Davacı tarafından kira bedelinin emsal kira bedelleri gözönüne alınarak artırılması gerektiğinin ve kira sözleşmesi uyarınca ödenmekte olan kira bedelinin rayiç kira bedelinin çok altında kaldığının ileri sürüldüğü davada, davalının tacir olduğu bilinerek; tespiti istenen dönem 10 yıllık sözleşme süresi içinde bulunduğundan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'unun 344. maddesinin tacir olan davalının sıfatı gereğince 01.07.2012 tarihinden itibaren 8 yıl süreyle uygulanamayacağı da dikkate alınarak hak ve nesafet ilkesine göre kira parasının tespiti istenemeyeceği-
Birden fazla ada ve parsel üzerinde kurulu bulunan sitenin ortak gider alacağının tahsiline ilişkin davada, sitede henüz toplu yapı yönetimine geçilmediğinden uyuşmazlıkta Kat Mülkiyeti Kanununun hükümleri değil TBK. mad. 120'ye göre temerrüt/gecikme faizinin hesaplanması gerektiği- Sırf aidat alacaklarının tahsiline yönelik takip nedeniyle haksız ve kötüniyetli sayılamayacağından, davacının tazminata mahkum edilmemesi gerektiği-
Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, ihtiyaçları ve harcamaları dikkate alındığında, mahkemece müşterek çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakalarından indirim yapılmasına dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmediği, ancak, özellikle davacı tarafından müşterek çocuklar için ödenen güncel nafaka miktarının aylık toplam 740 TL olduğu da dikkate alındığında, müşterek çocukların yaşları, eğitimlerinin devam ediyor olması ve aradan geçen süre içerisinde ihtiyaçlarının artmış olması da gözetildiğinde mahkemece boşanma neticesinde hükmedilen iştirak nafakalarından fazlaca indirim yapıldığının sabit olduğu, hal böyle olunca mahkemece; müşterek çocukların yaşları, eğitimlerinin devam ediyor olması, aradan geçen süre içerisinde ihtiyaçlarında azalma değil de artış olacağı,yine davacı tarafça ödenen güncel nafaka miktarının toplam aylık 740 TL olduğu da gözetilmek suretiyle boşanma neticesinde hüküm altına alınan nafakalardan hakkaniyete uygun şekilde daha az indirim yapılması gerekirken, bu hususlar gözetilmeden söz konusu nafakalardan fazla oranda indirim yapılmasının doğru görülmeyip bozmayı gerektirdiği-
Kira sözleşmesindeki muacceliyet şartının uygulanıp uygulanmayacağının davalının tacir olup olmadığının tespitinden sonra değerlendirilmesi gerekeceği-
Davacının davadaki talebi kira bedelinin uyarlanmasına ilişkin olup mahkemece uyarlama koşullarının varlığı hususunda araştırma yapılmadan yazılı şekilde yetersiz bilirkişi raporu ile hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Mahkemece, genel haciz yolu ile yapılan ve kesinleşen ilamsız icra takibinde, bakiye dosya borcu hesaplanırken, takip tarihinden sonra işleyecek faiz miktarının tesbitinde, takip tarihi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlük tarihi arasında, takipte kesinleşen faiz oranı olan yıllık %180 oranının uygulanması, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ise, aynı Yasanın 120. maddesi dikkate alınarak belirlenecek temerrüt faiz oranının uygulanması gerektiğinden, bilirkişiden ek rapor alınarak, bakiye dosya borcu bulunup bulunmadığının tespiti ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu edilmeyen ve dava tarihinden sonra oluşan hususlar hakkında, talep de aşılarak hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Davacının borcuna mahsuben ödeme yapıldığı iddiasıyla borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin davada, davalının asıl borçlu adına yaptığı ödemeyi asıl borçludan talep edebileceği, davacı kefilden talepte bulunamayacağı-
Temerrüt faizine ilişkin TBK. mad. 120'nin görülmekte olan davalara da uygulanacağı-
Kiracı, sözleşme süresine veya fesih dönemine uymaksızın kiralananı geri verdiği takdirde, kira sözleşmesinden doğan borçlarının, kiralananın benzer koşullarla kiraya verilebileceği makul bir süre için devam edeceği (TBK. mad. 325) ve bu durumda, davacının zararının, tahliye tarihinden itibaren kiralananın aynı koşullarla yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar boş kaldığı süreye ilişkin kira parası olduğu- Mahkemece, mahallinde keşif yapılıp, uzman bilirkişi aracılığıyla, kiralananın cinsi, özellikleri, konumu, bu nitelikte bir taşınmaza o bölgede duyulan ihtiyacın derecesi ve somut olaya özgü başka diğer özellikler çerçevesinde, kiralayanın gereken çabayı göstermesi halinde kiralananı aynı koşullarla yeniden kiralama için gereken makul sürenin tespiti gerektiği, her hangi bir inceleme yapılmadan hukukçu bilirkişinin raporu doğrultusunda hüküm tesisinin isabetsiz olduğu- Davalının ödemeleri belirlenirken davacıya ait banka kayıtlarının getirtilmesi gerekirken davacının cari hesap cetveli ile sonuca gidilmesinin hatalı olduğu-Davalı kiracıdan istenen elektrik paralarının ait olduğu dönem itibariyle davalı kiracının taşınmazı kullanıp kullanmadığının araştırılması gerektiği- TBK.'nun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76., faize ilişkin 88., temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddelerinin görülmekte olan davalarda da uygulanacağı kabul edildiği- TBK. mad. 120 gereğince, uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre belirleneceği, sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacağı, akdi faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdi faiz oranı birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdi faiz oranının geçerli olduğu- Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenebileceğinden (TTK. mad. 8/1)-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • kayıt gösteriliyor