Davacı tarafından davalıya borçlu olmadığı yönündeki yemin teklifi, ihtarlı davetiye ile davalıya teblig edilmesine rağmen, davalının gelmediği, herhangi bir delil ve belge bildirmediğinden, davanın yerinde olduğu kanaati ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Alınan bilirkişi raporu hükme esas alınarak ve davacı yana yemin teklif etme hakkı hatırlatılmasına rağmen yemin teklifinde bulunulmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, HUMK’un 432. maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre geçirildikten sonra verildiği gerekçesiyle temyiz isteminin süre yönünden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazının, HUMK’un m.187/2 (HMK m.116/1-a) hükmüne göre ilk itiraz niteliğinde olup, HUMK’un m.188/1 ve 195/1 (HMK m.117/1) hükümleri uyarınca ancak cevap dilekçesi ile ileri sürülebileceği-
Uyuşmazlığın işçi-işveren ilişkisi nedeniyle düzenlenen senetten kaynaklanıyor olması halinde açılacak menfi tespit davasının iş mahkemesinde görülmesi gerekeceği-
Somut olayda davacı bir ticari şirket olup Türk Ticaret Kanunun 21/I hükmüne göre “Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Şu kadar ki; hakiki şahıs olan bir tacir, muameleyi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya muamele, fiil veya işin ticari sayılmasına halin icabı müsait bulunmadığı takdirde borç adi sayılır.” Bu nedenle ticari bir şirketin tüketici olarak kabul edilmesinin mümkün olamayacağı-
Davalı bankanın borcun naklinden haberdar olmadığı, B.K.173.maddesi uyarınca borcun naklinin geçerli olması için alacaklının buna rızasının ön koşul olduğu, banka tarafından rehnin kaldırılması için sehven yazılan müzekkerenin davanın dayanağı olamayacağı, davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-