Dava dilekçesinin “deliller” bölümünde “yemin” demek suretiyle açıkça yemin deliline de dayanan davacıya yemin teklif etme hakkının hatırlatılıp, yemin delilinin toplanması için gereken işlemlerin yapılması ve sonucuna göre değerlendirme yapılarak birleşen davada hüküm kurulması gerektiği-
89/1. haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle borçlunun 3. şahıstan kesinleşmiş ve muaccel bir alacağının olup olmadığının net olarak tespit edilmesi gerektiği- Borçlu şirkete ait ticari defterler incelenmeksizin düzenlenen ve yeterli olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde karar verildiğinden, söz konusu ticari defterlerin temini için, defterlerin ibraz edilmesi hususunda taraflara HMK'nun 220/3.maddesi ve HMK'nun 222/5. maddesi ihtarını içeren meşruhatlı davetiyenin usulüne uygun olarak tebliği ile sonucuna göre HMK'nun 222/5. maddesi gereğince bir karar verilmesi gerektiği-
Taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatların aidiyetinin tespiti istemine ilişkin davada, mahkemece, ispat yükü üzerinde olan davacı tarafın usulüne uygun bildirdiği ancak toplanmayan delillerinin toplanması davacının davasını bu delillerle ispatlayamaması halinde, yemin deliline de dayandığı, taşınmazda paydaş olan davalıların binanın davacı tarafından meydana getirilip getirilmediğini bilecek durumda oldukları gözetilerek davacı tarafa yemin teklif etme hakkının hatırlatılmasının zorunlu olduğu-
Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan eBK 162 hükmünce sözleşmede yasaklanmadığı veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadığı sürece yüklenicinin üçüncü kişilere eBK 163 gereği yazılı olmak koşuluyla şahsi hakkını devredebileceği- Yükleniciye verilmesi kararlaştırılan bağımsız bölümün tapusunu arsa malikinin üçüncü kişiye devretmesinin yüklenici adına olduğu- Mahkemece refakate konusunda uzman bilirkişiler alınıp keşif yapılması, dava konusu taşınmazın arsa sahibinin mi yoksa yüklenicinin mi payına düştüğünün tespit edilmesi, oluşacak sonuca göre davacının talepleri konusunda bir karar verilmesi gerektiği-
Kanun yoluna başvuru harcı yatırılmak suretiyle süre tutum dilekçesi veren davacı, gerekçeli kararın tebliğ edilmesinden sonra süresi içinde sunduğu karar düzeltme talepli dilekçesinde; yerel mahkeme kararının bozulmasını gerektiren sebeplerin bildirildiğinden, dilekçe başlığında "karar düzeltme talebi" yazılmışsa da, özü itibariyle direnme kararına karşı verilen temyiz dilekçesi niteliğinde olduğu- İnanç sözleşmesi ilişkisinin varlığı kural olarak yazılı veya kesin delillerle ispatlanması gerektiği- Yazılı belge ile akdi ilişkinin varlığını kanıtlayamayan davacı açıkça yemin deliline dayandığından, hâkimin davayı aydınlatma ödevi ile yargılamanın sevk ve idaresi çerçevesinde, mahkemece davacı tarafa yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak varılacak sonuca göre hüküm kurulması gerektiği- 03.03.2017 T. 2/1 s. İBK kararının HMK'nın yürürlüğe girmesinden sonra açılmış olan davalarda tarafların dava ve cevap dilekçeleri ile delil listelerinde "sair deliller, her türlü delil, ve sair deliller" gibi ibarelerin bulunması hâlinde, tarafların yemin deliline başvurmuş sayılamayacakları ve bu kapsamda hâkimin ispat yükü kendisine düşen tarafa "yemin teklifinde bulunma hakkı"nı hatırlatamayacağı hususunda olduğu, somut olayda bu İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanma imkanının bulunmadığı- "Yürürlükten kalkan HUMK 344'de düzenlenen yemin; taraf yemini ve re'sen yemin olarak ikiye ayrılmış iken, HMK'nın 227. maddesinde tarafın karşı tarafa yemin teklifinin düzenlendiği, buna göre delil listesinde yemin deliline dayanan tarafın iddia veya savunmasına dayanak yaptığı bir vakıayı yemin ile ispat etmek istiyorsa bizzat kendisinin karşı tarafa yemin teklif edeceğini bildirmesi gerektiği, hâkimin