“Ekilemez arazi”, “taşlık”, “kayalık” gibi Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerin -emek ve para sarfedilmek suretiyle, imar ve ihya edilmedikçe- zilyedlikle kazanılamayacağı-
Ormanların mülkiyetinin Hazineye intifa hakkının ise Orman Ge-nel Müdürlüğü’ne ait olduğu, Orman İdaresinin, MK. 713’e göre “tescil davası” açamayacağı-
Taşınmazın salt arkeolojik "SİT" alanında kalmasının, onun kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile veya diğer bir mülkiyet belgesi ile iktisap edilmesine engel olmadığı, koşulların gerçekleşmesi durumunda bu yerin mülk edinilebileceği, "SİT" alanı içindeki, üzerinde korunması gerekli tabiat ya da kültür varlıkları ve bunların koruma alanlarının zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığı-
Taşınmazın sadece “sit” alanı içinde bulunmasının, kazandırıcı zamanaşımı yoluyla kazanılmasına engel teşkil etmeyeceği (Sadece “koruma alanı” içinde kalan sit alanlarının zilyedlikle kazanılamayacağı)-
Onaylı imar plânında yol olarak gösterilen veya eylemli olarak yola dönüştürülen taşınmazın kamu malı sayılacağı, zilyedliğe dayanılarak tescilinin istenemeyeceği-
Tapu kayıtlarının çatışması halinde, itibar edilecek kaydın “eski tarihli” olmasının tek başına yeterli olmayıp ayni zamanda “doğru temel”e dayanması da gerektiği (bu nedenle, “doğru temel”e dayanmayan, “eski tarihli” kayda itibar edilemeyeceği)-
Tesbit dışı bırakma işlemi de bir tapulama işlemi olduğundan, bir iptal davası açmadan tesbit dışı bırakılan yerin zilyedliğinin savunma yolu ile ileri sürülemeyeceği-
Su altında kalan taşınmazların, su altında kalmadan önce “tarım arazisi” olduklarının belirlenmesi halinde, zilyedlik yoluyla tescil edilebilecekleri-
Bir taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı yoluyla tescile konu olabilmesi için öncelikle tapuda kayıtlı olmaması, orman, mera, yayla ve kışlak gibi kamu malı niteliğindeki yerlerden bulunmaması ve 3402 sayılı Kanu-nun 14. ve 17. maddelerinde belirtilen zilyedlikle kazanmaya ilişkin ge- rekli koşulların davacı yararına gerçekleşmiş olması gerekeceği-