Davacı işçinin talep ettiği yıpranma priminin hesaplanabilmesi için, kanunda öngörülen kayıt ve belgeleri tutma ve işçinin bilgisine sunmakla yükümlü olan işverenin sunacağı, bordrolara ve puantaj kaydı gibi çalışma esaslarını gösterir belgelere ihtiyaç duyulduğu- Davacı işçinin yaptığı işin niteliği itibariyle TİS kapsamında olup olmadığı da uyuşmazlık konusu olup, mahkemece bu hususta mahallinde keşif yapılmak suretiyle sonuca gidildiği görüldüğünden, yıpranma priminin belirlenebilmesi için, davalı işverenin elinde bulunan kayıt ve belgelere ihtiyaç bulunmakta, ayrıca muhasebe işlemi gerekmekte olduğundan ve iş yerinde kayıt tutma dolayısı ile belgeleme yükümlüsü olan işverenin sunacağı bordrolara ve kayıtlara ihtiyaç bulunduğundan,  dava konusu edilen yıpranma primi alacağını belirlemesi davacı işçinin eğitim ve sosyal durumu dikkate alındığında kendisinden beklenemeyeceği gibi, söz konusu alacağın belirlenebilmesi için işverende bulunan bilgi ve belgelerin verilmesi ve tahkikata ihtiyaç duyulduğundan, mahkemece davanın belirsiz alacak davası olarak görülmesi ve davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu edilen işçi alacaklarının hesabına esas ücret miktarı belirsiz olup, ücretteki belirsizlik alacakların miktarını etkileyeceğinden dava konusu edilen alacakların belirsiz olduğunu kabul edilmesi gerektiği- Davanın kısmi dava olarak açıldığı, bilirkişi raporundan sonra davacı vekilinin ıslah dilekçesi ile dava konusu edilen bazı alacakların miktarını arttırdığı görülmekle, dava, karar ve Özel Daire bozma karar tarihinde yürürlükte bulunan HMK. mad. 109/2 uyarınca alacaklar belirsiz olduğundan davacının kısmi dava açmasının mümkün olduğu- Davalı banka "bordrosu sunulan işçilerin aynı ünvanda kadro tanımlaması olmadığından muadili olan ve davacı ile aynı işi yapan, aynı özellikte emsal işçi tanımlaması ile işe devam ettiklerini" belirterek ek rapora itiraz etmiş olduğundan, sendikanın bildirdiği ücretin emsal ücret olamayacağı, öncelikle davalı Banka vekilince bordroları sunulan işçilerin davacının emsali olup olmadığı ile ilgili olarak bu konuda uzman bir bilirkişiden rapor alınarak bu işçilerin davacının emsali işçi olmadıklarının anlaşılması hâlinde, geçersizliği tespit edilen fesih tarihi olan ile davacının işe başlatılmayarak iş sözleşmesinin feshedilmiş sayıldığı tarih arasındaki süreçte davalı işyerinde ücret ve ekleri yönünden genel artış yapılıp yapılmadığı sorularak varsa buna ilişkin kayıtların getirtilmesi suretiyle varılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği- Geçersiz sayılan fesih tarihini izleyen dört aylık süre esas alınarak hesaplanması gereken boşta geçen süre ücreti mahkemece benimsenen bilirkişi raporunda davalının kabulünde olan aylık brüt 857,00TL üzerinden hesap edilmiş olup davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyizi olmadığı, kararın davalı Bankanın temyizi üzerine davalı lehine bozulduğu dikkate alındığında, yapılacak emsal ücret araştırması ile belirlenecek ücret düzeyine göre hesaplama yapılırken (yapılan araştırma sonucunda tespit edilecek ücretin davalının kabulünde olan miktarın üzerinde olması hâlinde) bu hususta davalı lehine kazanılmış hak oluştuğu-
Fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak ve dava konusu alacaklar ayrıştırılmak sureti ile toplam 1.000-TL olarak açılan, bilirkişi raporundan sonra talep arttırım dilekçesi verilerek alacak miktarlarının arttırıldığı ve belirsiz alacak davasında, arttırılan miktarlar dahil alacağın tümü bakımından faiz başlangıç tarihinin dava tarihi mi yoksa dava ile istenen kısımlar için dava, arttırılan kısımlar için talep arttırım tarihi mi olduğu? Davacı "Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğüne ait işyerinde mevsimlik işçi statüsünde çalıştığı sürenin 2001 yılında kadroya alınması sırasında derece ve kademe intibakında dikkate alınmadığını" ileri sürerek mevsimlik işçilikte geçen hizmet süresi hesaba katılarak belirlenecek derece ve kademeye göre fark işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini belirsiz alacak davası açarak talep etmiş olup, dava konusu edilen alacakların davanın açıldığı tarih itibari ile tartışmalı olup miktarı bilirkişi raporu ile tespit edildiğinden, davanın belirsiz alacak davası olarak açılabileceği- Dava belirsiz alacak davası olduğuna göre, bu davanın açılması ile doğacak olan maddi ve şekli hukuk sonuçlarının (zamanaşımının kesilmesi ve diğerleri) bu dava için de geçerli olması gerekeceğinden, mahkemece talep arttırım dilekçesi verilerek arttırılan miktarlar dâhil alacakların tümüne dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin isabetli olduğu- "Davacının belirleyebildiği asgari miktar yerine cüzi miktarlar üzerinden dava açtığı, bu hâlde davanın "kısmi eda külli tespit" davası olarak nitelendirilmesi gerektiği, bu durumda talep arttırım dilekçesi verilerek arttırılan alacak kısımlarına talep arttırım tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Fazla mesai ücreti bakımından, Yargıtay tarafından incelenmiş olan önceki dosyalarda kabul edilen haftalık 9 saat fazla mesainin kabul edilerek sonuca gidilmesi gerektiği- İki davacı tanığının da davalıyla davalarının olduğu, Emsal ücret araştırmasında, 6 aylık kıdemli sayaç okuma elemanının 2010 yılında net 950-1500 TL arası değişen ücret alacağı ve yıl belirtilmeksizin 6 yıllık sayaç açma kapama elemanının net 1850-2250 TL arası ücret alacağı, bir diğer yazıda; 6 yıllık sayaç okuma elemanının 2010 yılı itibariyle 1500-1850 TL arası ücret alacağı belirtilmiş olup mahkeme tarafından esas alınan ücret meblağı net 2000 TL /brütü 2793 TL olup bildirilen emsallerden yüksek olduğu- Yargıtay tarafından evvelce incelenen dosyada 11 yıl kıdemli sayaç okuma elemanı 2010 yılı Haziran ayında net 1200 TL kabul edilmiş ve bozma nedeni yapılmamış olup diğer bir dosyada incelenen sayaç okuma ve sair işlerde dışarda çalışan/sahada kontrolör olan 14 yıl kıdemli işçinin 2010 yılı Mart ayında net 1200 TL. Ücret alacağı kabul edilmiş ve bozma nedeni yapılmamış olup, Yargıtay tarafından önceden geçen emsaller gibi davacının son ücretinin net 1200 TL kabul edilmesi gerektiği- Fazla mesai ücreti ile ulusal bayram genel tatil ücreti bakımından, net miktarların hesaplanmasında gelir vergisi ve damga vergisi yanında sigorta priminin ve işsizlik priminin de düşülmesi gerektiği- Dava belirsiz alacak davası olarak açıldığından, alacak miktarının tamamı için dava tarihinde zamanaşımının kesileceği, ıslaha karşı zamanaşımı savunmasının gözetilemeyeceği- (İSKİ, ASKİ gibi) Büyükşehir belediyelerinin bünyelerinde bulunan, tüzel kişiliği haiz, su ve kanalizasyon işlerini yürüten idarelerin (kurumların) yargılama harçlarından (ve bu kapsamda temyiz harçlarından) muaf olmadığı
Davacı işçinin kadroya alınmadan önce geçici/mevsimlik işçilikte geçen hizmet süresi dikkate alınarak derece ve kademesinin tespiti ile, buna bağlı olarak ücret, akdî ikramiye, ilâve tediye ve yıpranma primi fark alacaklarının tahsili istemini içeren eldeki dava, belirsiz alacak davası olarak açılabilir mi? Davacının talep ettiği fark işçilik alacaklarının hesaplanabilmesi için, kanunda öngörülen kayıt ve belgeleri tutma ve işçinin bilgisine sunmakla yükümlü olan işverenin sunacağı bordrolara ihtiyaç duyulmakta olup fark ücret, akdi ikramiye, ilave tediye ve yıpranma primi alacaklarının belirlenebilmesinin muhasebe işlemini gerektirdiği- Davacının alacağı gerçek ücrete toplu iş sözleşmesi ile belirlenen zam oranları uygulanarak bulunacak miktardan işverence düzenlenen bordrolardaki ücret mahsup edilerek fark alacağın bulunacağı, bunun için de, iş yerinde kayıt tutma dolayısı ile belgeleme yükümlüsü olan işverenin sunacağı bordrolara ve kayıtlara ihtiyaç duyulduğu- Dört yıla yakın bir süreye ilişkin toplu iş sözleşmesi artışlarından kaynaklanan alacaklarını belirlemesi, davacı işçinin eğitim ve sosyal durumu dikkate alındığında kendisinden beklenemeyeceği gibi, söz konusu alacakların belirlenebilmesi için işverende bulunan bilgi ve belgelerin verilmesi ve tahkikata ihtiyaç duyulduğundan, mahkemece davanın belirsiz alacak davası olarak görülmesi ve davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olduğu-
İşçilik alacaklarının çok değişik tür ve nitelikte uyuşmazlık olarak mahkemeler önüne gelebileceği, aynı tür ve nitelikteki işçilik alacaklarında dahi her defasında alacağın belirli veya belirsiz olmasından söz edilmesinin mümkün olmayacağı, her bir somut olayın özelliğine göre mahkemelerin alacağın belirli mi yoksa belirsiz alacak mı olduğunu tespit etmeleri gerektiği, alacağın türü itibariyle bir alacağın belirli veya belirsiz alacak olduğundan söz edilemeyeceği, bu hususta yapılacak içtihadı birleştirmenin, içtihadı birleştirme kararlarının soyut, genel ve her defasında geçerli normatif yapısıyla bağdaşmayacağından içtihadı birleştirmeye gerek bulunmadığı-
Davacı toplu iş sözleşmesi kapsamında çalışmakta olup, kıdem tazminatına esas giydirilmiş ücretinin toplu iş sözleşmesinde belirlenen sosyal yardımların ilavesiyle hesaplanacağı, kıdem tazminatına esas giydirilmiş ücretin hesabı bu yüzden davacı açısından başlangıçta belirlenebilecek bir alacak olmadığından, kıdem tazminatının belirsiz alacak davasına konu edilebileceği, mahkemece kıdem tazminatı talebinin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davanın açıldığı tarihte alacak miktarının belirlenmesi imkansız ise belirsiz alacak davası açılabileceği, öte yandan alacaklı tarafından alacağın miktar ve değerinin tam olarak belirlenmesi beklenemez ise yine belirsiz alacak davası açılabileceği- Hakimin takdir alanına giren manevi tazminatın takdiri indirime tabi fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, bayram ve genel tatil ücreti, cezai şart, sözleşmenin kalan süresine ait ücret gibi alacakların başlangıçta tam olarak ve tamamen belirlenmesinin mümkün olmadığı-
Dosya içeriğine göre davacının davalı iş yerinde çalıştığının, brüt ücret miktarında uyumazlık bulunduğunun, fazla mesai ücreti, hafta tatili ve genel tatil ücret alacağının işveren elindeki kayıtlarla hesaplanması gerektiğinin, bu nedenle alacakların başlangıçta belirsiz olduğunun anlaşıldığı, açıkça belirli olmayan ve tartışmalı alacaklar ise kısmi eda külli tespit davası konusu yapılabileceğinden, mahkemece yazılı gerekçe ve yasaya aykırı olarak sürede verilmeden hukuki yarar şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davacının davalı iş yerinde çalıştığı, taraflar arasında brüt ücret miktarında uyuşmazlık bulunduğu, kıdem ve ihbar tazminatlarının giydirilmiş ücret üzerinden, fazla mesai ücreti, genel tatili, hafta tatili ve izin alacağının işveren elindeki kayıtlarla hesaplanması gerektiği, bu nedenle alacakların başlangıçta belirsiz olduğu, açıkça belirli olmayan ve tartışmalı alacaklar ise kısmi eda külli tespit davası konusu yapılabileceğinden, mahkemece yazılı gerekçe ve yasaya aykırı olarak süre verilmeden hukuki yarar şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
  • 1
  • 2
  • 3
  • kayıt gösteriliyor