Cebri ihaleye dayanan mülkiyet aktarımı, TMK. mad. 194'e dayalı bir tasarruf niteliğinde olmayıp, mülkiyeti nakleden cebri ihalenin, davacı eşin açık rızası alınmadan tesis edilmiş olan ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle yapılan takibe dayanıyor olmasının, cebri ihaleden önce ipotek hükümsüz kılınmadıkça, sonuca etkisi bulunmayacağı-
Muvafakatnamedeki imza davacı kadına ait olmasa da ipotek tesisi için eşin rızasını alma yönünde girişimi olan bankanın taşınmazın aile konutu niteliğini bilmediğinin söylenemeyeceği, muvafakat belgesindeki imzanın rızası gereken davacı eşe ait olup olmadığını araştırmadan aile konutu üzerine ipotek tesis ettiren ipotek alacaklısı banka ile halefiyet yoluyla ödediği tutar oranında alacakla birlikte rehin haklarına sahip olan kefilin TMK mad. 1023'de düzenlenen tapuya güven ilkesinden yararlanamayacağı- Fer’i müdahil banka hakkında hüküm kurulması ve bankanın yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının isabetsiz olduğu-
Dava konusu taşınmazın tapu kaydında, ipotek tesis edildiği tarihte aile konutu şerhi bulunmamasının sonuca etki etmeyip TMK. mad. 194 uyarınca diğer eşin açık rızası bulunmadığından taşınmaz üzerindeki ipotek işleminin geçersiz olacağı-
Hak sahibi eşin, aile konutuyla ilgili iradi tasarruflarının TMK'nun 194. maddesi gereği diğer eşin açık rızasına bağlı olup, cebri ihalenin ise bu hükmün dışında olduğu-
Taşınmazın tapu kütüğünde konutla ilgili bir şerh bulunmasa bile, bu konut üzerinde lehine ipotek tesis edilen şirket, konutun "aile konutu" olduğunu biliyor veya bilebilecek durumda ise, şerhin yokluğuna dayanarak iyiniyet iddiasında bulunamayacağı- Davalı şirket, ticaret şirketi olup, tacir olduğundan, alacağına teminat olarak gösterilen taşınmazın fiili ve hukuki durumunu araştırması gerrektiği, bu özeni göstermemiş olması halinde de iyiniyet iddiasında bulunamayacağı- Davacı, açık rızası alınmadan aile konutu üzerine tesis edilen ipoteğin iptalini istemekte haklı olduğundan, "davanın konusuz kalmasının gerektirdiği yargılama gideri ile vekalet ücretinin, davalı yararına değil, davacı yararına tayin edilmesi gerekeceği-
Aile konutu şerhinin niteliği- Tapuya aile konutu şerhi konulmamış olsa bile eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiillerinin TMK’nun 194/I hükmü ile sınırlandırılmış olduğu; sınırlandırmanın aile konutu şerhi konulduğu için değil zaten var olduğu için getirilmiş olduğu, bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konutun ‘aile konutu’ özelliğini taşıdığı, bu madde ile getirilen sınırlandırmanın açıklayıcı ve emredici nitelikte olduğu-
İşlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan davanın ilk yenilemeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamayacağı, aksi halde, davanın açılmamış sayılacağı- İkinci yenilemeden sonra tespit edilen duruşma günü davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmeden "davanın açılmamış sayılmasına" karar verilmeyeceği-
Tahkikat aşamasına geçilerek tarafların ön inceleme duruşmasında dava konusu taşınmazın aile konutu vasfında olduğu konusunda anlaşmaya varamadıkları hususu da dikkate alınarak yargılamaya devam edilip, taraflarca gösterilen tüm deliller toplanarak hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacı kadın eş tarafından açılan ipoteğin iptali davasında, dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunu bilen davalı bankanın kimlik tespiti ile eşin rızasını işlem sırasında alması gerektiği, bu özeni göstermeyen bankanın iyi niyetinden söz edilemeyeceği-