Borçlu ile işlemde bulunan "üçüncü kişi"nin (ya da; üçüncü kişi ile işlemde bulunan "dördüncü kişi"nin) aynı köyden olmaları halinde, üçüncü (ya da dördüncü) kişinin, "borçlunun mal kaçırma kasdını bilmediğini" kabul edilmesinin, hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği–
İptâl davalarında, borçlu ile işlemde bulunan davalı -üçüncü kişilerin, "dava konusu taşınırları/taşınmazları satın alabilecek mali güce sahip olup olmadıkları"nın mahkemece araştırılması gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarının, iflasın açılması ile durmayacak acele davalardan olduğu; İİK.nun 194. maddesi uyarınca acele haller ayrık olmak üzere müflisin davacı veya davalı olduğu hukuk davaları duracağından, davanın ancak ikinci alacaklılar toplanmasından on gün sonra devamı olanaklı bulunduğundan, mahkemece açılmış olan tasarrufun iptali davasının ikinci alacaklılar toplanmasından on gün sonrasına kadar durdurularak bundan sonra işin esasının incelenmesi gerekeceği-
İİK. 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptâli davası sonucunda alınmış olan ilamların -tasarrufun iptâli davası taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığından- kesinleşmeden takip konusu yapılabileceği (Bu ilam kesinleşmeden, icra müdürlüğüne sunularak, ilam konusu taşınmazın haczinin, kıymet takdirinin ve satışının istenebileceği, ilamda yazılı avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin ödenmesi için takip yapılabileceği)–
Muvazaa iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin davalarda, davacının zararının, dolayısı ile de, alacak hakkının "desteğinin ölüm gününde" doğmuş sayılacağı, bu davada davacının borçlu hakkında icra takibine geçmiş olmasına ve onun hakkında aciz belgesi almış olmasına gerek bulunmadığı ancak davacının açmış olduğu tazminat davasının sonucunun beklenerek tasarrufun iptali davasının sonuçlandırılması gerekeceği–
Taraf olma ehliyeti kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce kendiliğinden gözönünde tutulması gerekeceği; davalının sunduğu Adli Tıp Raporuna göre, "mahkemece kendisinin vesayet altına alınmasını gerektiren bir durumun söz konusu olup olmadığının belirlenmesi ve varsa kendisine vasi atanmasının usulünce istenmesi" bu durumun mahkemece bekletici mesele yapılıp, vasi atandığında yargılamaya onunla taraf teşkili sağlanarak devam edilmesi gerekeceği–
İptal davası "ayni" bir dava olmayıp "şahsi" (kişisel) dava olduğundan, davanın konusu taşınmaz dahi olsa, özel yetki hükmü olan -ve taşınmazın bulunduğu yerdeki mahkemenin yetkili olduğunu belirten- HUMK. mad. 13'ün (HMK mad. 12'nin)iptal davalarında uygulanamayacağı–
Tasarrufun iptali davalarında mahkemece -davalı tarafından yetki itirazında bulunulmamış olması halinde- doğrudan doğruya "yetkisizlik kararı" verilemeyeceği-
Muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkin davada tapunun iptali ile davalı borçlu adına kayıt ve tescili talep edilmişse de, çoğun içinde azın da bulunduğu ilkesi gereğince, muvazaalı işlemin yapılan takip yönünden hüküm doğurmamasının istenilmiş olduğunun kabulü gerektiği ve bu nedenle, İİK 283/1 uyarınca, kaydın iptaline gerek olmadan haciz ve satış isteyebilme yetkisi verilmesine yönelik hüküm kurulması gerektiği- Avukatlık Asgari Ücret Tarifesindeki ücrete ayrıca Katma Değer Vergisi'nin eklenmesinin hatalı olduğu-