Taşınmazları hacizle yükümlü olarak iyi niyetle satın alan şikayetçi üçüncü kişinin, tapu kayıtlarında belirli olan ve kesinleşen haciz miktarı üzerinden sorumlu olduğu- Alacaklının icra takibinde talep ettiği miktar (300.000 USD), tapu kayıtlarına şerh edilmediği veya ek tamamlayıcı bir haciz yapılmadığı sürece, bu hususun iyi niyetli üçüncü kişi aleyhine sonuç doğurmayacağı- Şikayetçi üçüncü kişinin, taşınmazların tapu kaydında bulunan tutar kadar (müzekkerelerde yer alan 1.063.950 TL tutarında) ihtiyati haciz kararından sorumlu olduğu, ihtiyati haciz miktarı, faiz ve masrafları ödendiği takdirde, tapu kaydında bulunan (ihtiyati) hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Şikayetçi borçlunun icra mahkemesine başvuru tarihi 09.12.2019 olup, Bölge Adliye Mahkemesi'nin istinaf incelemesi sırasında takibe dayanak ilamın ortadan kalkarak konusuz kaldığı görülmekle, şikayetçi borçlu vekili tarafından 19.07.2022 tarihinde icra müdürlüğünden, takibe dayanak ilamın konusuz kalması sebebiyle dosyadan konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi talep edilmekle, icra müdürlüğünün 21.07.2022 tarihli tensip tutanağında takip dosyasından konulan hacizlerin talep doğrultusunda kaldırılmasına karar verildiği ve Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne haciz terkin yazısı gönderildiği görüldüğünden, icra müdürlüğünün 21.07.2022 tarihli haczin kaldırılması kararı Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihinden önce olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesi'nce, şikayete konu haczin kaldırıldığı nazara alınarak konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 6100 sayılı HMK'nın 331. maddesine göre şikayet tarihindeki haklılık durumuna göre yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekeceği-
Yüklenicinin tapu devrinden kaçınmak adına muvazaalı olarak tapu kaydına haciz şerhi konulduğu iddiasına dayalı haczin fekki istemi- Dava dışı borçlu şirket aleyhine yaptığı takipte, borcun sebebini "15.07.2013 tarihli 150.000,00 TL" alacak olarak gösteren davalının alacağın sebebine, varlığına, haklılığına dair bir savunma yapmadığı, alacağın tarihi 15.07.2013 olarak bildirilmişken, takibin 07.03.2016 günü başlatıldığı, çalışmamakta olan davalının kira gelirleriyle geçindiği ve aylık 3.000 TL gelirle bakmakla yükümlü olduğu iki çocuğu bulunduğu, buna uyumsuz şekilde; aynı binada borçlu yükleniciye ait başka bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarına da haciz şerhi tesis ettirdiği ve önceki şerhler nedeniyle kendisine pay kalmayacağını hesap edebildiği halde, yüksek miktarlarda masraf yaparak bağımsız bölümlerin cebri icra kanalıyla satışını gerçekleştirdiği anlaşıldığından, mahkemece, taşınmaza konulan haciz bakımından davalının iyiniyetli olmadığı ve davaya konu haczin muvazaalı olduğunun kabulü ile kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Hacizlerin konulduğu tarihlerde taşınmazlar dava dışı arsa sahibi adına kayıtlı olup, tapuda kat karşılığı inşaat sözleşmesine ilişkin herhangi bir kayıt ya da şerhin bulunmadığı bir aşamada, arsa sahibinin kefil olduğu dava dışı şirketlerin bankalara olan borçları nedeniyle taşınmazlara hacizler konulduğu-  Tapu sicilinin aleniliği ve tapuya güven ilkesi gereğince, tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak haciz koyduran davalı bankalardan bağımsız bölümler üzerinde inceleme yaparak kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, inşaatın devam ettiğini ve bu taşınmazların yükleniciye ait olduğunu araştırmalarının beklenemeyeceği- Tapudaki kayda güvenerek haciz koyduran davalı bankaların iyiniyetli üçüncü kişi olarak kabul edilecekleri ve haciz şerhlerinin kaldırılmasına ilişkin istemin reddi gerektiği- "Davacı yüklenicinin edimlerini yerine getirerek kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre kendisine isabet eden dava konusu bağımsız bölümleri almaya hak kazandığı, dava dışı arsa sahibinin taşınmazlar üzerinde hak sahibi olmadığı, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tapu kaydına şerh olarak konulmamış olmasının hacizlerin kaldırılmasına engel teşkil etmeyeceği ve haciz şerhlerinin kaldırılması gerektiği" (direnme kararının değişik gerekçeyle onanması görüşü) görüşü ile "haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için mülkiyet iddiasında bulunan şikâyetçinin icra hukuk mahkemesinde haczin kaldırılmasını isteyebileceği, istihkak davası açamayacağı, davalı bankalar tarafından haciz şerhlerinin konulduğu tarihlerde dava konusu bağımsız bölümlerin dava dışı arsa sahibi adına kayıtlı olduğu, tapuya güven ilkesi gereğince hacizlerin geçerli olduğu" (genişletilmiş gerekçeli) görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Taşınmaz malın haczedilmesi ile birlikte İİK 91. maddesi ve TMK'nın 1010. maddesi gereği tasarruf yetkisinin kısıtlandığı, hacizli taşınmazı devralan kişinin haczi koyduran alacaklının söz konusu taşınmazı paraya çevirmek suretiyle alacağını elde etmesine katlanmak zorunda olduğu, taşınmazın haczedildiği tapu kütüğünden anlaşılmakta ve borçlu ile işlem yapan kimsenin de bu haczi bilerek ve sonuçlarını göze alarak devraldığı, ........... tarihli ............ İcra Müdürlüğü'nün ihtarnamesinde taşınmazların hacizli olarak devralındığı, hacizden kaynaklı borçtan şikayetçinin sorumlu olduğu belirtilmiş olup iptali gerektirir bir husus bulunmadığı-
Taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için, icra müdürlüğünce 'haciz kararı' verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesinin zorunlu olmadığı- Konuya ilişkin tasarruf yetkisi kısıtlamalarının tapu kütüğüne şerh verilebileceğini hükme bağlayan TMK’nun 1010. maddesi emredici nitelikte olmayıp, aynı maddenin son fıkrası uyarınca haciz şerhi verilmekle, taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebileceği- Tapuya işlenmesi, haczin kurucu unsuru olmayıp, bildirici nitelik taşıdığı; ne var ki 3. kişilere karşı ileri sürülebilmesi için haczin tapu siciline işlenmesi gerektiği- İİK.nun 106-110.maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığı belirlenirken, sürenin başlama tarihi olarak icra müdürlüğünce haciz kararının verilme tarihinin esas alınması gerektiği- Süresinde satış istenmemesi durumunda, taşınmaz, tahmini bedelin üstünde satılsa da ihalenin feshini isteminin kabulü gerektiği-
Taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olmasının zorunlu olduğu- TMK. 705 gereğince, tapu iptal ve tescil kararının kesinleşmesi sonucu mülkiyetin geçeceği- Tapu iptal ve tescil davasının kabulüne ilişkin kararın kesinleşmesinden (ve tescil işleminden) önce, dava konusu taşınmaz henüz tapuda borçlu adına kayıtlıyken taşınmaza haciz konulması halinde, tapu iptali ve tescil davası lehine kesinleşen üçüncü kişinin "haczin kaldırılmasına" ilişkin şikayetinin reddine karar verilmesi gerektiği- Maddi hataya dayanan bozma kararına uyulması usulü müktesep hak teşkil etmeyeceğinden, bozmaya uyulmasının davacı üçüncü kişi lehine usuli kazanılmış hak oluşturmayacağı-
Haciz tarihinden sonra taşınmazın üçüncü kişi lehine tapu iptal tescil kararı verilip kesinleşmesinin haciz tarihindeki mülkiyetin durumuna bir etkisinin olmadığı, tescil kararı hacizden sonra verildiğinden ve tapu kaydındaki hacizlerin kaldırılması yönünde bir hüküm bulunmadığından bu karar sebebi ile ihalenin feshine karar verilmesinin isabetsiz olduğu, taşınmaz ihalesinde takibin tarafları dışında taşınmazı ihalede satın alan üçüncü kişilerin de menfaatinin korunması gerektiği, aksinin kabulü hâlinde ihaleye olan talep ve talip azalacağından, icra takibinin ve borçlunun sorumluluğunun etkisizleşmesine yol açacağı-
Haczin konulduğu tarih itibariyle İİK'nun 106. maddesinin yürürlükte olan hükmü uyarınca satış isteme süresinin 1 yıl olduğu, ancak bu hacze ilişkin olarak alacaklının, 1 yıllık sürede satış talep etmediği, böylece İİK'nun 110/1. maddesi gereği, taşınmaz üzerindeki işbu haczin şikayet tarihinden önce düştüğü anlaşıldığından, borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunmasında korunmaya değer bir hukuki yararının bulunmadığı-
Tapu kaydındaki şerhlerin kaldırılmasına ilişkin davalarda husumetin kural olarak tapudaki şerhin lehtarına yöneltilmesi gerekeceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • kayıt gösteriliyor