Her ne kadar somut olayda, feshi istenilen ve ihaleye konu olan taşınmazın, muhammen bedelinin üzerinde satıldığı, dolayısıyla satış bedelinin, taşınmazın muhammen bedelinin üzerinde olduğu anlaşılmış olsa da, satış ilanı ve kıymet takdiri tebliğlerinin usulsüz olduğunun ve borçlunun kıymet takdirine itiraz ettiğinin görüldüğü, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince, borçlu şirketin, fesih nedeni olarak ileri sürdüğü kıymet takdirine ilişkin itirazı konusunda uzman bilirkişi ya da bilirkişi kurulu marifeti ile keşif yapılarak taşınmazın tespit edilecek değerinin, ihalede esas alınan muhammen bedelin üzerinde olması halinde ihalenin feshine, muhammen bedelin altında olması halinde ise zarar unsuru oluşmayacağından ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçluya çıkarılan kıymet takdir raporu ve satış ilanının "muhatabın tebliğ anında adresinde bulunamaması işte olması sebebiyle muhatap yerine muhatap ile aynı konutta ikamet ettiğini beyan eden görünüşe göre 18 yaşını bitirmiş ve ehliyetli olan eşi ........... imzasına tebliğ edilmiştir” şerhi ile sırasıyla ........... ve ........... tarihlerinde tebliğ edildiğinin, kendisine tebligat yapılan .............'ın aynı icra takibinin diğer borçlusu olduğunun görüldüğü, bu durumda şikayetçi borçlu ile icra takibinin diğer borçlusu arasında menfaat çatışması bulunmakla anılan her iki tebliğ işleminin hasma tebliğ nedeniyle 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 39. maddesi hükmüne aykırı olmakla usulsüz olduğu- Her ne kadar somut olayda, feshi istenilen ihaleye konu olan taşınmazın, muhammen bedelinin üzerinde satıldığı, dolayısıyla ihalede zarar unsurunun bulunmadığı anlaşılmış olsa da, satış ilanı ve kıymet takdiri tebliğlerinin usulsüz olduğu görülmüş olup borçlunun ihalenin feshine ilişkin şikayet dilekçesinde kıymet takdir raporuna itiraz hakkının kısıtlandığını ve taşınmazın gerçek değerinden kat kat düşük değere satıldığını da ileri sürdüğünün anlaşıldığı, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun, fesih nedeni olarak ileri sürdüğü kıymet takdirine ilişkin itirazı konusunda uzman bilirkişi ya da bilirkişi kurulu marifeti ile keşif yapılarak taşınmazın tespit edilecek değerinin, ihalede esas alınan muhammen bedelin üzerinde olması halinde ihalenin feshine, muhammen bedelden daha az ya da aynı olması halinde ise zarar unsuru oluşmayacağından ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
İhalesi yapılan taşınmazlar tapuda ayrı parsel numarası ile kayıtlı ise de ............ İcra Müdürlüğü'nün ................. Talimat sayılı dosyasında bulunan ve satışa esas alınan bilirkişi raporunda 5 no'lu parselin hali hazırda mevcut alanda iskele yapılmak üzere 2 no'lu parselde bulunan yapıyla birlikte kullanıldığının tespit edildiğinin görüldüğü, bu durumda, Bölge Adliye Mahkemesince, gerekirse mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak, taşınmazlar arasında fiili ve ekonomik bütünlük bulunup bulunmadığı ve birlikte satılmalarının gerekip gerekmediği belirlenerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Bilirkişi tarafından, son ödeme tarihindeki ana para borcuna, hesap kat ihtarname tarihine kadar uygulanması gereken akdi faiz ve BSMV miktarı ana para borcuna kapitalize edilerek ihtarname tarihindeki toplam ana para borcu hesaplanmış ise de, kapitalize edilen toplam alacak miktarı üzerinden hesap kat tarihinden temerrüt tarihine kadar olan dönem için işlemiş akdi faiz hesaplaması yapılması gerekirken kapitalize edilmeyen son ödeme tarihindeki ana para faiz borcu üzerinden işlemiş faiz hesaplaması yapılmasının doğru olmadığı, mahkemece bu hususta bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Hakimin, bilirkişi raporları arasında çelişki varsa, çelişkiyi gidermeden karar veremeyeceği, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını belirleyen ceza mahkemesi kararının, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşıdığı, ölümden kaynaklı tazminat isteminde, mahkemece yapılacak işin; içinde konunun uzmanı olan iş güvenliği ve elektrik/elektronik mühendislerinin yer aldığı ayrı bir bilirkişi heyetinden, davalı şirketin TBK'nin 71. maddesi uyarınca kusursuz sorumlu olduğu dikkate alınarak, ceza dosyasında ve bu dosyada alınan raporlar arasındaki çelişkileri giderir nicelik ve nitelikte rapor alınması ve ulaşılacak sonucuna uygun bir karar vermek olduğu-
