HMK'nun 391/3. ve 394/5. maddelerinde ihtiyati tedbire dair belirtilen (ilk derece) mahkeme kararlarına karşı kanun yoluna başvurulabileceği öngörülmüş; bu kanun yolunun ne anlama geldiğinin ise HMK'nın 341/1. maddesinde "ilk derece mahkemelerinden verilen ... ihtiyati tedbir ... taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir" hükmü ile istinaf olarak açıkça belirtildiği- 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 136. maddesi ile 5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanuna ek 1.maddenin 1.fıkrasında:"Bölge Adliye Mahkemelerinin yargı çevresinin 25.madde uyarınca değişmesi halinde, bu değişikliğinin uygulanması durumunda Resmi Gazetede belirlenen tarihten önce ilk derece mahkemelerince verilen kararların istinaf incelenmesinde, karar tarihi itibariyle yetkili Bölge Adliye Mahkemelerince yargı çevresinin değiştiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilemeyeceği- Yargı çevresinin değiştirilmesinden önce istinaf incelemesinden geçen dosyaların, yeniden istinaf incelemesine konu edilmesi halinde de ilk incelemeyi yapan Bölge Adliye Mahkemesince sonuçlandırılacağı-
Kanun yoluna başvuru imkanını düzenleyen HMK'nun 394/5. madde gerekçesinde de belirtildiği gibi ihtiyati tedbir kararı verildikten sonra, mevcut olan durum ve koşulların dava sırasında birden fazla değişmesinin mümkün olabildiği ve her seferinde itiraz edilebildiği, her itiraz üzerine verilen karara karşı kanun yoluna başvurulması, ihtiyati tedbir kararlarına karşı başvurulması öngörülen istinaf yolundan beklenen amacın tam tersine bir sonuç doğuracağı- Durum ve koşulların değişmesi sebebiyle yapılan itiraz üzerine verilen kararlara karşı ancak esas hükümle birlikte kanun yoluna başvurulabileceğinden, ihtiyati haciz veya tedbir kararının kesinleşmesinden sonra ihtiyati haczin ve ihtiyati tedbirin kaldırılması talebine ilişkin verilen kararlara yönelik istinaf yoluna başvurulmasının mümkün olmadığı, bu kapsamdaki kararlar ara karar niteliğinde olup esas hükümle birlikte istinafının kabil olduğu-
Tedbir ara kararı ilam niteliğinde olmadığından ilamlı icra takibinde bulunulamayacağı- (Konkordato talepli davaya bakan) ticaret mahkemesince verilen ihtiyati tedbir kararının infazı ile ilgili isteğin ilamlı icra yolu ile infaz edilemeyeceği, tedbirin infazı için icra müdürlüğü veya yazı işleri müdürü veya bir başka adliye görevlisinin infaz memuru olarak tayin edileceği- İhtiyati tedbir kararlarının esasına ve infazına yönelik şikayetlere tedbir kararını veren mahkemece bakılması gerektiği- Tedbir kararına dayalı olarak takip başlatılması halinde takibin iptaline yönelik şikayeti inceleme görevinin icra mahkemesine ait olduğu-
HMK m. 341/1 uyarınca ihtiyati tedbir talebinin reddi ile ihtiyati tedbir talebinin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek karara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği- İhtiyati tedbir kararlarına karşı itiraz hususunun HMK'nun 394. maddesinde ayrıntılı olarak düzenlendiği- İhtiyati tedbir kararlarına karşı yapılacak itirazları inceleme yetkisi ilk derece mahkemesine ait olup, HMK'nun 394/5. maddesinde de itiraz hakkında verilen karara karşı kanun yoluna başvurulabileceğinin öngörüldüğü- Ortada ihtiyati tedbire itiraz üzerine verilmiş bir mahkeme kararının bulunmadığı, bu itibarla davalı vekilinin mahkemenin ihtiyati tedbir kararına yönelik istinaf talebinin reddi ile söz konusu bu dilekçesinin ihtiyati tedbire itiraz dilekçesi kabul edilip bu itirazla ilgili ilk derece mahkemesince HMK'nun 394. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verildiği-
