Davalı arsa maliklerinin dava açılmasına sebebiyet vermedikleri anlaşıldığından davalı arsa malikleri aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği-
Eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat talebine ilişkin davada, davalının "elektrik malzemeleri bulunan deponun davacıya ait olduğunu" savunmasına karşın, sigorta şirketinden bu zararı da tahsil ettiği anlaşıldığından, Ticaret Mahkemesi'nin ekspertiz raporunda hangi zarar kalemlerinin tazmin edildiğinin ve ödenen tazminat miktarının da belirlenerek gerektiğinde ek rapor almak suretiyle, davacıya ait elektrik malzemelerinden kaynaklı olarak alınmış tazminat tutarlarının bedeli kadar davalının sebepsiz zenginleşeceği zira kendine ait olmayan hasar bedelini tahsil etmiş sayılacağı gözetilerek bu tutarların davalıdan alınması gerektiği-
Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğundan bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşmiş olan cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün bulunmadığı- Asıl ve birleşen davalarda tapu iptali ve tescil davasında davacıların tazminat talebinin kabulüne karar verilmesine karşın davacılar lehine yargılama giderine hükmedilmemesi hatalı olduğu-
Taraflar arasında imzalanan tutanaklar da dikkate alınarak fazla imalatın nelerden ibaret olduğu tespit edilip, iş artış oranı belirlenerek sözleşme eki olan Yapım İşleri Genel Şartnamesi ilgili maddeler, gereğince "%10 iş artışı kapsamında kalan işlerin sözleşme birim fiyatlarıyla, sözleşmede fiyatı bulunmayan işlerin ise şartnamenin 22. maddesindeki tespit yöntemi kullanılarak, %10’u aşan işlerin bedelinin de yapıldığı tarihteki serbest piyasa fiyatları ile hesaplanması gerektiği- Hükmolunan bedelin davalı İçişleri Bakanlığı yerine ...İl Özel İdaresi’nden tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğu-
Eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili istemi- Bozma ilamında “... teknik bilirkişiden; iş ve imalâtların, işin yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçleri ile ayrıca KDV ve yüklenici kârı da eklenmeksizin, bedeli konusunda gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp, hesaplanacak miktardan ihtilafsız miktar düşüldükten sonra sonucuna uygun karar verilmesi...” gereğine işaret edildiğinden, bu hususlar gözetilmeden, yetersiz bilirkişi raporuna göre eksik inceleme ve değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisinin hatalı olduğu-
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı tarafça sunulan ancak davalı tarafından kabul edilmeyen 28.09.2007 tarihli belgenin yazılı eser sözleşmesi niteliği taşımadığı hususunda Özel Daire ile yerel mahkeme arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı gözetildiğinde, anılan belgedeki fiyatların piyasa fiyatlarına uygun olduğu belirtilerek belgedeki tutarların alacağın hesabına esas alınması suretiyle düzenlenen 25.04.2014 havale tarihli heyet raporuna dayanılarak hüküm tesis edilip edilemeyeceği, buradan varılacak sonuca göre mahkemece bozma kararında gösterilen şekilde araştırma ve inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekip gerekmediği-
TTK 20/2. maddesine göre basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gereken davacı-karşı davalının 12.04.2011 tarihli sözleşme ile yüklendiği işin özü, “zamanında teslim” olmasına rağmen, sözleşmeye, sadakat ve özen borcuna aykırı davranarak fuarda açılışın yapıldığı tarihte edimini eksiksiz ve ayıpsız biçimde yerine getirmediği, stant kurulumunu gerçekleştirmediği; bunun sonucunda iş sahibinin fuarın ilk günü yapılan resmi açılış törenine katılamadığı ve diğer firmalar ile müşterileri nezdinde prestij kaybına uğradığı, oysa ana sponsor olarak fuarın açılışına katılması gereken davalı-karşı davacının işin zamanında, tam ve noksansız şekilde teslim edilmesinde menfaatinin büyük olduğu anlaşıldığından, sözleşmenin 3/2. maddesindeki düzenleme uyarınca davacı-karşı davalı yüklenicinin 03.05.2012 tarihli faturasında talep ettiği 35.400,00TL’lik tutara hak kazanamadığının kabul edildiği- Sözleşmenin 3/2. maddesinde kararlaştırılan cezai şartın genel ahlâk ve adaba aykırı sayılarak geçersiz olması için, tacir olan borçlunun ekonomik olarak mahvına sebep olacak ve önceki gibi ticari faaliyetini devam ettirmesine imkân tanımayacak derecede ağır ve