Üçüncü kişinin alacaklı yerine geçerek onun haklarına sahip olmak amacıyla ödeme yapması durumunda ödeme yapan kişiye halefiyet hakkını tanıdığı, bu hakkın kullanılabilmesi için borçlunun bu hususu alacaklıya ihbar etmesi ve borcun ödenmesi şartlarının gerçekleşmesi gerektiği- Direnmeye ilişkin kararın, açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz olması gerektiği aksi halde teknik anlamda bir direnme hükmü olmayacağı-
Tek bir dosya üzerinden sürdürülmekle birlikte, bağımsızlığını koruyan her bir şikayet dosyası yönünden ayrı ayrı yargılama yapılması ve birleştirilen şikayetlerin her biri hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği- Mahkemece, kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm bölümünde şikayetlerin kabulüne karar verildiği halde, gerekçe bölümünde uyuşmazlığın esası da tartışılarak tarafların hacizlerinin düşmüş olması sebebiyle garameten paylaşıma yapılan itirazın yerinde olmadığı sonucuna varıldığı ve gerekçe ile hüküm sonucu arasında çelişki doğduğundan, kararın bozulması gerektiği-
Kanun'da tanımlanan şekilde reddedilen kısım yönünden uygun bir gerekçe bulunmadığından talebin reddedilen kısmının neden reddedildiğinin anlaşılamadığı, bu durum karşısında, mahkemece kanun hükümlerine uygun şekilde davacının savunmaları değerlendirilerek, kendi içinde tutarlı, saptanan maddi olaya, talebe uygun savunmayı karşılayan, denetime elverişli gerekçeli karar oluşturulması gerekirken, Anayasa ile 6100 sayılı HMK'nın 297. ve 298.maddelerinde belirtilen unsurlardan ve gerekçeden yoksun karar verilmesinin doğru olmadığı-
Tazminat davası-
Bozmadan sonra gerekçeli kararın hüküm kısmında sadece tavzihe dair karar verilmiş, davanın esası hakkında ise gerekçede .... sayılı kararının gerekçesi ve hüküm fıkrasının 9.paragrafı dışındaki hususların baki kalmak kaydıyla," cümlesiyle yetinilmiş ve hüküm kurulmamış olmasının hatalı olduğu- Davanın esası hakkında da olumlu olumsuz bir hüküm kurulması gerektiği-
Kısa kararın verildiği duruşma tutanağında, "HMK 345. maddesi uyarınca iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen tefhim oldu", gerekçeli kararda ise “...Yargıtayda 8 gün içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi” denilmek sureti ile verilen hükmün tabii olduğu yasa yolu ve süresi açısından fark yaratılmak sureti ile çelişki oluşturulduğu-
Kısa kararın verildiği duruşma tutanağında, "HMK 345. maddesi uyarınca iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen tefhim oldu”, gerekçeli kararda ise “...Yargıtay'da 8 gün içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi” denilmek sureti ile verilen hükmün tabii olduğu yasa yolu ve süresi açısından fark yaratılmak sureti ile çelişki oluşturulduğu-
Temyiz konusu karara bakıldığında; gerekçede sadece iddia ve savunmanın özetlendiğinin, HMK 297/1-c madde ve bendinde yer alan diğer unsurlara yer verilmediğinin görüldüğü, buna göre, Anayasa'nın ve HMK'nın aradığı anlamda bir gerekçeden bahsedilebilmesinin mümkün olmadığı-
Hükmün, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri de kapsaması gerektiği, istinaf edilen kısa karar bu hususları kapsamadığından, istinaf denetimi mümkün olmadığı-
Davacı Hazine vekilinin, 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olarak dava açmış olmasına ve taşınmazlara ait tapu kayıtları celbedilerek her iki parsele ilişkin keşif icra edilmesine rağmen, sadece 2 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili olarak hüküm tesis edilmesi, 1 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili olarak olumlu olumsuz herhangi bir karar verilmemesinin hatalı olduğu-