Lehine geçit hakkı talep edilen ..... parsel sayılı taşınmaz davacılardan ....., ...... parsel sayılı taşınmaz ise davacılardan ........ adına tapuda kayıtlı olup davacılar arasında "ihtiyari dava arkadaşlığı" bulunduğundan, geçit hakkına ilişkin hükmün her bir parsel yönünden ayrıca, açıkça ve yüklü taşınmazlar gösterilmek suretiyle kurulması gerekirken, hüküm fıkrasının "1" No'lu bendinde, "..... ve ...... parselde kayıtlı taşınmazlar lehine" yazılmak suretiyle hükmün infazında karışıklığa yol açabilecek ifadelerle geçit hakkı kurulmasının doğru olmadığı- Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması gerekeceği- Davacı 175 parselin yola ulaşabilmesi için davacı-davalı 176 parsel üzerinden de geçit hakkı tanınması gerektiğinden, mahkemece 175 parsel sayılı taşınmaz lehine ayrı bir geçit hakkı hükmü tesis edilerek, 176 parsel sayılı taşınmazdan geçirilecek geçit hakkı nedeniyle 176 parsel sayılı taşınmaz maliki lehine belirlenecek geçit bedelinin de depo ettirilmesi gerekeceği-
İİK’nun 44 ncü maddesindeki mal beyanında bulunma yükümlülüğünün gerçek kişi tacirlere yönelik bir yükümlülük olduğu ve ticaret şirketlerini kapsamadığı anlaşılmakla, atılı suçtan sanığın beraatine karar verilmesi gerekeceği- Sanık .............. hakkında daha önceden verilen beraat kararı kesinleşmesine rağmen, bu sanık yönünden de vekalet ücretine hükmedilmesinin bozmayı gerektirdiği- Mahkemenin gerekçeli karar başlığında, atılı suçun alacaklıyı zarara uğratmak için mevcudu eksiltme suçu olduğu belirtilmesine rağmen, gerekçe ve hüküm kısmında ticareti usulüne aykırı terk etmek suçundan açıklama yapılarak hüküm kurulması sureti ile gerekçeli kararda çelişkiye neden olacak şekilde karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
İmar parseline yapılan el atmanın önlenmesi ve yıkım istekleri- dava konusu binanın bulunduğu taşınmazın bir kısmı davacı parselinde bir kısmı da yolda kaldığına göre, yolda kalan kısım için, ilgili Belediye'nin de davaya katılarak taraf teşkilinin sağlanması gerekeceği- Davalının paydaşı olduğu kadastral parsele yapmış olduğu yapının davalının iradesi dışında ve idari karara dayalı olarak gerçekleştirilen imar uygulaması sonucu davacının edindiği imar parseline tecavüzlü hale geldiği gözetildiğinde davalının davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden söz edilemeyeceği, o halde mahkemece yargılama giderlerinden sayılan avukatlık ücreti ve diğer gider ve harçtan davalının sorumlu tutulmasının isabetli olmadığı-
Müdahalenin imar uygulaması ile oluştuğunun ve davalının imar öncesi bir hakkının bulunduğunun belirlendiği anlaşıldığından, mahkemece; muhdesatın kaim bedeli depo ettirilerek veya bu bedel üzerinden davalı lehine hapis hakkı tanınarak men-i müdahale kararı verilmesi, imar uygulaması sonucu, yapının haksız veya taşkın durum yaratması, kamusal bir tasarruf sonucu olup, tecavüzlü durumun yapıyı yapan kişinin iradesi dışında meydana gelmesi nedeniyle davanın açılmasına sebebiyet vermediğinin kabulü gerektiği taşkın yapıyı kullananın kötü niyetli sayılamayacağı ve kendisine kusur izafe edilemeyeceği gözetildiğinde yargılama giderlerinden ve bu giderlerden sayılan vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağı hususlarının bir arada değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece geçit bedelinin hüküm tarihine yakın bir tarihte bilirkişiye hesaplattırılıp davacıya depo ettirilerek karar verilmesi gerekeceği- Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanunu'nun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün "İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili" başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmemiş olması, ayrıca davanın niteliği gereği harç ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması ve dolayısıyla davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken, yargılama giderlerinin ve davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesinin doğru olmadğı-
Kayıt malikinin tespit tarihi öncesi ölmüş olması ve tapu kaydının ölü kişi adına oluşması durumunda TMK 713/2 ölüm nedeninin uygulanmasına engel bir durumun söz konusu olmadığı- Mahkemece her bir taşınmaz başında keşif yapılarak TMK’nin 713/2. maddesinde yazılı şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin açık ve net olarak ortaya konulması gerekirken, eksik inceleme ile sonuca gidilmesinin doğru olmadığı- TMK'nin 713/2. maddesine dayalı olarak açılan davalarda, davanın kabul edilmesi halinde dahi kayıt maliki ile mirasçılarına yargılama giderleri yükletilemeyeceği, harç ve vekalet ücretiyle sorumlu tutulamayacakları-
Davacı tarafın söz konusu maddi tazminat talepleri yönünden dava açmaktaki haklılık durumuna göre, davacı tarafından yapılan yargılama giderinin tamamından davalıların sorumlu olduğu gözetilmeksizin, kararda yazılı olduğu şekilde, kabul-ret oranına göre yargılama giderinin paylaştırılması doğru olmayıp bozma sebebi ise de; bu yanılgının giderilmesinin yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte olmadığı-
İhtiyari dava arkadaşı olan davacılar yönünden temyiz sınırının her dava arkadaşının davası için ayrı ayrı belirleneceği, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan davacılardan .......... lehine hükmedilen ve temyize konu edilen miktarın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-a maddesinde belirtilen temyiz kesinlik sınırının altında kaldığı, o halde, davacı ......... lehine hükmedilen manevi tazminat yönünden bölge adliye mahkemesi kararının temyiz kabiliyetinin olmadığı- Bölge adliye mahkemesince karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davacılar yararına hükmedilecek vekalet ücretinin, istem miktarını geçemeyeceği gözetilmeksizin, davalılar aleyhine olacak şekilde fazla vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı, ne var ki, bu hatanın düzeltilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-
Mirasın hükmen reddine ilişkin davalarda ise davanın niteliği gereği, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması gerekeceği-
Muhdesatın tespiti davalarında, davanın konusu muhdesat iddiasını kabul etmeyen davalıların paylarına isabet eden muhdesat değeri (zemin bedeli hariç) olup, buna göre, yargılama sonucunda hüküm altına alınan nispi karar ve ilam harcından, aynı şekilde 6100 sayılı HMK'nin 326/2. madddesi uyarınca yargılama giderinden ve davacı yararına takdir edilen vekalet ücretinden davalıların tapudaki hisseleri gözönünde bulundurulmak suretiyle sorumlu tutulmaları gerekeceği-