Gerçek ya da tüzel kişi olan adi ortaklığın ortaklarından her birinin, adi ortaklık hakkında yapılan takibe yönelik olarak şikayet haklarının bulunduğu, icra mahkemesine "adi ortaklık adına" yapılan başvurunun ise, "aktif husumet yokluğu" nedeniyle reddi gerekeceği- İcra mahkemesince kısa kararda, "Davacının yetki itirazının kabulüne" gerekçeli kararda ise “Davacıların.... İcra Dairelerinin yetkisine itirazının kabulü ile ... İcra Dairelerinin yetkisizliğine, süresinde ve talep halinde icra dosyasının ... İcra Dairelerine gönderilmesine” şeklinde karar verilerek kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana getirildiği-
Mahkemece tarafların yüzlerine karşı verilen kısa kararda “ takibin iptaline” karar verilmesine karşın , gerekçeli kararın hüküm kısmında “takibin durdurulmasına” karar verilerek , kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana getirilemeyeceği; bu durumun bozma nedeni olduğu ,bozmadan önce verilen kararla mahkemece bağlı olunmaksızın aradaki çelişkiyi giderecek şekilde yeniden bir karar verilmesi gerekeceği-
Tefhim edilen hükümle (kısa kararla), gerekçeli karardaki hüküm arasındaki çelişkinin bulunmaması gerektiği-
Mahkemece gerekçeli kararda “davalı şirkete husumet yöneltilemeyeceği kanaatine varıldığı”nın belirtildiği, hüküm fıkrasında ise, “haklı görülmeyen davanın reddine” karar verilmiş olup, bu durumda gerekçe/ hüküm çelişkisinin yaratıldığı, sonuç olarak, HMK. nun 298/2. maddesine aykırı şekilde gerekçe/ hüküm çelişkisi içeren kararın bozulmasının gerektiği-
Alacak miktarı bakımından tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı, bu hal, HMK m.298/2 maddesine aykırılık teşkil ettiğinden hükmün bozulması gerektiği-
Ölünceye kadar bakma akdinin bakım borçlusu şahsın ölmesi halinde, borcun, bir yıl içerisinde sözleşmeyi feshetmezler ise bakım borçlusunun mirasçılarına intikal edeceği-
Davalı vekili Uyap sistemi üzerinden kararı temyiz ettiği ancak vekilin vekaletnamesinin dosyada bulunmadığı görülmekle birlikte, bozma nedeni ve 6100 sayılı HMK’nın 30. maddesinde yer verilen usul ekonomisi ilkesi dikkate alındığında dosyanın bu eksikliğin tamamlatılması için geri çevrilmesine gerek olmadığı- Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki farklılığın HMK.nun 298/2.maddesine aykırı olup, bozmayı gerektireceği-
Yerel mahkemelerin yargılamayı sonuçlandırdığı kısa kararda "davanın reddine" denildiği halde gerekçeli kararda "davanın reddine, davalı itirazında haklı olduğundan reddedilen asıl alacak ......... TL'nin % 20'si olan ........... TL'nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine" denildiği, böylece tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı-
Kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, davanın kabulü ile rücuan tazminat alacağının tahsiline karar verildiği halde; hükmün gerekçesinde davanın tarafları ve konusu ile ilgisi bulunmayan ölüm aylığı tahsisine ilişkin bir başka davanın gerekçesine yer verilmesi; Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 298'inci maddesinde açıklanan kısa kararla gerekçeli kararın birbirine uygun gerektiğine ilişkin usul ve kanun hükümlerine aykırı olduğu-
Mahkemece, kısa kararda "Davanın kısmen kabulüne; dava konusu taşınmazın tapu kaydının davacının hissesi oranında iptali ile davacı adına tapuya tesciline, fazla isteğin reddine" karar verilmiş olmasına, kısa kararda davalı ........ yönünden bir hüküm tesis edilmemiş olmasına rağmen, hükmün gerekçe bölümünde davalı ......'in dava konusu dairenin satışı sırasında vekaleten hareket ettiğinden, davada pasif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesine yer verilerek, hükümde davalı ........ yönünden davanın husumetten reddine karar verildiği, bu durumda mahkemece, kısa karar ile gerekçeli karar arasında farklılık oluşturacak şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-