Mal rejiminin tasfiyesi hakkında nihai karar verilmesiyle başlayan tasfiye sürecinin, alacak miktarının tahsil edilmesiyle tamamlanacağı- Borçlu eşin mal varlığının ya da terekesinin tasfiye borcunu karşılamaya yetip yetmediği ancak bu sürecin ilerleyen aşamalarında belli olacağından, üçüncü kişinin daha tasfiyenin başlangıcında (mahkeme kararıyla) borçtan sorumlu tutulmasının hatalı olduğu- Eşle birlikte eşten kazandırma veya devralan üçüncü kişiye karşı dava açılması durumunda, mahkemece, üçüncü kişiye karşı açılan dava hakkında “ayırma kararı” verilerek davanın ayrı bir esasa kaydının sağlanması; bu davada eski eşe karşı açılan mal rejiminin tasfiyesi davası sonucunun ve alacağa karar verilmiş ise, eşten tahsil edilebilme durumunun “bekletici sorun” yapılması gerektiği-
Davacının isim değişikliğine ilişkin talebinin tefrikine karar verilmekle kısmen bozma ilamı yerine getirilmişse de, cinsiyet değişikliğine ilişkin talebin tefrik edilmemesi ve cinsiyet değişikliğine ilişkin izin talebi ile ilgili olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin hatalı olduğu- Mahkemece cinsiyet değişikliğine izin davası görülüp sonuçlandırılmadan, eldeki davanın cinsiyet değişikliği davası olarak görülmesi ve nüfus kayıtlarında düzeltmeye karar verilmesinin hatalı olduğu-
Asıl ve birleşen davalar ile karşı dava yönünden talepler, dava konusu edilen mallar, toplanan deliller, dosya kapsamında gelinen aşama birlikte değerlendirildiğinde tefrik kararı verilmesinde usule aykırı bir yön bulunmadığı- HMK. mad. 150/1 uyarınca verilen işlemden kaldırma kararının temyiz incelemesine tabi kararlardan olmadığı, karara yönelik itirazın asıl dava ve birleşen davanın tefriken gönderileceği mahkeme tarafından incelenmesi gerekeceği- Taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama ve son sözlerini söyleme hakkı vermeksizin karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat istemi- Hükümde, birleşen dava dosyası ile ilgili olumlu olumsuz bir karar verilmemiş ve hükümden sonra mahkemece birleşen dava tefrik edilmiş, mahkemenin yeni bir esasına kaydedilerek hüküm kurulmuş olup, birleşen dava yönünden hükümden önce verilmiş bir tefrik kararı bulunmadığına göre, nihai karar verildikten sonra birleşen dosya yönüyle dosyanın tekrar ele alınıp tefrik kararı verilerek yeni bir esasa kaydedilmesi ve hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-
Davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı olsa bile, işçilik alacaklarına ilişkin uyuşmazlıkların özelliği gereği bu tür davaların birlikte görülmesinin doğru olmadığı, iddia ve savunmanın usule uygun şekilde araştırılması, delillerin tümüyle toplanıp ayrıntılı olarak değerlendirilmesi, hukuki gerçekliğin tam olarak sağlanması ve ayrıca kararın Yargıtay denetimine elverişli olabilmesi için davaların her bir işçi için ayrı ayrı görülüp sonuçlandırılmasının zorunlu olduğu-
Asıl ve birleşen alacak davalarının-
Karşılıksız kazandırma veya devrin yapıldığının tespit edilmesi halinde, işlemin (tasarrufun) iptaline karar verilemeyeceği ve üçüncü kişi davalı olarak gösterilse dahi bu aşamada davacı lehine hüküm altına alınan katılma alacağından sorumlu tutulmayacağı- Eşle birlikte eşten kazandırma veya devralan üçüncü kişiye karşı dava açılması durumunda, mahkemece yapılması gereken işin; "HMK.'nin 167. maddesi uyarınca üçüncü kişiye karşı açılan dava hakkında “ayırma kararı” verilerek davanın ayrı bir esasa kaydının sağlanması; bu davada eski eşe karşı açılan katılma alacağı davası sonucunun ve alacağa karar verilmiş ise, eşten tahsil edilebilme durumunun HMK.'nin 165/1. maddesi gereğince “bekletici sorun” yapılması" olduğu-
Ortak alanlarda ortaya çıkan ayıp nedeniyle uğranılan zararın ödetilmesi istemiyle açılan davada talep ortak alanlara ilişkin olsa da her bir davacının bu ortak alanlardaki arsa paylarına göre talep edebilecekleri miktarlar farklı olup mahkemece bu husus davacılara açıklattırılmadığı, davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığına göre davaların tefriki ile infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde karar verilmesi gerekirken, zorunlu dava arkadaşlığı varmış gibi hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu- Davacılar vekili dört ayrı tüzel ve gerçek kişi hakkında müdahale talebinde bulunmuş, görevsiz mahkemece talep kabul edilerek bu kişilerin müdahil davacı olarak davaya kabullerine karar verilmişse de, mahkemece, müdahil davacılar dikkate alınmamış, talepleri açıklattırılmamış olduğundan, eksik incelemeye dayalı hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Birden fazla davacı olmasına karşın kısmen kabul edilen miktarın davalıdan alınıp davacıya verilmesine şeklinde infazda tereddüt yaratır şekilde hüküm tesis edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacı evlilik birliği içinde davalıya verdiği ziynet eşyalarının iadesine karar verilmesini talep ettiğinden, davanın, aile mahkemesinde görülmesi gerektiği- "Sözleşmeye aykırı olarak kiralık kasada bulunan altınların diğer davalı eski eşe verilmesi" nedeniyle davalı bankaya karşı açılan davanın ise bankacılık işlemlerinden kaynaklanmakta olup, tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği- Farklı mahkemelerin görev alanına giren davalarla ilgili öncelikle tefrik kararı verilerek, sonrasında ayrı ayrı görevsizlik kararı vermesi gerektiği-
Davacının spor klübü tarafından geçici transfer olarak görevlendirildiği tarihlerin net bir şekilde belirlenmesi ve bu süreler için hak düşürücü sürenin geçmediğinin dikkate alınması,iki klübün birbirinin devamı mı yoksa ayrı tüzelkişilikleri olan spor klüpleri mi olduğunun TFF' ye sorularak ve kuruluş belgeleri temin etmek suretiyle ortaya koyulması, ayrı tüzelkişilikleri var ise her iki davalı klüp arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmadığından HMK' nun 167. maddesi gereğince davaların ayrılmasına karar verilmesi gerektiği- Davacının hizmetin eksik bildirildiği belirtilen tarihler arasındaki sürenin yanlış hesaplanmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • kayıt gösteriliyor