Tebligat Kanunu'nun 39. maddesinde "Bu kanun hükümlerine göre kendilerine tebligat yapılması caiz olan kimselerin o davada hasım olarak alakaları varsa muhatap namına kendilerine tebliğ yapılamaz" düzenlemesine yer verilmiş olup, maddede açıkça o davada hasım olan kişilerden söz edildiği, bu kişiler davanın tarafı asiller olup davayı vekil sıfatı ile takip eden vekillerin maddeye göre hasım olarak kabulünün mümkün olmadığı, bu durumda şikayetçi borçlu vekiline satış ilanı tebliği gerekirken asile tebliğ ile yetinilmesinin usulsüz olduğu, satış ilanı tebliğinin usulsüzlüğü başlı başına ihalenin feshini gerektirdiğinden ihalenin feshine karar verilmesi yerine yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Her ne kadar borçlu ile eşi arasında boşanma davası açılmış ise de tebliğ tarihinde henüz tarafların boşanmalarına karar verilmediği, tebligat yapılan “..................” adresindeki müşterek hanelerinden şikayetçi borçlunun uzaklaştırıldığına dair de bir mahkeme kararı incelenen dosya kapsamında mevcut olmadığı gibi, Tebligat Yasası'nın 39. maddesinde düzenlenen hasıma tebligat yasağı muhatap adına hasmına tebligat yapılması halinde uygulanabilecek bir madde olup ödeme emri tebligatının Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre yapılması halinde bu yasal düzenlemenin uygulanmasının mümkün olmadığı, o halde, İlk Derece Mahkemesince, borçlunun usulsüz tebligat şikayetinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece yaptırılan kolluk araştırmasına göre şikayetçinin tebliğ adresinde ikamet etmediğinin, ............................... adresinde ikamet ettiğinin tespit edildiği, mahkemeye sunulan .................. tarihli vekaletnamede adresinin aynı adres olduğu, UYAP ortamından alınan adres bilgisinden, borçlunun adresinin 19.11.2020 tarihinden itibaren aynı adres olarak göründüğü, geçmiş adres sorgulamasında da tebliğ adresinde hiç oturmadığı anlaşılmakla bu hali ile borçluya yapılan ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunun kabulü gerektiği- Tebliğ adresindeki taşınmazın mülkiyetinin borçluya ait olması veya adına abonelik bulunmasının borçlunun o adreste ikamet ettiği sonucuna varılması için yeterli olmadığı-
Takip talebinde borçlunun adresinin mernis adresi ile aynı olduğu, mernis adresine çıkartılan tebligatın muhatabın o anda adreste bulunmaması, çarşıda olması sebebiyle muhatap yerine muhatap ile birlikte aynı çatı altında beraber ve sürekli oturduğunu beyan eden tebellüğe ehil babası ......... adına tebliğ edildiği, tebligatta tebliğ tarihinin ve tebliğ eden memurun adının yazılı olmadığı, kaşede 04.02.2019 tarihinin yer aldığı, Tebligat Kanunu 39 uncu maddeye göre, bu kanun hükümlerine göre kendilerine tebliğ yapılması caiz olan kimselerin o davada hasım olarak alakaları varsa muhatap namına kendilerine tebliğ yapılamayacağı, borçlu adına ödeme emri tebligatı icra takibinde borçlu olan babasına yapılmış olduğundan yapılan ödeme emri tebligatının Tebligat Kanunu 39 uncu maddeye göre usulüne aykırı olduğu, 18.04.2019 tarihli hacizde borçlunun hazır olduğu belirtilmiş ise de borçlunun adının yazmadığı, haciz tutanağında imzasının bulunmadığı, bu nedenle bu tarihin ıttıla tarihi olarak değerlendirilemeyeceği, borçlunun çalıştığı ............ adına maaş haciz müzekkeresinin 19.04.2019 tarihinde tebliğ edildiği, .................. tarafından müzekkereye verilen cevapta personel ............nın maaşından iki farklı icra dosyasından maaş haczi nedeniyle yapılan ödemelerin ardından şikayete konu icra dosyasının maaş haczi sırasına alındığı belirtildiğinden, borçlunun maaşından dava konusu icra dosyasından herhangi bir kesintinin yapılmadığı, bu tarihin de ıttıla tarihi olarak değerlendirilemeyeceği-