yüksek olması gerektiği- Tacirin hayatını başka yolda düzenlemesi, masraflarını azaltarak bazı ihtiyaçlarından vazgeçmek mecburiyetinde kalmasının cezai şartın ahlâk ve adaba aykırı sayılması için yeterli olmadığı- Buna göre sözleşme bedeli 35.400,00TL’nin anonim şirket olan ve aynı zamanda yüklenici sıfatıyla işi üstlendiği hâlde edimini ifa etmeyen davacı-karşı davalıya ödenmemesi durumunda şirketin ekonomik yönden ağır derecede zor duruma düşmesinden, ticari faaliyetinin tehlikeye girmesinden söz edilemeyeceğinden, sözleşmenin 3/2. maddesinde düzenlenen cezai şartın ahlâk ve adaba aykırı olmayıp, geçersiz kabul edilemeyeceği ve BK’nın 20. maddesine göre batıl sayılamayacağı- Sözleşmenin niteliği itibariyle “eser sözleşmesi” olduğu- O hâlde; mahkemece taraflar arasında imzalanan sözleşmenin BK’nın 20. maddesindeki hükümsüzlük hâllerini içermediği, davacı tarafın sözleşme ile eksik veya geç ifa durumunda hiçbir bedel almayacağını kabul ettiği gerekçesiyle verilen direnme kararı esas itibariyle doğru olmakla birlikte kararda satım sözleşmesinde ayıp nedeniyle alıcının seçimlik haklarının düzenlendiği BK’nın 202. maddesine göre değerlendirme yapılmasının hatalı olduğu-
Somut olayda, davalı tarafından inkâr edilen sözleşme ilişkisinin ve sözlü sipariş verildiği iddiasının, kesin ve yazılı deliller ile ispatlanamadığı; hatırlatılmasına rağmen akdin varlığı konusunda yemin teklif etme hakkının kullanılmadığı, dolayısıyla davanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen  direnme kararının yerinde ve  doğru olduğu-
Dava konusu ‘‘Düzenleme Şeklinde Gayrımenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi’’nin, davacı arsa sahibi paydaşlar ve dava dışı hissedarların maliki olduğu taşınmazlar üzerinde arsa payı karşılığı inşaat yapılması için tüm arsa sahipleri ile davalı yüklenici şirket arasında noterde re’sen düzenlendiği, geçerlilik koşullarını taşıdığı ve taraflar için bağlayıcı olduğu- Tarafların davadan önce gönderdikleri ihtar ve yazışmaları ile yargılamanın devamı sırasında dosyaya sundukları beyan dilekçelerinde karşılıklı alacak iddiasında bulunarak takas/mahsup talebi ve ödemezlik def’ini ileri sürdüklerinden, tarafların tüm iddia ve savunmaları ile takas ve mahsup taleplerine konu alacakları da değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği- Mahkemece hükme esas alınan raporu düzenleyen bilirkişi heyetine tarafların karşılıklı alacak iddiasına konu talepleri denetime elverişli biçimde hesaplattırılmadan, sözleşmeye istinaden arsa sahibine verilecek üç adet daire bedelinden kaynaklanan borçtan sadece davacı ...’nun sorumlu olduğu gözetilmeden, taleple bağlılık ilkesi ve uyuşmazlık konusu çerçevesinde tasfiye yapılmak suretiyle tarafların takas ve mahsuba yönelik istemleri dikkate alınmadan, birlikte ifa kuralı gereğince gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan, davanın kısmen kabulü ile davalının istemine konu alacağına karşılık iki adet daire uhdesinde bırakılarak davacıların hissesine düşen diğer dairelerin fiilen teslimi suretiyle muarazanın giderilmesine, tarafların ek imalat bedeli, trafo katılım payı, ivaz ilavesi, gecikme nedeniyle tazminat talepleri bakımından ayrıca dava açmakta muhtariyetlerine şeklinde ihtilafı ortada bırakacak biçimde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Dava, arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğuna göre hukuki durumları etkileneceğinden ve davanın niteliğine göre taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olduğundan, durumun mahkeme ve temyiz halinde Yargıtay tarafından kendiliğinden gözetilmesi gerektiği; sözleşmede davalı arsa sahibi dışında başka arsa sahiplerinin de bulunduğu, bu dairelerin de sözleşmeden kaynaklanan son teminat daireleri olduğundan dava dışında paydaş olan diğer (bu) arsa sahiplerinin de davaya dahil edilmesi gerektiği- Mahkemece, davacı tarafa yüklenici ile arsa sahipleri arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinde davada yer almayan diğer arsa sahiplerinin de davaya dahil ettirilmesi ya da onlar hakkında dava açtırılıp, açılacak dava birleştirerek taraf teşkili tamamlandıktan sonra işin esasının incelenip davanın karara bağlanması gerekirken, bu husus üzerinde durulmadan ve taraf teşkili sağlanmadan davanın sonuçlandırılması doğru olmadığı-