Davacıların murislerinin kendilerinden mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalıya temlik ettiği taşınmazla ilgili olarak tapu iptali ve tescil talep ettikleri davada, miras bırakanın gerçek irade ve amacının tespiti bakımından mahkemece, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır, taşınmaz mallar ve haklar araştırılmalı, tapu kayıtları ile diğer delil ve belgeler mercilerinden getirtilmeli, her bir mirasçıya geçen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınmalı, bir paylaştırma kastının bulunup bulunmadığı saptandıktan sonra sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği-
Davacının dayandığı noterde resen düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi geçerli bir sözleşme olup, tarafları bağlar; ancak taşınmaz iştirak halinde oldu­ğundan ve hisse satışı yapıldığından, sözleşmenin ifa kabi­liyetinin olmadığından davacının, sözleşmeden dönerek, ifa ka­biliyetinin olmadığını öğrendiği tarih itibarı ile yaptığı ödemenin denkleştirici adalet kuralları gereği ulaştığı de­ğeri istediğine göre, taşınmazı tapuda devir edemeyen da­valının, aldığı satış bedelini davacıya iade etmekle yükümlü­ olduğu-
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayanan tescil işleminin hüküm altına alınabil­mesi için sözleşmede kararlaştırılan veya ta­raflarca sözleşmedekinin aksine ödenmedi­ğini kabul ettikleri bir bedel varsa bu bedelin dosyaya ödenmesi ve depo ettirilecek bedelin hak sahiplerine verilmesinin gerekeceği-
Tenkis ve muvazaa isteklerinin ayrı davalarda ileri sürülmesi olanağı bulunduğu gibi, aynı dava içerisinde talep konusu yapılabileceği; bu durumda öncelikle muris muvazaası hukuksal nedeninin inceleme konusu yapılması, daha sonra diğer isteklerin sorulması gerekeceği, saklı pay sahibi olsun olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak “resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanarak oluşturulan tapu kaydının iptalini” isteyebileceği-
Evlilik birliği içinde edinilen taşınmaz için tapu iptali davasının dinlenebilmesinin 07.10.1953 tarih ve 7/8 sayılı İBK.’daki koşula bağlı olduğu- Davacının evlilik birliği devam ettiği sürece çalıştığı sabit olduğundan kadının ve eşinin birlik içindeki kazançlarının ve edindikleri malların kazançla oranlanması ve eşlerden biri yararına kazanç ve katkıyla orantılı olmayacak şekilde bir kazanım bulunup bulunmadığının saptanmasının gerekeceği-
Kira sözleşmeleri hiçbir şekil koşuluna bağlı değildir; ancak ispat kuralları yönünden kira ilişkisinin bir hukuki fiil değil hukuki işlem olduğunun dikkate alınmasının gerekeceği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde bedel olarak arsa payı veya taşınmazın bir bölümünün devri öngörüldüğünden, sözleşmenin geçerliliğinin resmi şekilde düzenlenmiş olmasına bağlı olduğu–
Taşınmazın kullanma biçimi tüm pay­daşlar arasında vardan bir anlaşma ile belir­lenmiş veya fiili bir kullanma biçimi oluşmuş ve bu durum paydaşlar tarafından da benim­senmiş ise, fiilen gerçekleşmiş olan bu oluşu­mun korunmasının " ahde vefa" kuralının uygu­lanmasında varolması gereken iyiniyet ilke­sinin de gereği olduğu-