Mahkemece hükme esas alınan 04.10.2021 tarihli bilirkişi raporu ile bu rapordan daha önce Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan 16.3.2020 tarihli bilirkişi raporunda; imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı hususunda net bir görüş bildirilmemiş olup, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerince, bu rapor hükme esas alınarak itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, ispat yükü üzerinde olan alacaklının süresi içerisinde rapora itirazı ile beraber yeni bir rapor alınması talebi bulunduğundan, kesin kanaat bildirmeyen raporlara göre sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu, o halde, alacaklı tarafından yeni bir bilirkişi incelemesi yapılması talep edildiğine göre; mahkemece ispat yükünün alacaklıda olduğu da nazara alınarak yeniden uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi tutularak Türkiye’ye gelen ve Devlet Bakanlığınca hazırlanan göçmen evleri projesi kapsamında borçlandırılarak konut satın alan davacının bankadan kredi kullanıp ek borçlandırma sözleşmesi ile eski para ile kredi kullanıp, ödeme yaptığı, ancak maliyet hesabı çıkarıldığında arada oluşacak farkı da aynı koşullarda ödemeyi taahhüt ettiği, borçlanma sözleşmelerinin ileride doğacak ilave maliyeti de kapsayacak şekilde düzenlendiği, Devlet Bakanlığınca konutun kesin maliyet hesabının her bir daire için eski para olarak belirlendiği, kesin maliyet hesabının resmi verilere göre hazırlanması ve o tarihte taraflar arasında herhangi bir husumet bulunmaması nedeniyle bu kesin maliyet hesabına itibar edilmesi gerektiği böylece davacının konut maliyetinin üstünde borçlandığı ve mahsup yapıldığına ilişkin kesin ve inandırıcı belgenin dosya içerisinde yer almadığından davacı tarafından yatırılan peşinatın borçtan mahsup edilmediği kabul edilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği-
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddelerine dayalı Hazine adına ihdasen oluşan tapu kaydının iptali ile davacı adına tescil isteğine ilişkin davada, çekişmeli taşınmazların niteliğinin belirlenmesi için dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı tarihte çekilmiş hava fotoğrafları getirtilerek üzerinde uzman jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi eliyle inceleme yapılması gerekirken, tek hava fotoğrafı esas alınarak bu fotoğraf üzerinde bu konuda uzmanlıkları bulunmayan ziraat ve jeoloji mühendisleri tarafından inceleme yapılmış, jeodezi bilirkişisi tarafından hava fotoğrafında taşınmazın yeri işaretlenmekle yetinilmiş, taşınmazın imar kapsamında kalıp kalmadığı araştırılmamış olup bu şekilde eksik inceleme ve araştırmaya dayanılarak hüküm kurulamayacağı-
Uzman görüşünün, davacı taraf açısından yazılı belgeye bağlı bir beyan niteliğinde olduğu- Uzman görüşünde yer alan maddi vakıaların, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıalar gibi bağlayıcı etkisinin olduğu- Uzman görüşünün taraf beyanı veya açıklaması olma özelliği göz ardı edilmemesi gerektiği, içeriğindeki vakıaların davacı açısından bağlayıcı olduğu dikkate alınarak, bu çerçevede yapılacak değerlendirme sonucunda uyuşmazlığın esası ile ilgili bir karar verilmesi gerektiği- İşçi tarafından bildirilen ücret miktarı aşılarak hesap yapılmasının vakıa aşımı niteliğinde olduğu ve kararın bu yönüyle hatalı olduğu-
Kurum işleminin iptaline ilişkin davada, cezai işleme konu sağlık hizmeti FTR branşından verilmiş olmasına rağmen bilirkişi heyetinin Sayıştay denetçisi, SGK uzmanı ve acil tıp uzmanı doktordan oluştuğu, heyette FTR uzmanı doktorun yer almamasının HMK. m.266'ya aykırılık teşkil edeceği, uzman olmayan kişiler tarafından hazırlanan rapora göre karar verilmesinin hatalı olduğu- Mahkemece hükme esas alınan raporda; davacının Sosyal Güvenlik Kurumu özel sağlık hizmeti sunucularından sağlık hizmeti satın alım sözleşmesinde yer alan “shs’ler, ilgili mevzuata aykırı reklam, kampanya, tarama ve tanıtım yapamaz” kuralını ihlal ettiği ancak kurumun aynı maddede yer alan “tespit edilen bu durumlar ilgili il sağlık müdürlüğüne yazılı olarak bildirilir ve gelen cevap göz önünde bulundurularak sözleşme ve kurum mevzuatı çerçevesinde gerekli işlemler yapılır” hükmünü yerine getirmediği, il sağlık müdürlüğüne bildirimde bulunmadığını belirtmişse de, dosyada yer alan belgelerden kurumun il sağlık müdürlüğüne davacının reklam yasağına aykırı davrandığına ilişkin bildirim yazısı yazdığı ve il sağlık müdürlüğünün cevap yazısında “davacının reklam yapmak için izin almadığını” bildirmiş olması nedeniyle bilirkişinin bildirim yapılmadığı gerekçesiyle cezai işlemin iptali gerektiğine yönelik görüşünün de hatalı olduğu-