Davaya konu 1997 model porche marka araçta tamire karşın giderilemeyen ve üretimden kaynaklanan hata sabit olup “0” km. yenisi ile değiştirilme istemi bulunmakla mahkemece yasadan kaynaklanan bu talebe hükmedilmesinde yasaya aykırılık olmadığı gibi hüküm HUMK’un 381-388 maddelerine de uygun ve infazı kabil olup 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 4949 sayılı yasayla değişik 24/4. maddesinde yer alan “… Menkul malın değeri ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde İcra Müdürü tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunur” hükmü karşısında kararın infazının güçlüğünden de söz edilemeyeceğinden 1997 model Porche marka 911 turbo tipindeki aracın aynı model ve nitelikte “0” km. yeni bir araç ile değiştirilmesine, davacıda bulunan aracın davalı tarafından geri alınmasına karar verilmesinin gerekeceği-
4822 sayılı yasa gereğince süresinde ve 14.3.2003 tarihinde davalı bankaya başvurduğuna göre, 22.12.2001 temerrüt tarihi itibariyle belirlenecek ana paraya, 14.3.2003 tarihine kadar %50 temerrüt faizi yürütülerek elde edilecek miktar tespit edilmeli ve icra takibi nedeniyle yapılan masraflar ve BSMV. de dahil edildikten sonra borç ve taksit miktarı hesap edilmelidir. Mahkemece, bu ilkelere uygun bilirkişiden ek rapor alınarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesinin gerekeceği-
Davacı her iki davada da 2002 ve 2003 yıllarına ait tatil hakkının davalı tarafından RCI ya devredilmesini talep ve dava etmiş olup; dava dosyasında davacının bu talebi reddedilip hüküm de kesinleştiğine göre, o davadaki bu taleplerin reddine dair hükmün kesin hüküm oluşturacağı-
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun amacı ve kapsamı düşünüldüğünde uyuşmazlığın bu yasa kapsamında çözümünün yerinde olacağı, davalı yan bastırdığı broşürle reklamını yapmış mevcut delillerden anlaşıldığına göre davacının da halısını davalı firmaya temizlettiği, firmanın bu işlem karşılığı temizlik malzemesi satışına ilişkin kasa fişi vermesi tüketicinin aldatılmasına yönelik bir davranış olup, sırf buna dayanarak akdi ilişki olmadığını reddetmenin de iyi niyetle bağdaşmayacağı, nitekim tanık beyanlarının ve celbedilen kayıtların bu durumu desteklediği, diğer taraftan, Tüketici Sorunları hakem heyeti tarafından verilen kararların 4077 sayılı yasanın 22. maddesinde tüketici mahkemelerinde delil olarak ileri sürülebileceği ve hatta 4822 sayılı yasayla yapılan değişiklikle de bu kararlara değer ölçütü getirilerek tarafları bağlayıcı olduğu-
Araçta üretim hatası bulunup, bunun gizli ayıp olduğunda kuşku bulunmadığı, zira, davalının üretici onarımını yetkili servis istasyonları eliyle yaptığı, bu istasyonların satılan araçların teknik özellikleri itibariyle arıza ve ayıbı doğru ve tam teşhis edebilecek, en kısa sürede ve tam anlamıyla giderebilecek elemanlar bulundurmak zorunda olduğu, deneme yanılma ile aracı tamire çalışan ve parça değişikliği yoluna giden servis çalışanlarının serviste bulundurulmasının sonuçlarının tüketiciye mal edilmesinin düşünülemeyeceği, kaldı ki, üretim hatasının varlığını rahatlıkla tespit edebilecek nitelikte olması gereken servisin tüketiciyi sonuç alınamayan tamirlerle oyalaması ve arızanın belli periyotlarla tekrarlaması karşısında davada zamanaşımının varlığından da söz edilemeyeceği-
Davacı aracı satın alırken, 90 km sabit hızda, 100 km’de 5.8 litre benzin kullanılacağının taahhüt edildiği halde, aracın 16 litre yakıt tükettiği iddiasıyla bu davayı açmış olup; aracın dosya arasında bulunan kataloğunda, şehir dışında 5.8-6.2, şehir içinde ise 9.5-10.9 litre benzin tüketeceği belirtilmiş olduğundan ve bilirkişi raporundaki değerlendirme karşısında, aracın harcadığı benzinin normal kabul edilmesinin gerekeceği-
Davalıya ait binaya güneş enerjisi ile çalışan su ısıtma sisteminin kurulmasından kaynaklanmıştır. Bu haliyle taraflar arasındaki hukuki ilişki, istısna (eser) sözleşmesi olup, davaya genel hükümlere (BK. md.355; şimdi; TBK. mad. 470 vd.) göre ve genel mahkemede bakılması yerine, tüketici mahkemesi olarak özel hükümlere göre bakılıp sonuca bağlanmasının doğru olmadığı-
Dava, davacının davalı bankadan aldığı tüketici kredisinin ödemelerinin günün şartlarına uyarlanması istemine ilişkin olduğundan tüketici kredilerine ilişkin düzenlemenin de 4077 S.K. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 10.maddesinde yapılmış bulunmasına ve aynı kanunun 23.maddesinin ilk fıkrasında bu kanunun uygulanması ile ilgili olarak çıkacak her türlü ihtilaflara Tüketici Mahkemelerinde bakılacağının açıkça belirtilmiş bulunmasına göre, mahkemece işin esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
İstisna (eser) sözleşmesinden doğan ilişkilerde 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerinin uygulanması hukuken olanaklı olmayıp davaya genel hükümlere göre ve genel mahkemelerde bakılmasının gerekeceği-
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 10.maddesinde tüketici kredileri düzenlenmiş ve aynı yasanın 23.maddesi gereğince de yasanın uygulanması ile ilgili uyuşmazlıklara Tüketici Mahkemeleri’nin bakacağı açıkça belirtilmiş olduğundan yasanın bu açık hükmüne rağmen Mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği-