Davacı vasisi için TMK. mad. 462/8 uyarınca vesayet makamından "husumete izin" kararı alınması, bu şekilde usuli işlemler tamamlandıktan sonra işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekirken, husumete izin kararı almadan, dava açma ve takip yetkisi bulunmayan vasinin açıp sürdürdüğü davada hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Davada, davalı-karşı davacı erkeğin ruhsal rahatsızlığı ileri sürülmüş ve bu iddia dosya arasındaki bir kısım delille de doğrulanmış bulunmasına göre, mahkemece yapılacak iş; Türk Medeni Kanunu'nun 405. ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 56/1. maddeleri uyarınca davalı-davacı kocanın vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması ve bu hususun bir ön sorun sayılması, gerekirse Türk Medeni Kanunu'nun 462/8. maddesi uyarınca işlem yapılması ve sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesi gerekeceği -
Vesayet altına alınma kararından sonra başlatılan takipte, TMK.nun 453, 462/7; TMK.nun 359, 455.maddelerindeki istisnai durumların varlığı iddia ve ispat edilmediğine göre, kısıtlıyı vasisi temsil edeceğinden ve onun adına itiraz ve şikayet haklarını kullanacağından, İİK.nun 61. maddesi kapsamında çıkarılan ödeme emrinin vasiye tebliğinin zorunlu olduğu, bu hususun, kamu düzenine ilişkin olup, her zaman ileri sürülebileceği-
Ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil isteği-
Türk Medeni Kanununun 462/1.maddesi; taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde başka bir ayni hak kurulmasını vesayet makamının iznine bağladığından, Türk Medeni Kanununun 327.ve 356. maddeleri gereğince ana ve baba yoksul oldukları takdirde veya çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve eğitimi için zorunlu olan hallerde hakimin, çocuğun mallarından onun bakım ve eğitimine yetecek belli bir miktar malın sarfedilmesi konusunda ana babaya izin verebileceği veya onun belirlediği miktarlarda çocuğun diğer mallarına da başvurma yetkisi tanıyabileceği-
Davalı vasisinin vesayet makamından izin almaksızın kısıtlı aleyhine sonuç doğuracak şekilde kabul beyanının, sonradan onaylanmadığı da dosya kapsamından anlaşılmakla hukuken geçerli bir sonuç doğurmayacağı-
Dava ve taraf ehliyetine sahip olmanın dava şartlarından olduğu ve dosya bir bütün olarak Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesine gönderilerek davalının hukuki ehliyet durumunun tespit edilmesi, vesayet altına alınması yönünde bir kararın oluşması halinde, bunun bir ön sorun sayılması ve Türk Medeni Kanununun 462/8 maddesi uyarınca işlem yapılması, sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesinin gerektiği-
Kendisine hakaret edildiğinden manevi tazminat isteminde bulunan davacının kısıtlılık altında olduğu ve eşinin vasi olarak tayin edildiği ve davacının bizzat vekalet verip kendisini vekille temsil ettirerek dava açtığı anlaşıldığından, mahkemece HMK. 114 ve 115'e göre vasiye davaya icazet verip vermediği, davayı takip edip etmeyeceği, davayı takip için TMK. 462 gereğince izin alıp almayacağı konularında tebligat yapılarak karar verilmesi gerekirken dava şartının yokluğundan bahsedilerek davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Hakkında takip yapılan borçlunun ehliyetsiz olduğu hususu, kamu düzenine ilişkin olduğundan, bu hususun her zaman şikayet yolu ile ileri sürülebileceği ve icra müdürü ve icra mahkemesinin bu işlemlerin geçersizliğini kendiliğinden gözetmesi gerektiği-
Türk Medeni Kanununun 462/1. maddesinde belirtildiği üzere “taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde başka bir ayni hak kurulması” işlemlerinin vesayet makamının iznine tabi olup, TMK'nin 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olmasının o işlemi geçerli kılmayacağı-