Davacı hakkında açılan ceza davasında kendisini temsil etmek üzere vekil tayin ettiği davalı avukatın gerekçeli kararın tebliğine rağmen aleyhine verilen kararı temyiz etmemesi üzerine, kararın kesinleşmesi ve bu nedenle, memuriyetten çıkarılması nedenyle uğradığı maddi ve manevi zararların tazmini istemi-
Maddi tazminat davası-
Azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde, müvekkilin avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü olmadığı, haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebileceği-
Ara karar verilmek üzere "gereği düşünüldü" denildiğinde ayağa kalkmaması nedeniyle yaşanan usul tartışmasından sonra salonun mübaşir vasıtasıyla boşaltıldığını, oturmaması için sadece davacı masası tarafında olan sandalyelerin salonun başka tarafına alındığını, mevzuata göre ara karar yazdırılırken tarafların ayağa kalkmasının gerekmediğini, hakimin yargılama faaliyeti esnasında kişisel ve keyfi davrandığını ve avukatların duruşma salonundan çıkarılamayacağından şahsına ve avukatlık mesleğine karşı onur kırıcı davranışta bulunduğu iddiası ile hakim aleyhine açılan manevi tazminat davasının reddi gerektiği-
Serbest meslek makbuzlarının fatura olmadığı ve faturanın alındığı tarihten itibaren 8 gün içerisinde fatura içeriğine tirazda bulunulmadığından fatura bedelinin kesinleşmiş olması hükümünün serbest meslek makbuzları için uygulanamayacağı- Ayrıca avukatın hesap verme sorumluluğunun olduğu-
Avukatlık ücret sözleşmesinde iş sahiplerinin sözleşme konusu hukuki ihtilafların sulhle bitirilmesini istemesi durumunda avukatlara yazılı olarak bildirim yapacakları kararlaştırılmış olduğundan ve dosya kapsamından davalıların belediye ile sulh olunması hususunda davacılara yazılı talimat vermedikleri anlaşıldığından, ibranamede ise, "hangi parsellere ilişkin belediyeden para tahsil edildiği, tahsil edilen paranın ne kadar olduğu, ibranameye konu hukuki ilişkinin ne olduğu" hususlarında herhangi bir açıklama bulunmadığından, yani, adı geçen belge bir "makbuz" niteliğinde olup, ibraname şartlarını taşımadığından davacı avukatların sözleşmeye aykırı davrandıkları ve davalı müvekkillerin davacıları azletmekte haklı olduklarının kabulü gerektiği- Haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebileceğinden ve azil tarihinde davacı avukatlar tarafından takip edilen dava dosyası sonuçlanıp kesinleşmediğinden, davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
Avukatın, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli ve müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorunda olduğu, aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekeceği- Azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkilin avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü olmadığı, buna karşılık haksız azil halinde avukatın, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahip olduğu, somut olayda, davalı tarafın, azil iradesinin bildirimine ilişkin ihtarnamesinde açıkladığı azil sebebiyle bağlı bulunmadığı, görülmekte olan davada yeni ve başkaca azil sebeplerini bildirebileceği, azlin haklı olduğu yönündeki savunmasını da bu sebeplere dayandırabileceği kabul edilerek mahkemece, taraflar arasındaki öncelikli uyuşmazlık konusu olan, "azlin haklı olup olmadığı" hususu ile ilgili, davalının eldeki davada ileri sürdüğü tüm azil sebepleri incelenip, değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Avukatlık Kanununun 34. maddesinde düzenlenmiş olan, “avukatın özen borcu”nun, objektif sorumluluk olduğu göz önüne alındığında; basiretli bir avukatın mazeretsiz olarak duruşmaya katılmaması, üstelik bir süre sonra üçüncü duruşmada da aynı olayın tekrar etmesi, “özen borcu” konusundaki yükümlülüğün yerine getirilmediğinin açık bir göstergesi olduğu- Davalı müvekkilin, davacı avukatına olan güveninin sarsıldığının, dolayısıyla azlin haklı olduğu, haklı azil halinde; müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü olmadığından, mahkemenin asıl davaya ilişkin olarak azlin haklı olduğuna dair kararının yerinde olduğu-
Haklı azil halinde ancak; azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücretinin talep edilebileceği, bu itibarla somut olayda; 10.05.2011 tarihli azlin davacıya ulaştığı 01.06.2011 tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşen dava ve icra dosyası bulunmadığından, vekalet görevi tamamlandığından davacının sözleşme, mahkeme ve icra karşı yan vekalet ücreti, yani tüm vekalet ücreti taleplerinin mahkemece reddine karar verilmesi gerektiği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • kayıt gösteriliyor