadığından, davalı üçüncü kişi tarafından hacizden itibaren İİK’nin 96/3. maddesinde belirtilen 7 günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiası da bulunmadığından, davacı alacaklının İİK 99. maddesi hükümlerine göre istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı, 6100 sayılı HMK'nin 114/ h ve 115/2 maddeleri uyarınca, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Şubenin tüzel kişiliğinin dolayısıyla davada taraf ehliyetinin bulunmadığı gözetildiğinde, davada taraf teşkili sağlanmadan ve duruşma açılmadan yargılama yapılıp karar verildiği anlaşıldığından; dava dilekçesinde dernek şubesinin hasım gösterilmesinin temsilcide yanılma olduğu kabul edilerek, dava dilekçesi ve duruşma gününün tüzel kişiliği bulunan dernek adına ve genel merkez adresine tebliğe çıkarılması, dernek yetkilileri veya vekilleri duruşmaya geldikleri takdirde davaya karşı diyeceklerinin tespiti ile delillerinin ibraz etme imkanı tanındıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, davacı vekiline dava şartı olarak belirlediği gider avansına yönelik gider gerektiren işlemleri kalem kalem açıklamak, her kalemin miktarını ayrı ayrı göstermek suretiyle kesin süre verilmesi ve kesin sürede yatırılmamasının sonuçlarını da açıkça yazması gerekirken, kesin süre verilmeden doğrudan gider avansı eksik olduğundan davanın dava şartı yokluğundan reddinin isabetli olmadığı-
Davacı şirketin sigortalısının kullanımındaki iş yerinin bulunduğu ana taşınmazın, kat mülkiyeti kurulmuş bir taşınmaz olduğu; davacıya sigortalı iş yerinde bulunan malların bina ortak giderinden sızan sular sebebiyle dahili su hasarına maruz kalarak hasarlandığı gerekçesiyle davalıya husumet yöneltildiği görüldüğünden, ana taşınmazda kat mülkiyeti kurulmuş olması nedeniyle, davada Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğunun kabulü gerekeceği-