ispat yükü kendisine düşen tarafın iddia ve savunmasına dayanak yaptığı vakıaları ispat edememesi durumunda karşı tarafa yemin teklif etme hakkını hatırlatmasının taraflarca getirilme ilkesine (HMK 25) aykırı olduğu, hâkimin yemin teklif etme hakkını hatırlatmasının "hâkimin davayı aydınlatma ödevi" (HMK 31) kapsamında olmayıp iddia ve savunmanın ispatına ilişkin bir husus olduğu; tarafların iddia ve savunmasına dayanak yaptıkları vakıaları hangi delille ispat edeceklerini bildirmek zorunda oldukları (HMK. 194/2), iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği hususunun (HMK. 119-f) dava dilekçesinde, savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği hususunun (HMK. 129-e) cevap dilekçesinde gösterilmesi gerektiği, tarafların iddia ve savunmasına dayanak yaptığı vakıalardan bir yada birkaçını veya tamamını doğrudan karşı tarafa yemin teklif etmek suretiyle ispat edeceğini bildirmediği sürece, hâkimin davaya müdahale sayılacak şekilde taraflardan birine karşı yemin teklif etme hakkını hatırlatmasının hâkimin tarafsızlığı ve HMK'nın düzenlediği taraf yemini ile bağdaşmadığı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
İnanç sözleşmesinin ancak, yazılı delille kanıtlanabileceği, bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olması gerektiği- Davalı tarafça sonradan bulunduğu iddia edilen belge davacı tarafça inkar edilmiş ve davacının imza ve yazı örnekleri alındıktan sonra bu belgenin altındaki imzanın davacıya ait olup olmadığı ve bu belgedeki yazıların davacıya ait olup olmadığı hususlarında yaptırılan bilirkişi incelemesinde imzanın davacının elinden çıktığı, bu belge üzerinde yazılı bulunan yazı ve rakamların davacının elinden çıkmadığı anlaşıldığından, yazılı delil niteliğindeki diğer sözleşme uyarınca davacının tapu iptal ve tescil davasını kanıtladığından dava konusu taşınmazın davalı adına tescilli 1/2 payının iptali davacı adına tesciline, tazminat talebi ise kanıtlanamadığından reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacı sunduğu belgelerle borcun doğumunun tasarruf tarihinden önce olduğunu ispatlayamamışsa da, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanan davacıya bu delili hatırlatılarak, davacının bu delil hakkını kullanmak istemesi halinde, usule uygun olarak eda edilecek yemine göre karar verilmesi, aksi durumda  davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-Dava ön koşul yokluğundan reddedilmesi halinde, davalılar lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olduğu-
İnanç sözleşmesinin ancak, yazılı delille kanıtlanabileceği, bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olması gerektiği- Davacının, inanç sözleşmesini açıklandığı şekilde yazılı delil ya da karşı tarafın elinden çıkmış delil başlangıcı niteliğindeki bir belge ile kanıtlayamadığı; ancak, davacı vekilinin dava dilekçesinde yemin deliline dayandığını bildirdiği; bu durumda, mahkemece davacıya, davalıya yemin teklif etme hakkı bulunduğu hatırlatılıp bu hakkını kullanıp kullanmayacağı sorularak HMK'nun 225. vd. maddeleri gereğince işlem yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Satım konusu malın teslim edilmemesi nedeniyle bedele mahsuben verilen çekler nedeniyle açılan menfi tespit davasında, malı depolayan dava dışı şirketin beyanı dışında malın teslimine dair hiç bir delil bulunmadığı görülmekle, mahkemece "davalının, davacının defterlerine de delil olarak dayandığı, davacının defterlerini ibraz etmediği" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- HMK. 222/5 gereğince işlem yapılabilmesi için, ispat yükü kendisinde olan tarafın münhasıran karşı tarafın defterlerine delil olarak dayanması gerektiği, davalı, delil listesinde davacı defterleri yanında sair delillere de dayandığından, davalının malın teslimini ispat edemediği göz önüne alınarak karar verilmesi gerektiği-