Dar gelirli ailelere konut edindirmesi kapsamında davalı belediye ile aralarında sözleşme düzenlendiği, arsa tahsisi yapıldığı, satış bedelinin taksitler halinde ödendiği, tahsis kararının iptal edildiği, imar planı değişikliği ile ifanın imkansız hale geldiği ileri sürerek arsanın rayiç değerinin tahsili istemi- Davacının talebine uygun yapılan ödemenin ve ödeme sonrası yapılan ibranamenin TBK 131. ve 132. maddesinde işaret edilen ve borcu sona erdiren hukuksal olguları içerdiği, davacının, ödemenin ve düzenlenen ibranamenin irade fesadı ve baskı ile yapıldığına ilişkin iddiasını ispatlayamadığı-
TBK'nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce düzenlenen ibranamenin hukuken geçerli olup olmadığının 818 sayılı Borçlar Kanun’na göre belirlenmesi ve mülga BK’nın irade fesadını düzenleyen maddeleri uyarınca, ibra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması hâlinde ibra iradesine değer verilmemesi gerektiği, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesinin de mümkün olmayacağı, bu nedenle işveren tarafından işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olamayacağı, savunma ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğunun kabulü gerektiği-Davalı işveren temsilcisinin, fazla çalışma ve hafta tatili ücretlerinin ödendiği, bayramlarda kısmen izin verildiği ve davacının hiçbir alacağının bulunmadığını savunduğu; ibranamede de davacının fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödendiğine dair ifade dikkate alındığında, ibranamenin savunma ile çelişmediği, davalı işveren temsilcisinin 'ulusal bayram ve genel tatil günleri yönünden kısmen izin verildiğini' ifade etmekle birlikte, kısmen çalışma nedeniyle kısmen izin kullandırma şeklinde bir ödemenin var olduğu, ibranamenin davalı işveren tarafından davacının iradesi fesada uğratılarak alındığının da davacı işçi tarafından kanıtlanamadığı uyuşmazlıkta, mahkemece ibranameye değer verilerek fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının reddine karar verilmesi gerektiği-
Kooperatif üyeliğinin tespiti ile kazanç kaybının tahsili istemi-
. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davanın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 111/2. maddesinde öngörülen hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı-
İbra sözleşmelerinin geçerliliği sorununun, iş hukukunda “işçi yararına yorum” ilkesi çerçevesinde değerlendirildiği ve ağırlıklı olarak Yargıtay kararları ışığında bir gelişim izlediği- Bir işçinin nedensiz yere işvereni ibra etmesi hayatın olağan akışına uygun düşmediği- İş sözleşmesi devam ederken alınan ibranamede belirtilen miktarların, davacının itirazları da dikkate alınarak ödenip ödenmediğinin, davalı tarafa sorularak, gerekirse davalı tarafa ait ticari defter ve belgeler üzerinde bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılarak belirlenmesi; buna göre de; ibranamede belirtilen miktarların ödendiğinin tespiti halinde mahsubu, aksi hâlde, iş sözleşmesi devam ederken alınması nedeniyle ibranameye değer verilmeyerek belgede yazılı miktarların hesap edilen kıdem tazminatı ve hafta tatili ücret alacağından mahsup edilmesinin mümkün olmadığının kabulü gerektiği-
İş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu- İbranamenin tarih içermemesi ve içeriğinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda ibranameye değer verilemeyeceği- İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde, ibra iradesinden söz edilemeyeceği- İbranamedeki irade fesadı hallerinin, bir yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmesi gerektiği ancak, işe girerken alınan matbu nitelikteki ibranameler bakımından iş ilişkisinin devam ettiği süre içinde bir yıllık süre işlemeyeceği- İbra sözleşmesinin, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olduğu; varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesinin mümkün olmadığı- İşçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcunnun ibraya konu olmasının düşünülemeyeceği- Miktar içeren ibra sözleşmelerinde, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olduğu buna karşın kısmi ödeme hallerinde, ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu- Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olmasının makbuz etkisini ortadan kaldırmayacağı- Fesihten sonra düzenlenen ve alacak kalemlerinin tek tek sayıldığı ibranamede, irade fesadı haller ileri sürülüp kanıtlanmadığı sürece ibra iradesinin geçerli sayılacağı- İşçinin ibranamede yasal haklarını saklı tuttuğuna dair ihtirazi kayda yer vermesinin ibra iradesinin bulunmadığını gösterdiği- İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından, borcun sona erdiğinin söylenemeyeceği- İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmayacağı-
Dava dışı yükleniciden kurayla 1 numaralı daireyi teslim alan davalının, bu daire için ibraname verdiği ve davacının kurayla teslim aldığı 2 numaralı daireyle davalının bir ilgisinin bulunmadığı olayda; davalının ibrası, davacının değil, bizzat davalının hak kaybına uğramasına neden olduğundan, davalının yükleniciyi ibra etmesinin davacıya herhangi bir zarar vermediği, davacının uğradığını iddia ettiği zararla davalının ibra eylemi arasında uygun illiyet bağı bulunmadığı- Davacının kira kaybına ilişkin talebi bakımından ise; eldeki davada davacının, kat irtifakı sırasında 1 numaralı dairenin adına tescil edildiğini, kurada ise 2 numaralı dairenin kendisine isabet ettiğini, kendisinin 1 numaralı daireyi 2008 yılında davalının gösterdiği kişiye devrettiğini buna rağmen, davalının 2 numaralı dairenin tapusunu kendisine geç devrederek, kira kaybına uğramasına neden olduğunu iddia ettiğine göre bu iddiasını ispatlamakla yükümlü olduğu- Davaya konu 2 numaralı daireyi, davalının mı davacıya devretmediği, yoksa davacının mı dairenin tapusunu almaktan kaçındığı hususu tam olarak tespit edilip, hâsıl olacak sonuca dairesinde bir karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasında düzenlenen protokole istinaden ödenen paraların tahsili istemine ilişkin davada; davacıların protokolün aslını ibraz ettiği ve belge aslının mahkeme kasasında muhafazaya alındığı, ibraz edilen belge aslı üzerindeki "Not: Geçersizdir, ... imza" ibaresinin davalının el ürünü olup olmadığının tespiti hususunda inceleme yapılması ve sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği-
İbranamedeki rakamın maddi veya manevi tazminat için ödendiği, şeklinde bir açıklık yoksa, ibra tarihindeki maddi tazminat miktarının hesaplanması ve ödenen miktarı ile karşılaştırılması gerektiği; zarar ile açık bir oransızlık yoksa hak sahibinin iradesinin ibra yönünde oluştuğunun kabulü gerekeceği ancak zarar ile açık orantısızlık varsa kısmi ifadan söz edileceği ve ibranamenin makbuz niteliğinde kabul edileceği-
İbra sözleşmesinde faiz alacağını saklı tutmaya yönelik bir beyanın bulunmadığı, ifa anına kadar yapılan herhangi bir bildirimin de olmadığı, durum ve koşullardan davacıların faiz alacağını saklı tuttukları da anlaşılmadığından ibra sözleşmesinin faiz alacağını da kapsadığının kabulü ile talep edilen faiz alacağının, ibra sözleşmesi ile sona erdirildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği-