Borçlunun borca itirazının reddi halinde alacaklının istemi üzerine takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere alacaklı lehine tazminata hükmedileceği-
Tanzim tarihi itibariyle (6762 s. TTK. 690; 661/1), bonoda keşideci ve onun gibi sorumlu olan aval verene karşı yapılacak takiplerde zamanaşımı süresinin vade tarihinden itibaren 3 yıl olduğu, takip tarihi itibariyle zamanaşımı süresi dolmamış olduğundan, zamanaşımı hesabında borçlunun takipten haberdar olma tarihi esas alınmak suretiyle zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu- Zamanaşımı itirazı niteliği itibariyle "borca itiraz" mahiyetinde olup bu konudaki istemin İİK. mad. 169a/a-1 uyarınca mutlaka duruşma açılarak incelenmesi gerekeceği-
Çekin ön yüzünde ödendi ibaresi bulunması halinde İİK. 169/a-1 uyarınca çekin ödendiği kabul edilerek İİK. 169/a-5 gereğince anılan çek yönünden takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekeceği, icra mahkemesi dar yetkili mahkeme olduğundan, borca itiraz halinde ancak İİK. 169/a uyarınca inceleme yapabileceği, alacaklı vekilinin takip dosyasına sunmuş olduğu banka dekontu ve dava dışı icra dosyası yorumlanarak itirazın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu- Çekin ön yüzünde sol alt köşeden sağ üst köşeye doğru birbirine paralel iki çizginin çizili olduğu ve çizgiler arasında herhangi bir yazı ve ibarenin bulunmadığı anlaşıldığından, söz konusu çekin bu hali ile 6102 s. TTK'nun 803 vd. maddelerinde düzenlenen genel olarak çizilen bir çek niteliğinde olduğu yani çekin ön yüzünün birbirine paralel iki çizgi ile çizili olması halinde, belge çizgili çek olup, kambiyo senedi vasfının etkilemediği ve bunun çek bedelinin ödendiği anlamına da gelmediği-
Mahkemece, borçlunun yetki itirazı ile takip alacaklısının yetkili hamil olmadığına yönelik şikayetinin incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken davanın açılmamış sayılması yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Borçlunun borca itirazının kabulü halinde borçlu lehine tazminata hükmedileceği-
ihtiyati haciz kararını veren mahkemenin bulunduğu yer icra dairesinin, icra takibi için yetkili olamayacağı-
"Takip dayanağı çekleri keşideci şirket tarafından verilen vekaletnamedeki yetkiye istinaden keşideci adına imzaladığını ve bu nedenle takip konusu çeklerden dolayı şahsi sorumluluğunun bulunmadığını" ileri süren borçlunun bu başvurusunun "borca itiraz" niteliğinde olduğu- Borçlunun borca itirazı kabul edildiğine göre, mahkemece "takibin iptaline" değil "durdurulmasına" karar verilmesi gerekeceği-
Takibe konu bononun düzenlenme yerinin ve ayrıca borçlunun ikametgahının Iğdır olduğu, ödeme emrinin de bu adreste tebliğ edildiği, senette başka bir yer mahkemesinin (icra dairesinin) yetkili kılınmadığı, takibin ise A.han İcra Müdürlüğü'nde başlatıldığı anlaşıldığından, mahkemece, borçlunun yetki itirazının kabulü gerekeceği-
Alacaklının, çeke dayalı olarak ciranta borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, borçlu vasisinin şikayet ve itirazında, borçlunun akıl hastalığı nedeniyle kısıtlı olduğu ileri sürüldüğüne göre hukuki işlemlerde tarafların fiil ehliyeti kamu düzenine ilişkin olup, bu hususun mahkemece resen dikkate alınmasının zorunlu olduğu, mahkemece, takip dayanağı çekin ibraz tarihi itibariyle borçlunun fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığının Adli Tıp Kurumu veya tam teşekküllü bir hastaneden aldırılacak rapor ile tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Takip dayanağı çekin keşide tarihi itibariyle uygulanması gereken 6762 sayılı TTK'nun 708. maddesi gereğince, çekin yasal süresinde ödenmek üzere muhataba ibrazının zorunlu olduğu, takip dayanağı çekin arka yüzünde muhatap bankaya ibraz edildiğine dair ibraz şerhi bulunmadığından belgenin kambiyo senedi vasfı taşımadığı, çekin adi senet hükmünde olup, adi senet hükmünde bulunduğundan bu belge, 6098 Sayılı TBK'nun 146. maddesinde (mülga 818 sayılı BK'nun 125. maddesi) düzenlenen on yıllık zamanaşımına tâbi olduğu, takibe dayanak belge yönünden on yıllık zamanaşımının gerçekleşmediği-