Borçlunun alacaklıya karşı ileri sürebileceği şahsi defileri temlik alana karşı da aynen ileri sürebileceği- Borcu söndüren sebeplerden olan takasa dayalı menfi tespit davası açılabileceği-
675 s. kanun hükmünde kararname kapsamında bulunan davalı hakkında bir karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulması gerektiği-
Davacı tarafından davalı lehtara karşı açılan menfi tespit davası derdestlik nedeniyle reddedilmiş, derdestliğe neden olan ilk menfi tespit davasının ise kesinleşmesi beklenmeden bu davada karar verildiği anlaşılmış olup, keşideci tarafından lehtar ve hamile karşı açılan menfi tespit davasında, önce senedin lehtara karşı bedelsizliği saptandıktan sonra hamilin bedelsizliği bildiği ya da bilebilecek durumda olduğu ve bu nedenle kötüniyetli olduğunun ispatlanması gerektiği- Mahkemece davacı tarafından davalı lehtara karşı açılan ve bu davada derdestliğe neden olan sözleşmenin feshi ve bu nedenle bono bedelsizliği davasının sonuçlanmasının ve kesinleşmesinin beklenmesi gerektiği-
Bonoya dayalı takipte vade tarihinden itibaren avans faizi uygulanabileceği- Takip tarihi itibariyle %50 faiz oranı, avans faizinin üzerinde olup, vade tarihinden takip tarihine kadar geçen süre için işlemiş faizin bilirkişiye hesaplattırılması gerektiği-
Davacının açtığı menfi tespit davasında, HMK'nun 209/1. maddesinin uygulanması koşullarının var olup olmadığı, mahkemenin HMK'nun 209/1. maddesine göre verdiği tedbirin İİK'nun 72/3. maddesine dönüştürülmesi kararının yerinde olup olmadığı-
Mahkemenin ön inceleme aşamasında nihai karar verebilmesi için dava şartlarından birinin bulunmaması, ilk itirazların yerinde olması, hak düşürücü sürenin geçmiş olması veya zamanaşımı def’inin dinlenebilir olması gerektiği, bu nedenler dışında işin esasına girilerek delillerin değerlendirilmesi sonucu bir karar verilecekse, HMK. mad. 143 vd uyarınca tahkikat aşamasına geçilmesi ve özellikle HMK. mad. 147 uyarınca tarafların tahkikat için duruşmaya davet edilmesi gerektiği-
Senedin tehdit ile alındığı iddiasının tanık delili ile ispat edilebileceği-
Davacıların kısmi olarak borçlu olmadığının tespitine ilişkin davada, davalı alacağı temlik almış olup, usulüne uygun geçerli temlik işlemi yapıldıktan sonra, temlik edenin alacaklının alacak miktarı yönündeki beyanı temlik alan davalıya karşı ileri sürülemeyeceğinden mahkemece temlik tarihi itibariyle davacıların icra takibine konulan borçlarıyla ilgili bilirkişi aracılığıyla hesaplama yaptırılması ve davacıların kefil oldukları dava dışı asıl borçlunun borcu verilen kredi ve yapılan geri ödemeler dikkate alınarak saptanması ve böylece temlik eden bankanın temlik edebileceği gerçek alacağının bulunması, ayrıca davacıların icra takibine konu alacağın dayanağı olan genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olmaları nedeniyle kendi kefalet limitleri ve temerrütlerinin sonuçlarından sorumlu oldukları gözetilerek, tüm delillerin değerlendirilip bir karar verilmesi gerektiği-
Temlik, karar tarihinden sonra dosyaya bildirildiğinden temlik edenin karar başlığında davalı olarak gösterilmesi ve hükmün onun hakkında kurulmasında bir yanlışlık olmadığı- Temlik işleminden sonra HMK. mad.125 uyarınca davacıya seçim hakkını hangi yönde kullandığının sorulup, sonucuna göre yargılamaya devam edilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği-
Menfi tespit istemine ilişkin uyuşmazlığın yargı organlarının niteliklerine ve sıfatlarına sahip olmayan tüketici hakem heyetlerince çözüme kavuşturulmasının mümkün olmadığı-