2. HD. 02.05.2018 T. E: 2016/17815, K: 5698-
Davacı-davalı kadına kusur olarak yüklenen davranışlarının üzerinden evlilik birliğinin 2 yıl kadar daha devam ettiği anlaşıldığından, bu olayın davalı-davacı erkek tarafından affedildiğini veya en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulü gerektiğinden, affedilen veya hoşgörü ile karşılanan bu olay kadına kusur olarak yüklenemeyeceği- Boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu eşler yararına maddi ve manevi tazminata verilemeyeceği- Davacı-davalı kadının maddi ve manevi tazminat (TMK m.174/1-2) talepleri hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği (HMK m.26)- Kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceği-
2. HD. 02.05.2018 T. E: 2016/17580, K: 5766-
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı-karşı davalı erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediğinin ve son olayda tarafların karşılıklı olarak birbirlerine fiziksel şiddet uyguladıklarının anlaşıldığı, davalı-karşı davacı kadına kusur olarak yüklenen "cinsel hayat ayrıntılarını ifşa etme ve eşinden gizli tasarruf yapma" vakıalarına ilişkin tanık anlatımları, davacı-karşı davalı erkek eşten aktarım ve tanığın tahmini niteliğinde olduğu gibi, "eşinden gizli tasarruf yapma" vakıasına davacı-davalı erkek tarafından dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında usulüne uygun şekilde dayanılmadığından bu vakıaların kadına kusur olarak yüklenmesinin mümkün olmadığı, tarafların gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı erkeğin davalı-karşı davacı kadına nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği- Boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda davacı-karşı davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu, gerçekleşen kusurlu davranışlar kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu gibi, davalı-karşı davacı kadın boşanmakla en azından eşinin maddi desteğini yitirmiş olup, kadın yararına maddi ve manevi tazminat koşullarının oluştuğu- Mahkemece kadın hakkında kolluk vasıtasıyla yapılan ekonomik durum araştırmasında düzenli geliri ve mal varlığı bulunmadığı belirtildiği halde, alınan sosyal inceleme raporunda bir fabrikada işçi olarak çalıştığı belirlenmiş olup, mahkemece bu konuda bir araştırma yapılmadığı, bu sebeple davalı-karşı davacı kadının usulünce ekonomik ve sosyal durumu araştırılarak, boşanma yüzünden yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinin belirlenmesi, gerçekleşecek sonucuna göre bu talebi hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
2. HD. 02.05.2018 T. E: 2016/17699, K: 5702-
2. HD. 02.05.2018 T. E: 2016/17903, K: 5730-
Taraflar düğünden sonra birlikte balayına gittiklerine göre, tarafların bu tarihten önceki olayları karşılıklı olarak affettiklerinin en azından hoşgörü ile karşıladıklarının kabulü gerekeceği- Boşanmaya neden olan olaylarda, taraflara kusur olarak yüklenebilecek bir davranışın varlığının ispatlanamadığı, hal böyle iken, davacı-davalı kadının maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddine karar vermek gerekeceği-
Toplanan delillere göre, davacı kadının yeterli ve düzenli gelir elde ettiği, ayrıca kendine ait evinin bulunduğu anlaşıldığından, Türk Medeni Kanunu'nun 175. madde koşullarının gerçekleştiğinden söz edilemeyeceği-
Yargıtayın düzelterek onama kararına karşı karar düzeltme yoluna gidilmediği ve bu suretle kararın kesinleştiği anlaşıldığından, mahkemece kesinleşen bu karar hakkında yeniden bir inceleme yapması mümkün olmadığı ve direnme kararı verilemeyeceği- Yargıtay bozma kararının birinci bendinde davacı erkek eşin ağır kusurlu olduğu hususu "düzeltilerek onama" kararı verilerek kesinleştiğine göre, TMK. mad. 174/2, 4 ve TBK. mad. 50, 51, 52, 58 dikkate alınarak davalı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, manevi tazminat talebinin reddi yönünde direnme kararı verilmesinin hatalı olduğu- Boşanma ve ayrılık davalarında eşlerin kusur durumunun, geçici tedbir nafakası takdir edilirken dikkate alınmayacağı- Eşlerin ekonomik güçlerinin birbirine yakın olması durumu söz konusu ise bu durumda geçici tedbir nafakası verme zorunluluğunun ortadan kalkacağı- Tedbir nafakasının geçici önlem niteliği dikkate alındığında, davalı kadın için tedbir nafakası verilmesi gerektiği- Mahkemece tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ilişkin yapılan araştırma sonucu dosya içine giren bir tutanakta "davalı kadının ev hanımı olduğu" bildirilmesine karşın, diğer bir tutanakta ise "bir peynir fabrikasında aylık asgari ücretle çalıştığının" belirtildiği, bunun yanında bir kısım tanıklar da davalının çalıştığı yönünde beyanlarda bulunduklarından, davalı kadının sürekli ve düzenli bir gelirinin bulunup bulunmadığı hususunun tam olarak açıklığa kavuşmadığı, o hâlde mahkemece, davalı kadının çalışıp çalışmadığı, çalışıyor ise bunun sürekli mahiyette olup olmadığı, gelirinin düzenli ve yeterli olup olmadığı hususu araştırılarak yoksulluk nafakası istemi hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Tarafların boşanmaya neden olan olaylarda eşit kusurlu olduğu, sosyal ve ekonomik durumlarına ilişkin bilgiler incelendiğinde ise; davacı karşı davalı erkeğin devlet memuru olarak 1.500.00 TL aylık gelirle, davalı karşı davacı kadının ise bir kargo şirketinde asgari ücret ile çalıştığının anlaşıldığı, belirtildiği üzere asgari ücretle çalışılıyor olmasının, tek başına yoksulluk nafakasının istenmesini engelleyen bir durum olmadığı, ancak bu durumun nafaka miktarının değerlendirilmesinde dikkate alınacak bir olgu olduğu, böylelikle, olayda TMK.nun 175. maddesinde düzenlenen yoksulluk nafakasının takdiri için gerekli “boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olma” ve “kusuru daha ağır olmama” koşullarının davalı karşı davacı kadın yararına gerçekleştiğinin anlaşıldığı-