Dosya kapsamından; davacının maddi tazminata ilişkin talebi kısmen kabul edildiği halde davalı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmediği; davacı taraf lehine hükmedilen vekalet ücretinin ise, Tarife’nin 13/2. maddesine aykırı olarak, kabul edilen miktarı geçtiği; yine yargılama giderlerinin tamamından davalının sorumlu tutulduğu görülmekle, anılan nedenlerle kararın bozulması gerekmiş ise de bu yanılgının giderilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-
Çekişme konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle keşfen saptanan değerinin 319.874,96 TL, davacıların toplam 9/15 miras payına isabet eden değer ise 191.924,97 TL olup, asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiş olmakla, asıl ve birleştirilen davada alınması gereken toplam 13.110,40 TL nispi karar ve ilam harcından asıl ve birleştirilen davada yatırılan toplam 445,50 TL peşin harç ile 5.166,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 7.498,90 TL nispi karar ve ilam harcının, davalıların çekişme konusu taşınmazda 1/2’şer oranda kayıt maliki oldukları da gözetilerek, asıl ve birleştirilen davada davalılardan 1/2'şer oranda tahsili ile Hazineye irat kaydına şeklinde karar verilmesi gerekirken, hükmedilen karar ve ilam harcından davalıların müşterek ve müteselsil sorumlu tutulmasının doğru olmadığı-
Dosyanın incelenmesinde, davalı yönünden hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verildiğinin anlaşıldığı, hukuki yarar yokluğu 6100 sayılı HMK'nun 114/1-h maddesine göre dava şartlarından olup, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 7. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, kendisini vekille temsil ettirmiş olan davalı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerekeceği-
Yargılama sonucunda hüküm altına alınacak nispi karar ve ilam harcından, aynı şekilde HMK'nin 326/2. maddesi uyarınca hesaplanacak yargılama giderinden ve davacı yararına takdir edilecek vekalet ücretinden, her bir davalının, dava konusu taşınmazın tapuda paylı mülkiyet şeklinde kayıtlı olması halinde tapudaki payları, elbirliği mülkiyetin sözkonusu olması halinde ise miras payları göz önünde bulundurularak sorumlu tutulmaları gerektiği-
Kabule göre ise; muhdesatın tespiti davalarında, davanın konusu (müddeabih) muhdesat iddiasını kabul etmeyen davalıların paylarına isabet eden muhdesat değeri (zemin bedeli hariç) olup, buna göre, yargılama sonucunda hüküm altına alınan nispi karar ve ilam harcından, aynı şekilde 6100 sayılı HMK'nin 326/2. madddesi uyarınca yargılama giderinden ve davacı yararına takdir edilen vekalet ücretinden davalıların tapudaki hisseleri ile HMK’nin 312, Harçlar Kanunu’nun 22. ve karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gözönünde bulundurulmak suretiyle hüküm kurulması gerektiği-
HMK'nun 297. maddesine göre; kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olması gerektiği, bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesinin kanun ile hakime yükletilmiş bir ödev olduğu, aksine düşünce ve uygulamanın gerek yargı erki ile hakimin, gerek mahkeme kararlarının her türlü çelişkiden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmayacağı-
Dava konusu taşınmaz ... oğlu ... adına kayıtlı olup mirasçılarının da taraf olarak gösterildiği anlaşıldığından, Tapu Sicil Müdürlüğü (Hazine)'nin somut olayda pasif dava ehliyetinin bulunmadığı, o halde, mahkemece davalı ... yönünden davanın husumetten reddine karar verilmesi gerekeceği- Mahkemece davacı vekiline kök muris ...'in verasetini sunması ve mirasçıların davaya muvafakatının sağlanması, olmadığı takdirde terekeye temsilci tayini için süre ve imkan verilerek tereke temsilcisi ile davanın görülmesi gerekirken, yazılı şekilde taraf teşkili sağlanmadan karar verilmesinin hatalı olduğu- TMK'nin 713/2. fıkrasına dayalı olarak açılan davalarda davanın kabul edilmesi halinde dahi kayıt maliki ile mirasçılarına yargılama giderlerinin yükletilemeyeceği, harç ve vekalet ücretiyle sorumlu tutulamayacakları-
İmar uygulaması sonucu, yapının haksız veya taşkın durum yaratması, kamusal bir tasarrufun sonucu olup, tecavüzlü durumun yapıyı yapan kişinin, iradesi dışında meydana gelmesi nedeniyle davanın açılmasına sebebiyet verdiklerinin söylenemeyeceği, o halde, haksız ya da taşkın yapıyı kullananın kötü niyetli sayılamayacağı ve kendisine kusur izafe edilemeyeceği gözetildiğinde yargılama giderlerinden ve bu giderlerden sayılan vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağı-
Takip dosyasında alacaklı olan davalının talebi üzerine davacıya İİK'nın 89. maddesi gereğince 1. ve 2. haciz ihbarnameleri gönderildiği, davacı tarafından bu ihbarnamelere itiraz edilmediği, 3. haciz ihbarnamesinin düzenlenmesinin doğru olduğu ve eldeki davanın açılmasına davalının sebebiyet vermediği anlaşıldığından, davanın açılmasında kusuru bulunmayan davalı aleyhine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre; davalının, dava konusu taşınmazın A harfiyle gösterilen 49,92 m2’lik kısmını işgal ettiği, mahkemece, yapılan parselasyon çalışmasının fiili zemine aplikasyonu sırasında hata yapılması sonucu parsellerin tamamında adalar bazında kayma tespit edildiğinden, davanın kısmen kabulüne karar verildikten sonra yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmış ise de, HMK’nun 326. maddesinde düzenlenen; “Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.” hükmü karşısında yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması ve kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine vekalet ücreti verilmemesinin doğru görülmediği-