Davacının aylık net 1.600,00 TL. ile çalıştığını iddia ettiği, davacı tanıklarının davacının iddiasını doğrular şekilde beyanda bulunduğu ve bilirkişi raporunda da ücretin davacı iddiası da esas olmak üzere seçenekli hesap edildiği, davacı işçinin mesleği ve kıdemi dikkate alındığında, mahkemece davacının ücret iddiasının makul olduğu anlaşıldığından davacının ücretinin net 1.470,00 TL. olarak kabulü  gerektiği-
Borçlunun borcunu ‘ikrar’ etmesinin (alacağı tanımasının), ‘zamanaşımını kesen’ nedenlerden biri olduğu- Borç ikrarının, ancak, işlemekte olan zamanaşımını keseceği, yani, zamanaşımı süresinin tamamlanmasından sonraki borç ikrarının kesme yönünden bir sonuç doğurmayacağı- İhtiyati tedbir istemi ile mahkemeye başvurma veya işçilik alacaklarının tespiti ve ödenmesi için Bölge İş Müfettişliğine şikâyette bulunmanın, zamanaşımını kesmeyeceği, ancak işverenin, şikâyet üzerine Bölge Müdürlüğünde alacağı ikrar etmesinin, zamanaşımını keseceği- Kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olmasının, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmeyeceği, zamanaşımının, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesileceği- Zamanaşımı def'inin, ilk oturuma kadar ve en geç ilk oturumda yapılabileceği, HMK.’nun yürürlükte olduğu dönemde, ‘savunmanın değiştirilmesi yasağı’, cevap dilekçesinin verilmesiyle başlayacağından, zamanaşımı def’inin cevap dilekçesi ile ileri sürülmesi gerektiği- Islah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine, iki haftalık süre içinde, ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği- Cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içince cevap dilekçesi verilmemişse, ilerleyen aşamalarda, zamanaşımı def’inin, davacının açık muvafakati ile, yapılabileceği- Zamanaşımı def’inin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesinin de mümkün olduğu-
22. HD. 03.10.2017 T. E: 38754, K: 20377-
Davalı vekilinin zamanaşımı savunmasını içermeyen ve yasal süresi geçtikten sonra verildiğinden hiç verilmemiş kabul edilen (davayı inkar etmiş sayılan) cevap dilekçesi sunduğu, davacının işçilik alacaklarını miktar itibarıyla artırmak suretiyle ıslah etmesi üzerine bu ıslah işlemine karşı da davalı vekilince süresi içinde ibraz edilmeyen ancak cevap dilekçesinin zamanaşımı defi yönünden HMK. mad. 176 maddesi gereği ıslah edildiğini belirten dilekçe verildiği, ancak bu dilekçeye karşı davacı vekilince açıkça itiraz edildiği görüldüğünden, yasal süresi geçtikten sonra verilen ve davacı tarafın itirazı ile karşılaştığı için hiç verilmemiş sayılan cevap dilekçesinde ıslahı suretiyle zamanaşımı def'inin ileri sürülemeyeceği-
Zamanaşımının, hakkın ileri sürülmesini engelleyici nitelikte olduğu ve alacak hakkı alacaklı tarafından, yasanın öngördüğü süre ve koşullar içinde talep edilmediğinde dava yoluyla elde edilebilme olanağından yoksun bırakılacağı- Alacağın salt zamanaşımına uğramış olmasının onu eksik bir borca dönüştürmesi için yeterli olmadığı, bunun için borçlunun, kendisine karşı açılmış olan alacak davasında alacaklıya yönelik bir def'ide bulunması gerekeceği- Davalı tarafından zamanaşımı def'i ileri sürülmedikçe, o hak ve alacak için yasanın öngördüğü zamanaşımı süresi dolmuş olsa bile hakimin bunu kendiliğinden göz önüne alamayacağı- Zamanaşımı, kanunda sınırlı olarak sayılan ilk itirazlardan olmadığından cevap dilekçesi ile ileri sürülme zorunluluğu bulunmadığı- Zamanaşımı def'inin, savunmanın genişletilmesi ya da değiştirilmesi yasağının başladığı ana kadar ileri sürülmesi gerekeceği ve bu ana kadar ileri sürülmeyen zamanaşımı def'inin sonradan ileri sürülmesinin savunmanın genişletilmesi niteliğinde olacağı- Davaya yasal süresi içerisinde cevap vermemiş olan davalının süresinden sonra vereceği cevap dilekçesi ile zamanaşımı def'inde bulunabilmesinin ancak davacının muvafakat etmesi ile mümkün olacağı- Islahın yasal şartları yerine getirildiği takdirde karşı tarafın ya da mahkemenin kabulüne bağlı olmaksızın yapılabileceği- Davanın kısmen de ıslah edilebileceği- Maddi hakkı sona erdiren maddi hukuk işlemlerinin ıslahla düzeltilemeyeceği- Feragat, kabul, sulh gibi işlemlerin asıl hakkı ortadan kaldırmasından dolayı usul işlemi olduğu kadar maddi hukuk işlemi mahiyetini de taşıması dolayısıyla bu işlemlerin ıslah yoluyla düzeltilemeyeceği- Açık bir irade beyanı ile terk edilen hakların maddi gerçeğin şekle feda edilmesi gibi bir sonuç doğurmaması sonucunda ıslahın konusu olamayacağı- Davanın cevapsız bırakılması ya da süresi içinde cevap dilekçesi verilmemesi halinde davalının, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılacağı-
İşçi ücretlerinin kural olarak Türk parası cinsinden ödenmesi gerektiği, yabancı para cinsinden hüküm kurulması talep dahi olsa hatalı olduğu,
Vakıf üniversitesinde öğretim üyesi (yardımcı doçent doktor) olarak iş sözleşmesi ile istihdam edilen kişinin açtığı işçilik alacaklarının tahsili istemli davanın adli yargıda görüleceği-
5510 sayılı Kanun'un 56/2. maddesine dayalı olarak Kurum tarafından açılan yersiz ödenen aylıkların geri alınması talebine ilişkin davalar ile hak sahibi tarafından açılan Kurum işleminin iptali ve aylık bağlanması talebine ilişkin davalarda özellikle boşanılan eşle kurulan ilişkinin "fiili olarak birlikte yaşama olgusu" kapsamında yer alıp almadığının, ilişkinin niteliğinin ve başlangıç tarihinin açıkça ortaya konulması gerekeceği-
Davacı işçiye işe girdiği tarihten itibaren 5 yıl boyunca ikramiye ödemesi yapıldığı, ancak 2008 yılı sonundan iş akdinin sona erdiği 26.07.2012 tarihine kadar ikramiye ödemesi yapılmadığı, davacının ikramiye uygulamasının kaldırıldığını kabul ettiğine dair yazılı beyanı olmadığı anlaşıldığından, işverence ikramiyenin tak taraflı olarak kaldırılmasının işçi yönünden bağlayıcı nitelikte olmadığı ve 4857 s. K. mad. 22 uyarınca işyeri koşulu haline gelmediği, işçinin sessiz kalmasının bu aleyhe değişikliği zımmen kabul ettiği anlamına gelmeyeceği-
Asgari geçim indiriminin, kıdem tazminatına esas giydirilmiş ücretin hesaplanmasında nazara alınamayacağı-