Su tüketiminden kaynaklı menfi tespit istemine ilişkin davada, dava konusu yerin “hamam” olarak belirtildiği- Davada genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olup olmadığı hususuna ilişkin olarak inceleme ve değerlendirme yapılması
gerektiği- Bir kimsenin Vergi Usul Kanunu'na göre esnaf sayılması, TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmeyeceği, ticaret siciline ya da Oda'ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamanın da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemeyeceği-
İcra müdürünün şikayetten önceki haciz işlemleri yasal zorunluluktan kaynaklandığı için, kesintilerin İİK'nun 361. maddesinin uygulanması suretiyle geri alınmasının mümkün olmadığı, bu nedenle, anılan istemin borçlu tarafından genel mahkemede açılacak bir istirdat (geri alma) davasında tartışılması gerekeceği, o halde; borçlunun maaşından yapılan kesintinin, İİK'un 361. maddesinin uygulanması sureti ile geri verilmesi mümkün olmayıp, fazladan yapıldığı iddia olunan kesintilerin şikayete konu takip dosya alacağından mahsubuna da imkan bulunmadığından mahkemece, borçlunun takas mahsup talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Acela haller müstesna olmak üzere müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaların duracağı ve ancak alacaklıların bu davalara; ikinci toplanmasından itibaren 10 gün sonra devam edebileceği-
Davanın, kredi kartı hamili tarafından banka aleyhine açılan alacak davası olduğu- 5464 sayılı Yasanın 44. maddesi uyarınca kart hamili tarafından açılan davalarda görevli mahkemenin, tüketici mahkemesi olduğu-
Davanın, İİK'nın 72. maddesi hükmüne dayalı menfi tespit davası olduğu; bu durumda mahkemece HMK'nın 26. maddesi hükmü de gözetilerek 'taleple bağlılık kuralı' çerçevesinde davacının borçlu olmadığı miktar saptanarak, menfi tespite hükmedilmesi gerekirken, davanın niteliği gözardı edilerek 'olumlu tespit hükmü' kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-