İ. sözleşmesine ve buna bağlı işlemle alacaklı olan taraf, ödeme günü gelince alacağını elde etmek için dilerse; teminat için temlik edilen şeyi "ifa uğruna edim" olarak kendisinde alıkoyabileceği gibi; o şeyi, açık artırma yoluyla veya serbestçe satıp satış bedelinden alma yoluna da başvurabileceği- Sözleşme ile öngörülen ifa süresi içerisinde, sırf sözleşmeyi imkansız kılmak amacıyla muvazaalı olarak yapılan temliklerin yasal koruma altında tutulamayacağı- İ. sözleşmesi hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde bedel isteğine ilişkin davada; ceza dosyasının sonucunun beklenilmesi, borcun ödenmediği ortaya çıksa da TBK. mad. 97 uyarınca borç miktarını mahkeme veznesine depo etmesi için davacı tarafa süre verilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davacının tanık deliline dayanarak ön inceleme duruşmasında da tanıklarını bildirmek üzere süre istemesine karşın, mahkemece uyuşmazlık konusunun belirlenmesinden önce tensip zaptı ile tanıkların bildirilmesinin istenemeyeceği gözardı edilerek ve bu hususta kesin süre verilip, tensip zaptının davacıya tebliğ edildiği gerekçesiyle tanıklar dinlenmeden esas hakkında karar verilmiş olduğu, davacı yana tanıklarını bildirmesi için süre verilerek toplanan ve toplanacak deliller değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerektiği-
Davacılar tarafından muvazaalı işlemden kaynaklanan fazla ödemenin tespiti ile bu bedelin hüküm altına alınması gerektiği-
Davacının kendisinin alacağını akim bırakan bir işleme karşı, takip yapılmamış olması, İİK. mad. 284'deki 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması gibi sebeplerle TBK. mad. 19 uyarınca dava açabileceği- Davacı alacaklının gibi aynı işlem için İİK. mad. 277 vd. ya da TBK. mad. 19. uyarınca iptal davası açma konusunda seçimlik hakka sahip olduğu- Davacı ile arsa sahipleri arasındaki sözleşmenin fesh edilerek bu sözleşme gereğince davacının bir alacağının doğmuş olduğu ve daha ötesinde bu alacağı tahsil edememiş olması gibi bir durumun iddia ve isnat olunmadığı anlaşıldığından, davacının öncelikle sözleşmeden kaynaklanan şahsi alacak haklarını ancak sözleşmenin diğer taraflarından talep ederek somutlaştırması ve sonuçta doğan hakkını tahsil edememe durumunun gerçekleşmesi gerektiğinden ve alacak yeterli somutluğa ulaşmadığı gibi arsa sahiplerinin yeni yaptıkları sözleşme gereğince sahip olacakları dairelerden alacağın tahsili mümkün olduğundan, bu aşamada tasarrufun iptali davasının açılamayacağı-
Mirasbırakanın gerçek irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırma olmadığı, kendisine özenle bakan oğlu ve gelini davalılara duyduğu minnet duyguları ile çekişmeli taşınmazları temlik ettiği, temlikin, bakım, hizmet ve emek karşılığı gerçekleştirildiği anlaşıldığından, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davanın reddi gerektiği- Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığından, ilk dava konusu 5 taşınmaz hakkında davanın reddine karar verilmesi, sonradan eklenen taşınmazların ise yargılamaya dahil edilmemesi gerektiği-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteği- Dava konusu taşınmaza yönelik ilk satış işleminde taraf muvazaası olup olmadığı yönünde davacılara yemin teklif edildiği, bu yeminin öncelikle sonuca etkili olmadığı ve davacıların kendisinden kaynaklanan vakıalara da ilişkin olmadığı- Herkesin iddiasını ispatla mükellef olduğu, dinlenen tanıklar ve tüm dosya içeriğinden, davacıların temlikin mirasçıları terekeden mahrum etmek amacıyla yapıldığını şüpheye yer vermeyecek şekilde ispatladıklarını söylenemeyeceği-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada ispat yükünün kural olarak davacıya yüklendiği- Mirasbırakanın 1989 yılında çekişme konusu 288 m2'lik taşınmazını davalı kızına satış suretiyle temlik ettiği, mirasbırakanın 2004 yılında taşınmazları da 3. kişiye sattığı, mirasbırakanın terekesinde bir taşınmazın kaldığı ve mirasçılarına intikal ettiği, mirasbırakanın davacı çocukları ile herhangi bir anlaşmazlığının bulunmadığı, salt bedeller arasındaki farkın tek başına muvazaanın ispatı için yeterli bulunmadığı- Hal böyle olunca, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiası TMK'nun 6. ve HMK'nun 190.maddeleri uyarınca usulünce kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Kabule göre de, davanın kabulü halinde keşfen belirlenen dava değeri üzerinden nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekirken, maktu harca hükmedilmesi doğru değildir.
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteği- Kök mirasbırakanın 23/05/1985 tarihinde öldüğü, ölümünden kısa bir süre önce bacağını kırdığı, bu aşamada 11/04/1985 tarihinde dava konusu taşınmazı yeğenine ihtiyacı nedeniyle temlik ettiği, mirasbırakanın bu taşınmaz dışında başka taşınmazları da bulunduğu, davacıların mirasbırakan ile bir sorununun bulunmadığı, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olduğu iddiasının kanıtlanamadığı gibi son kayıt malikinin kötü niyetli olduğunun da kanıtlanamadığı-
3. HD. 07.11.2018 T. E: 2017/450, K: 11154-
Muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemi-