Mahkemece yapılması gereken işin; taraflara tanık dinletilmesi için süre ve imkan verilerek, taraf tanıklarının HMK'nin 259 ve 290/2. maddeleri gereğince keşif yerinde dinlenmelerinin sağlanması, dava konusu taşınmazın davalı yanca kullanımının davacının muvafakatine dayalı olup olmadığının her türlü tereddütten uzak bir şekilde belirlenmesi, taraf tanıklarının beyanları arasında çelişki bulunduğunda 6100 sayılı HMK'nin 261/1 maddesi uyarınca çelişkinin yüzleştirmek suretiyle giderilmeye çalışılması, beyanlar arasındaki çelişkinin giderilememesi durumunda hangi taraf tanığının beyanının üstün tutulduğunun karar gerekçesinde gösterilmesi, bundan sonra tüm taraf tanık beyanlarının birlikte tartışılıp değerlendirilerek karar verilmesi olması gerekeceği-
Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddedildiği , salt harç hesabı yönünden düzeltme yapılarak yeniden hüküm kurulduğu durumda dahi, öncelikle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi, yeniden tüm talepler bakımından hüküm kurulması gerekirken; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından usule ve yasal düzenlemelere aykırı şekilde, istinaf başvurusunun HMK'nin 353/1-b-1 gereğince esastan reddine karar verilip bilahare HMK’nin 353/1-b.2 kapsamında yerel mahkeme kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı- Davacı dava dilekçesinde açıkça tanık deliline dayandığına göre, öncelikle, taraflara tanıklarını liste halinde vermeleri için usule uygun kesin süre ve imkan verilmesi, belirlenen yerel bilirkişi listesinde yer alan kişiler ile taraf tanıklarının HMK’nin 240, 243 ve 259. maddeleri uyarınca davetiye ile keşif yerine çağrılarak, aynı Kanun’un 259/2 ve 290/2. (HUMK’un 259) maddeleri hükümleri uyarınca ve mümkün olduğunca taşınmaz başında yapılacak keşifte dinlenilmeleri gerekirken, mahalli bilirkişi beyanlarıyla yetinilerek hüküm tesis edilmiş olmasının doğru olmadığı-
Mahkemece, yerinde yeniden keşif yapılarak taraf tanıklarının HMK'nin 259 ve 290/2. maddeleri gereğince keşif yerinde dinlenmelerinin sağlanması, dava konusu taşınmazın kim ve/veya kimler tarafından, tamamının mı yoksa bir bölümünün mü, ne miktarda ve hangi amaçla kullandığı, niza konusu kavak ağaçlarının kim veya kimler tarafından dikildiği, taşınmaz üzerinde davacının kullandığı ya da kullanabileceği bir yer olup olmadığı, var ise bu kısmın kullanımına davalı tarafından engel olunup olunulmadığı hususlarının taraf tanıklarından ayrıntılı olarak sorulması, bu şekli ile davalının kullanım durumunun (ecrimisil talep edilen dönem itibariyle) tereddüte mahal bırakılmayacak biçimde tespit edilmesi, taraf tanıklarının beyanları arasında çelişki bulunduğunda 6100 sayılı HMK'nin 261/1 maddesi uyarınca çelişkinin yüzleştirmek suretiyle giderilmeye çalışılması, beyanlar arasındaki çelişkinin giderilememesi durumunda hangi taraf tanığının beyanının üstün tutulduğunun karar gerekçesinde gösterilmesi, bundan sonra tüm taraf tanık beyanlarının birlikte tartışılıp değerlendirilmesi, (şartların varlığı halinde) davacının talepleri de dikkate alınarak taşınmazın kullanım durumuna göre intifadan men şartının aranması gerektiği de gözetildikten sonra, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde toplanmış ve/veya toplanacak deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
8. HD. 07.07.2020 T. E: 2019/6362, K: 4589-
20. HD. 18.12.2019 T. E: 2017/6870, K: 7594-
Mahkemece dava konusu taşınmazların tarla vasfıyla kişiler adına tesciline karar verilmişse de hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazların tamamının orman sayılmayan yerlerden olduğunun, görevsizlikten önceki orman bilirkişi raporunda ise taşınmazın (A) ile gösterilen kısmının en eski tarihli memleket haritasında yeşil renkli ve eğiminin %18-20 olması nedeniyle (A) ile gösterilen kısmının orman sayılan yerlerden olduğunun belirtildiği, mahkemece raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediği, 20 yıl önceki hava fotoğrafı getirilerek bilirkişi marifetiyle incelenmediği, davacı Hazine tarafından ileri sürülen tespit dosyasına ait krokinin uygulanmadığı, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulamayacağı-
Tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada, eksik araştırma ve incelemeye dayalı hüküm kurulamayacağı- Mahkemece, bir harita - kadastro mühendisi ile üç orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, parseli komşularıyla birlikte gösteren arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile 1960 tarihli memleket haritası ve bunun yapımına esas alınan hava fotoğrafları dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar steroskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü belirlenmesi, dava konusu edilen taşınmaz bölümlerinin sınırlarında komşu kadastro parselleri varsa bunlara ait tespit tutanakları, varsa dayanağı kayıt ve belgeler, davalı iseler dava dosyalarının getirtilmesi, orman sayılan yerlerden değilse, davacıların tutunduğu tapu kaydı ilk oluşumundan itibaren tüm gittileriyle getirtilip keşifte uygulanarak fen bilirkişi tarafından kapsamı denetime elverişli biçimde saptanması, tutunulan tapu kaydı değişir sınırlar içeriyorsa kapsamının, 3402 sayılı Kanunun 20/B ve C maddeleri gereğince belirlenmesi, her nekadar orman kadastrosunun kesinleşmediği ve tapuya dayanılmadan dava açılabileceği kabul edilmişse de, taşınmazların orman içi açıklık konumunda olması halinde zilyedlikle kazanılamayacağı, ancak, geçerli ve taşınmaza uyan tapu kaydı varsa kazanılabileceği düşünülmesi gerektiği- Kararı temyiz etmeyen davacılar aleyhine ve davalılar lehine usuli kazanılmış hak durumu oluştuğu-
Mahkemece yapılan eksik araştırma ve yetersiz bilirkişi raporu ile çekişmeli taşınmazın orman olup olmadığının ve hukukî durumunun belirlenemeyeceği- Mahkemece, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yöreye ait en eski tarihli hava fotoğrafı ile en eski tarihli hava fotoğrafından üretilen memleket haritası ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında (halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan) bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisi marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte; getirtilen belgeler çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiğinin belirlenmesi; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumunun saptanması; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 s. K. mad. 45 ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 T. ve 31/13.; 14.03.1989 T. 35/13 ve 13.06.1989 T. 7/25 sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3.3.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 s. K. mad. 14 ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa da, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğunun düşünülmesi; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmesi, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmesi gerektiği- Orman kadastrosuna itiraz davası kabul edildiğine göre, taşınmazın çekişmeli bölümüne ilişkin orman kadastro tespitinin iptali ile bu bölümün orman sınırı dışına çıkarılmasına karar verilmesi gerektiği, "bu bölümün sınırlandırılmasının iptali" şeklinde hüküm kurulamayacağı-
Çekişmeli taşınmazın orman olup olmadığını ve hukukî durumunu belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmayan araştırma ve yeterli olmayan bilirkişi raporu ile kadastro tespitine itiraza ilişkin davada karar verilmesinin hatalı olduğu- Orman kadastrosuna itiraz davası kabul edildiği taktirde, çekişmeli bölüme ilişkin kadastro tespitinin iptali ile bu bölümün orman sınırı dışına çıkarılmasına karar verilmesi gerektiği-
Kesinleşen orman tahdit haritasına dayalı tapu iptali ve tescil isteği- Çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman tahdidinde ne gibi işleme tâbi tutulduğu yönünde duraksamanın giderilmesi gerektiği-