Temlik alan şirketle borçlu şirket ortaklarının aynı kişiler ve yakın akraba olmaları, alacaklılardan mal kaçırma amacıyla yapılması nedeni ile, İİK. mad. 280 uyarınca tasarrufun iptâl edilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı-
"Borçlu" ile işlemde bulunmuş olan üçüncü kişinin "kardeş" olmaları nedeniyle, davalı üçüncü kişinin, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve alacaklılarına zarar verme kastını bilemeyeceğini kabul etmenin hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceğinden, borçlu ile kardeşi arasındaki işlemin -İİK. 280/I ve II uyarınca- iptâline karar verilmesi gerekeceği–
Borçlu ile işlemde bulunan "üçüncü kişi"nin (ya da; üçüncü kişi ile işlemde bulunan "dördüncü kişi"nin) aynı köyden olmaları halinde, üçüncü (ya da dördüncü) kişinin, "borçlunun mal kaçırma kasdını bilmediğini" kabul edilmesinin, hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği–
İİK. 277 vd.'na göre tasarrufun iptali istenebilmesi için, borcun tasarruf tarihinden önce doğmuş olması gerektiği-
Davalı-borçlunun, ödeme emri tebliğe çıkarılmadan icra dairesine giderek ödeme emrinin orada kendisine tebliğ edilmesini sağlamasının, hayatın olağan akışına uygun bulunmadığı–
Davalı üçüncü kişinin, borçlunun resmi nikahsız eşi olması halinde borçlu tarafından 3. kişiye yapılan tasarrufun iptâline karar verilmesi gerekeceği–
İş yerini (spor salonunu) demirbaşlarıyla birlikte devralan üçüncü kişinin, devreden borçlunun işçisi olması nedeniyle iyi niyetli sayılamayacağı ve bu nedenle yapılan devir işleminin iptâline karar verilmesi gerekeceği-
Muvazaalı icra takibinin iptâli için iptâl davası açılabileceği-
3. kişi durumundaki davalının, borçlunun oğlu ve müşterek borçlu dava dışı kişinin baldızı olması nedeniyle borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarına zarar verme kastıyla hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olmasından dolayı borçlu tarafından kendisine satılmış olan taşınmazlara ilişkin tasarrufların iptâline karar verilmesi gerekeceği-