Şirketin bilinen son adresine klasik usulle tebligat yapılmaksızın doğrudan Ticaret Sicil Müdürlüğünden bildirilen adrese önce klasik usulle tebliğ çıkartılması, tebliğ edilmemesi üzerine de 35. maddeye göre tebligat yapılmasının mevzuat hükümlerine aykırı olduğu-
Ölen davacıların mirasçılarına tebligat yapılmaması, mirasçıların davadan haberdar edilmemesi ve davayı takip etmeyen vekil nedeniyle de davanın açılmamış sayılmaması kararı verilmesinin yargılamanın iadesi sebebi olmadığı-
7. HD. 25.11.2024 T. E: 3645, K: 5242
Şikayetçi borçlu şirkete gönderilen satış ilanının tebliğ tarihi itibariyle yetkilisi olmayan kişiye tebliğ edildiği görüldüğünden tebliğ işleminin usulsüz olduğu- Borçluya (varsa vekiline) satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Tebligat "Taşınmıştır" şerhi yazılarak iade edildikten sonra borçlunun aynı adresine (sicil adresi) ödeme emrinin Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebliğ edilmesi durumunda tebliğ işleminin TK'nın 35/4. maddesine göre usulüne uygun olduğu-
Borçlu şirketin bir adreste sanal ofis olarak faaliyette bulunulmasından dolayı fiili ve fiziki faaliyetinin bulunmamasının, tebligat yapılan sanal ofis adresiyle fiilen irtibatının olmadığını göstermeyeceği- Usulsüz tebligat yapıldığı iddia edilen adresin sanal ofis adresi olduğu iddiasının, Tebligat Kanunu ve ilgili yönetmeliklerde ayrıntılı olarak düzenlenen, tüzel kişilere uygulanacak tebligat usulüne ilişkin hükümler çerçevesinde inceleme ve değerlendirme yapılması karşısında sonuç doğurmayacağı- Tebliğ tarihi itibariyle borçlunun bilinen ve ticaret sicilinde kayıtlı adresi olan sanal ofis adresine çıkarılan ödeme emri tebligatının bila tebliğ iade edilmesi üzerine TK m. 35'e göre yapılan tebligatın usulsüz olduğunun iddia edilemeyeceği-
İade tebligatın "muhatap ismen tanınmıyor" şerhi ile iadesi sebebiyle yapılan tebligat işleminin usulüne uygun olmadığı-
Alacaklıların talep tarihinden sonra, borçlunun elektronik tebliğ adresini aktif hale getirmesinden doğacak sorumluluğun borçluya ait olduğu- İcra müdürlüğünden talepte bulunduğu tarih itibariyle, borçlunun aktif elektronik tebliğ adresi bulunmadığından elektronik yolla tebliğ zorunluluğundan söz edilemeyeceği ve borçluya normal posta yoluyla tebligat çıkarılmasında usulsüzlük olmadığı-
İnşaat sözleşmesi uyarınca ayıplı işlerin giderim bedeli, gecikme tazminatı ve diğer zararların tahsili istemi ile birleşen davadaki verilen çeklerden dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istemi- Bilirkişi kurulu raporlarında beton basınç dayanımı, kolon ve perdelerde sıklaştırma bölgelerindeki normal etriye mevcudiyeti, kolon ve perdelerde sıklaştırma bölgelerindeki özel deprem etriyesi mevcudiyeti, kirişlerde boyuna donatı mevcudiyeti ve kirişlerde sıklaştırma bölgelerinde normal etriye mevcudiyetinin hiçbir blokta tam olarak projeye uygun olmadığı belirtilmiş olup bu işlerin inşaatının kaba inşaat aşaması ile ilgili olduğu, kaba inşaat aşamasının ise yine dosya arasında bulunan bilgi, belge ve bilirkişi kurulu raporlarından mayıs 2000 yılında tamamlandığı anlaşılmış olduğundan kontrol mühendisi olarak görev yapan davalının görev yapmadığı bir dönemde yapılan imalatta sonradan ortaya çıkan gizli ayıpların giderim bedelinden sorumlu tutulması doğru olmadığı gibi, inşaattaki gecikmede bir kusurunun olduğu kanıtlanamadığından hükmedilen gecikme tazminatından da sorumlu tutulmasının da doğru olmadığı-
İhale edilen mal muhammen bedelin üstünde bir bedelle satılmış olmakla beraber yapılan usulsüzlük malın daha yüksek bedelle satılmasını önlemiş ise (yani ihalenin feshi sebebi olarak dayanılan yolsuzluk yapılmamış olsa idi mal daha yüksek bedelle satılabilecek idi ise) malın daha yüksek bir bedelle satılamamış olmasından zarar görmüş olan ilgilinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekeceği- Tebliğ evrakının bir nüshasının adresin kapısına asıldığına dair bir şerh tebliğ mazbatasında yer almadığından, tebliğ işleminin Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine aykırı ve usulsüz olduğu- Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması ya da usulüne uygun tebliğ edilmemesinin başlı başına ihalenin feshi nedeni olduğu-