8. HD. 02.10.2018 T. E: 2016/16836, K: 16626-
8. HD. 26.09.2018 T. E: 11745, K: 16284-
8. HD. 25.09.2018 T. E: 2016/8305, K: 16154-
8. HD. 20.09.2018 T. E: 2016/8134, K: 15996-
8. HD. 20.09.2018 T. E: 2016/7765, K: 15995-
Davaya konu taşınmazların davalının babası adına kayıtlı iken tarihinde satış yoluyla davalı eşe devredildiğinin anlaşıldığı, davalının babası tarafından satış gibi işlem yapıldığı ve yapılan devir evlilik birliği içerisinde gerçekleşmiş ise de; bir fiili karine olarak, hayatın olağan akışına göre eşlerden birinin anne veya babası tarafından yapılan bu gibi malvarlığı devirleri karşılıksız kazandırma (bağışlama) olarak değerlendirildiği, bu fiili karinenin aksini, yani parasını vererek gerçek anlamda satın alındığını, tasarrufun karşılıksız kazandırma olmayıp karşılığı verilerek elde edilmiş bir edinim, yani gerçek anlamda bir satış işlemi olduğunu iddia eden eşin; başta satış bedelinin ödendiğine ilişkin ödeme kayıtları olmak üzere iddiasını güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlaması gerektiği-
8. HD. 03.07.2018 T. E: 2016/4248, K: 14780-
8. HD. 12.06.2018 T. E: 2016/4176, K: 13979-
Satış vaadi sözleşmesine göre taşınmazın bedelinin evlilik birliği içinde ödendiği anlaşıldığından, taşınmazın evlilik birliği içinde edinildiğinin kabul edilmesi gerektiği-
Birlikte görülen mal rejimi ile boşanma davasında her iki davanın da feragat nedeniyle reddine karar verilerek kesinleşmesinden sonra buradaki feragat beyanının, daha sonra açılan eldeki mal rejimi davasında dikkate alınıp alınamayacağı- TMK. mad. 225/2 uyarınca, eşler arasındaki mal rejiminin, kabulle sonuçlanan boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiş olduğu ve dolayısıyla daha önce yapılan beyanın, doğmamış haktan feragatin hukuki sonuç doğurmayacağına ilişkin kural gereğince, eldeki davaya bir etkisinin bulunmadığı- Davacının boşanma ile birlikte açtığı mal rejimine ilişkin davanın yargılaması sırasında mahkemeye sunduğu dilekçede yer alan beyanlarının mahkeme içi ikrar niteliği taşımadığı, davacının eşi ile tekrar birlikte yaşamaya başlaması nedeniyle evlilik birliğinin yürütülmesini sağlamak amacıyla davasından vazgeçtiği, davacının bu davranışının genel hayat tecrübelerine uygun olduğu, bu nedenle de bu beyanın klasik anlamda ikrar niteliği taşımayıp, feragat beyanının gerekçesine ilişkin açıklamalar niteliğinde olduğu- Mahkemece feragatin kesin hükmün sonuçlarını doğurduğu, davacının bu mallarda hak sahibi olmadığını beyan ettiği ve haklarından vazgeçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- "Davacının vermiş olduğu dilekçe içeriğinin, doğmamış haktan feragat niteliğinde olmadığı, davacının yaklaşık üç yıl önce mahkemeye sunduğu dilekçede, bu davanın konusu olan para ve mallarda kendi hakkının olmadığının imzalı dilekçe ile bildirilmesinin mahkeme içi ikrar niteliğinde olup, kesin delil teşkil ettiği"  şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-