Tasfiye işlerini eksik bırakarak, tasfiyeyi sona erdiren ve 1163 s. Kooperatifler Kanunu'nun 82. ve anasözleşme uyarınca, sicilden terkin talebi ile yükümlü olan en son görevdeki tasfiye kurulu üyelerine ve tüzel kişiliğin 1163 s. Kooperatifler Kanunu'nun 7. maddesi uyarınca, sicile tescili ile sonrasında tasfiyenin sona ermesi halinde tasfiye memurlarının talebi üzerine sicilden terkin işlemi  yapmakla ve aynı Kanun'un 98. maddesi yollamasıyla dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nın 547. maddesi uyarınca, yeniden tescil kararı üzerine kooperatifin yeniden tescili ile görevli yasal hasım olan Ticaret Sicil Memurluğu'na husumetin yöneltilmesi gerektiği- TTK'nın 547/2. maddesi   uyarınca, kooperatifin anılan dosya ile sınırlı olmak üzere ek tasfiye  için yeniden  tescilinin gerektiği, bu işlemleri yapmak üzere son tasfiye memurlarının veya yeni bir  veya birkaç kişinin tasfiye memuru olarak atanmasının gerektiği-
Satım sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada, davalı, tacir olmadığı gibi, eldeki davada Ticaret Kanununda düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığından, davaya bakmaya ticaret mahkemesi değil asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu-
Asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğuna dair Yargıtay bozma ilamı bağlayıcı olduğundan, bu ilâm doğrultusunda asliye hukuk mahkemesince davaya bakılması gerektiği-
Tarafların tacir olması ve uyuşmazlığın ticari iş olması karşısında, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkin davaya "ticaret mahkemesi"nin bakması gerekirken, "asliye hukuk mahkemesi"nde bakılmasının isabetsiz olduğu (TTK. mad. 5)
Verilen kararın mahiyeti itibariyle görevsizlik kararı olduğu kabul edildiğine göre, mahkemece, HMK'nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan davanın usulden reddine, karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın görevli asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine, HMK'nın 331/2. maddesi uyarınca davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece dikkate alınmasına karar verilmesi gerektiği-
Taraflar tacir ve çekişme konusu taşınmazlar üzerinde ticari faaliyet yapıyor ya da yapacak olsalar da, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesiyle ilgisinin bulunmayıp, ticari bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceğinden çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkin davanın genel mahkemelerde görüleceği-
Davacı vekili, "davalının sigortalısı olduğu aracın karıştığı kaza neticesinde zarar görenlere poliçe kapsamında ödeme yaptığından bahisle yaptığı ödemelerin zorunlu mali sorumluluk sigorta sözleşmesi genel şartlarına aykırılık sebebiyle davalıdan tahsiline karar verilmesini" talep etmekte olup taraflar arasında akdi bir ilişki olduğu ve davalının sorumluluğunun kaynağının davacıyla yaptığı trafik sigorta sözleşmesine aykırılık olduğu, davalı gerçek kişi olup sigortalı araç hususi bir araç olduğundan, davanın görülmesinde tüketici mahkemeleri görevli olduğu-  Asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yargı çevresindeki bir ticari davada görev kuralına dayanılmamış olmasının, görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyeceği, asliye hukuk mahkemesinin, davaya devam edeceği (6102 s. TTK. mad. 5/4)-
Menfi tespit davasında, taraflar tacir olmayıp dava da ticari olmadığından ticaret mahkemesinin görevli olamayacağı-
6102 s. TTiK.’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden, 6502 s. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un yürürlüğe girdiği 28.05.2014 tarihine kadar olan süreçte kart çıkaran kuruluşlar tarafından kredi kartı hamili tüketiciye karşı açılacak davalar ticari dava niteliğinde olup asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Davaya konu edilenin taraflar arasındaki ticari alım satım ilişkisi değil, davalı şirket ile diğer davalı 3. kişi arasındaki muvazaalı olduğu ve iptali istenilen işlem olduğu, tasarrufun iptali davasında ya da somut olayda olduğu gibi TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nın kıyasen uygulanması istemli olarak açılan davalarda alacaklı ile borçlu taraflar arasındaki ticari nitelikteki alım satım ya da banka alacağını oluşturan ticari ya da genel kredi sözleşmelerinin görevin belirlenmesinde dikkate alınamayacağı, ne tasarrufun iptali davasının, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nin 283. maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davasının TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olmadığından 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kaldığı-