Taraflardan birinin tüketici olduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartların tüketici için bağlayıcı olmadığı-
Davacı satıcı ile davalı tüketici arasında kömür satımından kaynaklanan uyuşmazlığına bakma görevinin Tüketici Mahkemesine ait olduğu-
Davalı TOKİ'den satın alınan daireye ilişkin taraflar arasındaki sözleşme gereğince taksitlerde yapılacak artış oranına uyulmadığından yapılan fazla tahsilatın tahsiline ilişkin açılan davada; taksitlerdeki artış oranının, bir önceki altı aylık dönemdeki memur maaş artış oranı, TÜFE ve ÜFE oranlarını içeren endeksler arasından en düşük olanına göre artırılacağı kararlaştırılmış olduğu ve bu endeksler değerlendirilirken memur maaş artış oranının ek ödemelerle birlikte bir bütün olarak ele alınması gerektiği-
4077 s. Kanunn'da tüketici ile satıcı - sağlayıcı arasındaki “her türlü hukukî işlem” denildiğine göre, hukuki işlem bu kanunda düzenlenen bir sözleşme türü olmasa ve hatta sözleşme olarak ortaya çıkmış bir hukukî işlem olmasa bile tüketici işlemi olarak nitelendirilebileceği, ve böylece TKHK kapsamında kalacağı- Davalı şirkete ait alışveriş merkezinde alış veriş yaparken davacının kaybettiği cüzdanının davalı şirket çalışanı güvenlik görevlisi tarafından alındığı anlaşıldığından ve tüketici, satıcı, sağlayıcı kavramları ile cüzdanını kaybedenin tüketici olması karşısında, davacının açtığı maddi manevi tazminat davasına tüketici mahkemesinde bakılması gerekeceği-
Kayıp kaçak adı altında alınan bedelin (26,64 TL.nin), iadesine dair verilen tüketici hakem heyeti kararı aynı zamanda tespit hükmü taşıdığından ve sözleşme ilişkisi nedeniyle ileriki dönemlere de etkili olduğundan, bu kararın kesin olduğundan söz edilemeyeceği- Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmayacağı, aksi halde, davacı kurumun kendi teknik alt ve üst yapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı ve elektriği hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde de bulunmayacağı, oysa elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevinin enerjinin sahibi olan davacı kuruma ait olduğu-
4822 sayılı Kanunla konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 3/c maddesinin kapsamında olup, uyuşmazlığın bu Kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekeceği-
Davacı ile davalı arasındaki uyuşmazlığın satış öncesi ekspertiz hizmetinden kaynaklanmakta olup, TKHK kapsamında kaldığı, davaya bakmaya tüketici mahkemesinin görevli olduğu,diğer davalıların sıfatları dikkate alınarak kural olarak genel mahkemenin görevli olduğu düşünülebilir ise de; genel mahkeme ile özel mahkemedeki davaların birlikte görülmesi gereken hallerde özel mahkemede davaya devam olunması gerektiğinden, bu davalılar yönünden de davaya tüketici mahkemesinde bakılması gerekeceği-
Herkesin makul bir ücret karşılığında telekomünikasyon hizmetlerinden ve altyapısından eşit şekilde yararlanması ilkesinden hareketle, Türk Telekomünikasyon A.Ş tarafından yapılan enerji tüketimi, teknik donanım, bakım ve yönetim gibi masrafların karşılığı olarak, Telekomünikasyon Kurumu tarafından onaylanan tarife uyarınca alınan sabit ücretin, yasal ve hakkaniyete uygun bir uygulama olduğu; bu bağlamda, yasal ölçütler yerine direnme kararında sözü edilen sübjektif esaslara göre değerlendirme yapılamayacağı-
Davacının davalı firmadan araç satın aldığı, davalı şirketin araçta herhangi bir hasar olmadığı yönünde beyanda bulunduğu, ancak davacının 18 ay aracı kullandıktan sonra aracını satmak istediğinde aracın 2008 yılında pert edildiğini kayıtlarda gördüğünü belirterek davalı şirketten maddi tazminat talebinde bulunduğu anlaşıldığından işbu davada görevli mahkemenin tüketici mahkemeleri olduğu-
Mahkemece kısa kararda mevzuata uygun hüküm fıkrası oluşturulmadan sadece "direnilmesine” denilmekle yetinildiğinden, bu durumda dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtilip, açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulması gerekeceği-