Davacı alacaklı tarafından "kendisine borçlu olan davalı ile diğer davalı üçüncü kişi arasındaki işlemin, danışıklı (muvazaalı) olduğu, kendisini alacağından yoksun bırakmak amacıyla yapılmış olduğu" ileri sürülerek BK. 18 (şimdi; TBK. mad. 19) dayanılarak iptâl davası açılabileceği, muvazaanın onlara karşı işlenmiş bir "haksız fiil" niteliğinde olduğu, bu davanın dinlenebilmesi için, davacı-alacaklının ayrıca "aciz belgesi"ne dayanmak zorunda olmadığı, davadan muvazaanın varlığının anlaşılması halinde, İİK. 283/I'e göre "iptâl ve tescil olmaksızın taşınmazın haciz ve satışının istenebileceğine" karar verilmesi gerekeceği–
Borçlu ile alacaklısının aynı avukata görev vermiş olmaları bonoya dayalı icra takibinin davacı alacaklıdan mal kaçırma amacıyla yapıldığını açıkça gösterdiği-
«BK. 231 (şimdi; TBK. mad. 279) uyarınca, ihalede taşınır bir malı satın alan kimsenin onun mülkiyetini ihale anında kazanmış olacağı, ancak ihalenin temelinde muvazaa bulunduğu ve alıcının ihale bedelini ödeyebilecek ekonomik güce sahip olmadığı kanıtlanmadıkça alıcının ihale ile kazandığı mülkiyet hakkına itiraz olunamayacağı»–
Dava konusu tasarrufun, takip dayanağı faturalardan kaynaklanan alacak için başlatılmış icra takibinden önce yapılmış olması halinde, mahkemece taraflar arasındaki ilişkinin faturaların düzenlenmesinden evvel var olup olmadığı üzerinde durularak, borcun tasarruftan önce doğup doğmadığının özellikle tacir olan tarafların ticari defterleri incelenerek açıklığa kavuşturulması gerekeceği–
Davalılar borçlu ile temlik alacaklısı arasındaki temliknamelerin iptaline ilişkin davada, sözleşmenin niteliği, bu sözleşmeye dayanılarak yapılan işlerin ve temlikname tarihindeki değerlerinin ne olduğu , gerek istihkaklardan gerek tespit edilecek diğer bir yoldan alınan bedellerin ne kadarının gerçek olup, olmadığı tespit olunacak alacağını karşıladığı ve borçluya iade edilen istihkakların bedelleri tespit ve irdelenerek taraflar arasında muvazaaya dayalı ve alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik bir ilişki mi yoksa gerçek bir hukuki ilişki mi olduğunun belirlenmesi gerektiği-
İİK. 277 vd.'na göre tasarrufun iptali istenebilmesi için, borcun tasarruf tarihinden önce doğmuş olması gerektiği-
İİK. 277 vd. göre «tasarrufun iptâli davası» açılabilmesi için, davacının davalıdaki alacağından dolayı yaptığı icra takibinin kesinleşmiş olması ve bu takip(ler) sonucu alacaklının «aciz belgesi»ne dayanması gerekirse de, davacı-alacaklı tarafından açılmış veya açılacak alacak (tazminat) davasını sonuçsuz (karşılıksız) bırakmak amacı ile kötü niyetli borçlu davalı ile diğer davalı üçüncü kişi arasında yapılmış olan danışıklı (muvazaalı) mal kaçılmaya yönelik hukuki işlemlerin (tasarrufların) iptâli için de -BK. 18’e (şimdi; TBK. mad. 19) dayalı olarak- iptâl davası açılabileceği, bu davanın dinlenebilmesi için, davacı-alacaklının ayrıca «aciz belgesi» ibraz etmesine gerek bulunmadığı-
İcra mahkemesinin kararı ile iptâl edilmiş olan kesin aciz vesikasına dayanılarak tasarrufun iptâli davası açılamayacağı–
Tasarrufun iptâli davalarının amacının -davaya (tasarrufa) konu mal üzerinde- alacaklıya -takip konusu alacak ve eklentileriyle sınırlı olarak takip yetkisi vermek olduğu-