İhtiyati tebdir kararına karşı yapılan itiraz üzerine iki tarafın davet edildiği, gelenleri dinledikten sonra, itirazı yerinde görürse kararını değiştirebileceği veya kaldırabileceği, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yaparak karar verebileceği , itirazın duruşma açılarak incelenmesinin yasal zorunluluk olarak kabul edildiği- 06.01.2020 tarihli dava dilekçesiyle açılan davaya ilişkin 06.01.2020 tarihli tensip tutanağının 4 numaralı bendinde, "Tedbir talebinin teminat alınmaksızın kabulü ile davacının tedavisinde kullanılan Pembrolizumab (keytruda) adlı ilacın bedelinin dava süresince kesinti yapılmaksızın SGK tarafından karşılanmasına, bu hususta İzmir Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü'ne müzekkere yazılmasına," karar verildiği, 07.01.2020 tarihli yazıyla SGK İzmir İl Müdürlüğü'ne bildirildiği, davalı Kurum vekilinin 21.01.2020 tarihli dilekçesi üzerine herhangi bir karar verilmediğinden davalı Kurum vekilinin, yokluklarında verilen ihtiyati tedbir kararına yönelik itiraz dilekçesi hakkında, gerekli inceleme yapılıp, yasal prosedüre uygun bir karar verilmesi gerektiği-
HMK'nun 394. maddesinde, ihtiyati tedbirin infazına ilişkin itiraz ve şikayetleri inceleme yetkisinin kararı veren mahkemeye ait olduğu hükmü yer almakta olup, ihtiyati tedbir kararının, icra müdürünce uygulanmış olmasının bu durumu etkilemeyeceği, zira icra müdürünün anılan konuda ihtiyati tedbir infaz memurluğu görevini yapmakta olduğu açık olmakla, icra mahkemesince ihtiyati tedbir kararına ilişkin itirazlar hakkında re’sen görevsizlik kararı verilmesinin gerektiği-
Yediemin ücretinin tespiti ve tahsili istemine ilişkin ihtiyati haciz talep edilmediği gibi ihtiyati tedbire itiraz da söz konusu olmadığından, mahkemece talep konusunda yanılgılı değerlendirme yapılarak ihtiyati haciz talebi veya ihtiyati tedbire itiraz varmış gibi karar verilmesinin hatalı olduğu-
Geçici ödeme kararının, ihtiyati tedbir niteliğinde olduğu- Tasarrufun iptali davasında, takip dayanağı olan geçici ödeme kararına yönelik bir itirazın olmadığı, takibe itirazın olmadığı, bu hali ile takibin kesinleştiği ve yasada aranan, kesinleşmiş bir alacak olma koşulunun oluştuğu- İptali istenen tasarrufun, icra takibine konu borcun doğum tarihinden sonra yapılmış olduğu, haciz tutanağının aciz vesikası niteliğinde olduğu, davalı-borçlunun davaya konu taşınmazını annesinin teyzesinin oğluna sattığı, onun da yine teyze oğluna sattığı, davalıların anneleri ile, dahili davalı-borçlunun anneannesinin kardeş olduğu, davalı-borçlu tarafından işlenen cinayetin yayın organlarında da yer alıp, maddi-manevi tazminat davasının konusu olduğunun akrabaları tarafından bilinmemesinin, dolayısıyla bu taşınmazın satılmasındaki amacın bilinmemesinin mümkün olmadığı; bu nedenle malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği-
İhtiyati tedbire ilişkin ara kararın infazının İİK. mad. 25/a uyarınca yapılamayacağı- Tedbirin infazı için mahkemesince icra müdürlüğü veya yazı işleri müdürü veya bir başka adliye görevlisi infaz memuru olarak tayin edileceği- Mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararlarının esasına ve infazına yönelik şikayetlere de tedbir kararını veren mahkemece bakılması gerektiği-
Dayanak ilamda İİK'nun 26. maddesi anlamında taşınmaz tahliye ve teslimine ilişkin bir hüküm olmadığından, bu ilama dayalı ilamlı icra takibi yapılmasının ve örnek 2 no'lu icra emri çıkarılmasının mümkün olmadığı, takibe konu ilam, taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, otel işletmesinin tedbiren davacıya verilmesine ilişkin olup, hükmün, otel işletmesinin tedbiren davacıya verilmesine ilişkin kısmının, HMK'nun 393. maddesi uyarınca; tedbiri veren mahkeme tarafından uygulanacağı, HMK'nun 394. maddesi ve bunu izleyen maddeler uyarınca mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararlarının esasına ve infazına yönelik şikayetlerin tedbir kararını veren mahkemece inceleneceği-