İİK.'nin 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya, alacaklıya ve tapu kaydındaki ilgililere (vasiye) tebliğ edilmesi gerekeceği- Satış ilanının tebliğ edilmemiş olmasının veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- Anılan madde uyarınca satış ilanının vasiye tebliği zorunlu olup bu hususun kamu düzenine ilişkin olduğu- Tebligatın, savunma hakkı ile sıkı sıkıya bağlı olduğu- Tebligat Kanunu m. 39'un konuluş nedeninin, tebliğ muhatabı ile tebliği onun adına kabule yetkili olan kimsenin arasında husumet varsa, bu kimselerin aldığı tebliğ evrakını tebligat muhatabına vermeyecekleri endişesi olduğu- Bu nedenle bu maddeye aykırı olarak yapılan tebligatın usulsüz olacağı-
Borçluya çıkarılan kıymet takdir raporu ve satış ilanının "muhatabın tebliğ anında adresinde bulunamaması işte olması sebebiyle muhatap yerine muhatap ile aynı konutta ikamet ettiğini beyan eden görünüşe göre 18 yaşını bitirmiş ve ehliyetli olan eşi ........... imzasına tebliğ edilmiştir” şerhi ile sırasıyla ........... ve ........... tarihlerinde tebliğ edildiğinin, kendisine tebligat yapılan .............'ın aynı icra takibinin diğer borçlusu olduğunun görüldüğü, bu durumda şikayetçi borçlu ile icra takibinin diğer borçlusu arasında menfaat çatışması bulunmakla anılan her iki tebliğ işleminin hasma tebliğ nedeniyle 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 39. maddesi hükmüne aykırı olmakla usulsüz olduğu- Her ne kadar somut olayda, feshi istenilen ihaleye konu olan taşınmazın, muhammen bedelinin üzerinde satıldığı, dolayısıyla ihalede zarar unsurunun bulunmadığı anlaşılmış olsa da, satış ilanı ve kıymet takdiri tebliğlerinin usulsüz olduğu görülmüş olup borçlunun ihalenin feshine ilişkin şikayet dilekçesinde kıymet takdir raporuna itiraz hakkının kısıtlandığını ve taşınmazın gerçek değerinden kat kat düşük değere satıldığını da ileri sürdüğünün anlaşıldığı, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun, fesih nedeni olarak ileri sürdüğü kıymet takdirine ilişkin itirazı konusunda uzman bilirkişi ya da bilirkişi kurulu marifeti ile keşif yapılarak taşınmazın tespit edilecek değerinin, ihalede esas alınan muhammen bedelin üzerinde olması halinde ihalenin feshine, muhammen bedelden daha az ya da aynı olması halinde ise zarar unsuru oluşmayacağından ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu şirkete Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılan tebligatın şeklen usulüne uygunsa da, alacaklı ve borçlu şirket adreslerinin aynı adres olduğundan, hasma tebliğ yasağına ilişkin Tebligat Kanunu'nun 39. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olacağı-
Tebligatı alan şahsın, şirket yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak almaya yetkilendirilmiş, evrak müdürü gibi bir çalışan olup olmadığı tespit ve şerh edilmeden ve yine bu işlerle görevlendirilmiş başka bir çalışan olup olmadığı araştırılmadan doğrudan iş yeri çalışanına tebligat yapıldığı anlaşıldığından, satış ilanı tebligatının usulsüz olduğu- Taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin, başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
İpoteğin kaldırılması isteğine ilişkin davada; kolluk tutanağı ile yurtdışında yaşadıkları tespit edilen davalılara dava dışı ... Tarım ve Hayvancılık Nak. Ltd. Şirketinin adresinde tebligat yapılmış olmasının doğru olmadığı- Davalılar ile dava dışı şirket arasında menfaat çatışmasının bulunduğu, aralarındaki menfaat çatışması nedeniyle, davalılara şirket adresinde yapılan tebligatların usulsüz olduğu, davalılara usulüne uygun tebligat yapılmadan ve savunmaları alınmadan işin esasına girilerek karar verilmesinin doğru olmadığı-
Tebliğ işlemi şeklen Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine uygun ise de; borçlunun nerede olduğu bilgisini veren ve haber bırakılan komşunun şikayete konu taşınmazda birinci ve sekizinci sırada iki ayrı takip dosyasından konulmuş haczi bulunması nedeniyle, ilanın adı geçen komşu ...’a ilgili sıfatıyla da tebliğ edilmesinin, taraflar arasında, şikayete konu ihaleden önce açılmış ve sonuçlanmış itirazın iptali ve yönetim planının iptali konulu iki adet dava bulunması sebepleriyle satış ilanı tebligatının, hasma tebliğ yasağına ilişkin Tebligat Kanunu'nun 39. maddesi hükmüne aykırı olduğunun kabulü gerekeceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • kayıt gösteriliyor