Mülga 1086 Sayılı HUMK'nun yürürlükte olduğu dönemde davanın bir kez işlemden kaldırılıp yenilenmesinden sonra, 6100 Sayılı HMK zamanında da dosyanın işlemden kaldırılması halinde, önceki yasa zamanında yapılmış işlem gözetilerek 6100 Sayılı HMK uygulanarak bir sonuca ulaşılmasının usule uygun olmayacağı, davacı tarafın duruşmaya katılmamış olması nedeni ile dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacının işverenin ödeme güçlüğüne düşmesi nedeniyle, iş ilişkisinden kaynaklanan üç aylık ödenmeyen ücret alacaklarının ödenmesi istemiyle dava (eda davası) açma olanağı varken, tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığının kabulü gerektiği-
Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440.maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin reddi gerekeceği-
Taraflar arasında düzenlenen dava konusu yerin bedeli karşılığı davacı tarafından kullanılmasına ilişkin sözleşmenin özel hukuk hükümlerine tabi bir sözleşme olduğundan, ihtilafın adli yargı mahkemelerinde görülmesi gerekeceği-
Dosya, yeni 6100 sayılı yasa döneminde ilk kez işlemden kaldırıldığına ve mülga 1086 sayılı yasa döneminde henüz bir işlemden kaldırma kararı verilmediğine göre kazanılmış bir haktan da söz edilemeyeceği-
Çekişmeli yargıda bozma nedenlerinin kamu düzenine ilişkin ve dolayısı ile hâkimin kendiliğinden (re'sen) göz önünde bulundurulması gereken sebeplerden olmaması halinde taraflar veya vekilleri, bozma kararına uyulmasını istemişlerse, artık mahkemenin önceki kararda direnemeyeceği-
Davacı vekilinin düzenlediği dava dilekçesinde konu başlığı altında "ihraç kararının iptali ile aidat borcu olmadığının tespiti talebidir" şeklinde davanın konusunun belirtildiği, bu halde ihraç kararının iptali isteminden bağımsız ve ayrı bir menfi tespit davasının olduğunun kabulü ile bu konuda olumlu- olumsuz bir karar verilmediğinden ve hüküm altına alınan bir miktar olmadığından direnme kararının temyizinde maktu harcın alınması gerekeceği, davacının reddedilecek talebi yönünden davalının vekalet ücreti alacağı doğacağından direnme kararını temyizde davalının hukuki yararı olduğu-
Yerel mahkemece eksik harcın yatırılması için verilen mehlin kesin olduğu belirtilmişse de eksik harç miktarının bildirilmediği, dava konusu alacak miktarının 1.000.00 TL olmasına göre peşin alınacak nisbi harcın, maktu harç miktarını geçmediği ve maktu harcın da mahkeme veznesine yatırıldığı böylece verilen kesin mehilin yerinde olmadığının anlaşıldığı, yerel mahkemenin, fiili ve hukuki durumlara göre işin esasına girerek yargılamaya devam etmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, davanın açılmamış sayılmasına karar vermesinin, usul ve yasaya aykırı olduğu-
Tavzih yolu ile kesinleşmiş olan hükmün sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği-
Davalı taraf yemin deliline dayanmadığından, davacı tarafa yemin teklif etme hakkının da bulunduğundan söz edilemeyeceğinden, mahkemece davalıya yemin teklif etme hakkının da hatırlatılmasına gerek bulunmadığı-