Taraflar arasındaki katkı payı alacağına ilişkin davada, dava konusu taşınmaza ait üyelik aidat ödemelerinin ağırlıklı kısmı 01.01.2002 tarihinden önce yapıldığından kooperatif üyeliği yoluyla edinilen bağımsız bölümün 01.01.2002 tarihinden önce bittiğinin kabulünün gerekeceği, bu nedenle Borçlar Kanunu’nun genel hükümlerine göre davanın çözüme kavuşturulmasının mümkün olduğu, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Kanun’da düzenlenen 1 yıllık dava zamanaşımına ilişkin düzenlemenin eldeki dava bakımından uygulanamayacağından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davanın, mal rejiminden kaynaklanan katılma alacağı istemi olduğu, mahkemece, davanın eski eş tarafından açılabileceği, mirasçı durumundaki davacıların dava açmakta aktif dava açma ehliyetlerinin bulunmadığı gerekçesi ile ret kararı verilmiş ise de, E. ile davalı H. arasındaki mal rejimi boşanma ile sona ermiş olup E.'ın, ölümü halinde ise mirasçılarının boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık sürede katkı payı alacağı davası açma haklarının bulunduğu, bu alacağın H. E.'ın ölümü ile mirasçılarına geçeceği, davacıların, E.'ın mirasçıları olması sebebiyle aktif dava açma ehliyetlerinin bulunduğu ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararlarının olduğu gözönünde bulundurularak işin esası ile ilgili bir hüküm kurulmasının gerekeceği-
Taşınmazların alımında katkıda bulunduğunu açıklayarak tapu iptali ve tescil isteğinde bulunan davacının bu katkısına dayanarak mülkiyet talep edemeyeceği gibi terditli olarak alacak isteğinde de bulunamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki boşanma hükmünün temyiz edilmeyerek kesinleştiğinin, mal rejiminin sona erdiğinin, bu sebeple rejimin tasfiyesinin dinlenebilir hale geldiğinin anlaşıldığı, davacı mal rejiminin tasfiyesi ile katılma alacağı istediğine göre; mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken davacı kadının tapu iptal ve tescil istediğinden bahisle yazılı şekilde ret kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Davalı-davacı kocanın birleşen davada bedeli kendisi tarafından ödenen ve davacı-davalı kadın adına kayıtlı olan taşınmaz nedeniyle 100.000 TL. alacak talep ettiği, bu isteğin boşanma davasının eki niteliğinde olmayıp bu istem edinme tarihine göre katkı payı (değer artış payı) veya katılma alacağı olarak ayrıca nispi harca tabi olduğu, bu işlemde nispi peşin harcın yatırılmadığının görüldüğü, bir dava ile gerekli harç yatırılmadan, esasının incelenemeyeceği-
Tarafların boşanmalarına dair bulunan yabancı mahkeme kararına yetkili ve görevli Türk Mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmemesi halinde, davanın görülebilirlik koşulu olan mal rejiminin sona ermesinin gerçekleşmiş olmayacağı-
Mal rejiminin tasfiyesi ile muvazaaya dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davanın aile hukuk mahkemesinde görülemeyeceği, muvazaaya dayalı tapu iptali ve tescil isteği ile ilgili davanın tefrik edilerek, tefrik edilen dosyada görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekeceği, katılma alacağı davasında ise kayıtlarda halen evli olduğu görülen taraflar arasında derdest olduğu bildirilen boşanma davasının sonucunu beklemesi, boşanmanın gerçekleşmesi ve kesinleşmesinden sonra davaya kaldığı yerden devam edilerek esasla ilgili hüküm kurulması, boşanma davası olumlu sonuçlanmadığı takdirde ön koşul gerçekleşmediğinden dava reddedilmesi gerekeceği-
Eşler arasındaki mal rejimi kanunda yazılı sebeplerden biri ile sona ermedikçe tasfiye istenemeyeceği-
Değer artış payı ve katılma alacağına ilişkin davada boşanma dosyası içeriğindeki beyanlarla boşanmanın ferileri üzerine anlaşma düzenlemeleri halinde, tarafların aralarındaki mal rejimini tasfiye ettiklerinin kabul edilemeyeceği-