Şirket adına tebligat yapılan kişinin şirketin işçisi olduğu, selahiyetli mümessilin işyerinde bulunmadığı veya evrakı alamayacak durumda olduğu hususu da tebliğ memurunca araştırılıp, tebliğ belgesine şerh verilmediğinden ödeme emrinin tebligatı usulsüz olduğu-
Borçlu tarafından «tebligatın usulsüzlüğü iddiası (şikayeti)» ile birlikte «borca itiraz»da bulunulmuş olması halinde öncelikle tebligatın usulsüzlüğü iddiasının incelenip, itirazın süresinde olduğunun tespiti halinde itirazın esasının incelenmesi gerekeceği-
Muhatap adına tebligat yapılan kişinin gerçekte «tebliğ tarihinde muhatap ile birlikte -aynı çatı altında- oturmadığı» hususunun icra mahkemesinde (tetkik merciinde) tanık dahil her türlü delille (ikametgah belgesi, elektrik ve su faturaları vb. ile) ispat edilebileceği–
Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğretim üyesi olan borçlu adına çıkarılan tebligatın «evrak memuru ..... imzasına» şeklinde yapılmasının, Tebligat Kanununun 18. maddesine aykırı olacağı-
Sanık adına çıkartılan ödeme emrinin aynı takipteki diğer borçluya tebliğ edilmesi Tebligat Kanununun 39. maddesine aykırı ise de, sanığın süresinde verdiği mal beyanı dilekçesinde ödeme emrini aldığının anlaşılması halinde, ödeme emrinin tebliği kendisi için de geçerli olacağından, bundan sonra yapacağı ödeme taahhüdünün de geçerli olacağı–
Ödeme emrinin ilgiye usulsüz olarak tebliğ edilmiş olması halinde, icra mahkemesine «tebligatın iptaline» değil, «tebliğ tarihinin borçlunun bildirdiği... tarih olarak kabulüne..» şeklinde karar verilmesi gerekeceği—