Borçlu şirket ile istihkak iddiasında bulunan şirketin ortaklarının aynı kişiler veya aynı soyadını taşıyan kişiler olması ya da temsilcilerinin aynı kişi olması halinde şirketler arasında «organik bağ» bulunduğu ve dolayısıyla bunlar arasındaki -devir, satış, kira gibi- işlemlerin -kural olarak- alacaklardan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı işlemler olarak kabulü gerekeceği–
Üçüncü kişi tarafından açılmış istihkak istemine ilişkin davada, dava konusu haciz davacı üçüncü kişinin ticari sicil adresinde ve anılan şirket ortağı ve yetkilisinin huzurunda yapıldığından İİK. mad. 97/a uyarınca, mülkiyet karinesi davacı üçüncü kişi yararına olup aksinin davalı alacaklı tarafından kesin ve güçlü delillerle ispatlanması gerektiği- Haciz mahalli her ne kadar davacı üçüncü kişi A.Ş.'nin ticari sicil adresi ise de, dava konusu haciz davacı üçüncü kişi ile borçlu şirket ortağının huzurunda yapılmış ve haciz mahallinde borçlu şirketin muavin defteri ile borçlu şirket adına bilgisayarda açılmış sayfa bulunmuş olup davacıların delil olarak sunduğu faturalar ile davacı A.Ş.'nin yardımcı ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, faturadaki malların mahcuzlarla uyumlu olmadığı, amortisman, demirbaş muavin defteri ve 2008 yılı vergi beyannamesinde mahcuzların bir bölümüyle isim benzerliği olan malların davacı kayıtlarında yer almakla birlikte ayırt edici özelliklerinin bulunmaması nedeniyle yardımcı defterlerdeki hangi demirbaşın, mahcuzlardan hangisini temsil ettiğinin tesbit ve değerlendirilmesinin yapılamadığı belirtilmiş ve davacı 3.kişiler vekili tarafından bilirkişi raporuna bir diyecekleri olmadığı belirtildiğinden, dosya kapsamı ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde dava konusu haczin borçlu şirket ortağının huzurunda yapılmış olması, davacı 3.kişi şirketler ile borçlu şirket arasındaki organik bağ, haciz mahallinde borçlu şirkete ait belgelerin bulunması, yerel mahkeme kararının borçluya ticaret sicil adresinde Tebligat Kanununun 35. maddesi gereğince tebliğ edilmesi, dava konusu mahcuzların davacı tarafından sunulan faturalara uygun olmadığı, bunların ticari defterlerde kayıtlı olduğunun ispatlanamaması gibi fiili ve hukuki olgular birlikte değerlendirildiğinde davalı alacaklının mülkiyet karinesinin aksini ispatladığının kabulü gerektiği-
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 20/d maddesine uygun şekilde noterde düzenlenen sözleşme ile, iyiniyetle aracı satın almış olan kişinin mülkiyeti kazanacağı, mülkiyetin alıcıya geçmesi için trafik sicilinde aracın alıcı adına tescilinin -tescil işlemi «açıklayıcı» bir işlem olup, satışın geçerliliğini etkileyici nitelikte «kurucu» bir işlem olmadığından- zorunlu olmadığı–
Borçlu ile üçüncü kişi arasındaki ticari ilişkinin “işletme devri” niteliğinde olması ve İİK.’nun 44. ve TTK.’nun 202. maddesindeki koşulların yerine getirilmemiş olması halinde işletmeyi devir alan üçüncü kişinin TBK.’nun 202. maddesi uyarınca işletmenin borçlarından sorumlu olacağı-
«İş makinaları» 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun değişik 22/c-2 ve Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 29/a-4-2 maddeleri uyarınca ticaret ve sanayi odalarına tescili zorunlu araçlar olduğundan, satış ve devirlerinin ancak noterler veya trafik şube ve bürolarınca yapılabileceği (eğer; iş makinasının ticaret ve sanayi odasında kaydı yoksa, satış ve devir işleminin «sahiplik belgesi» esas alınarak, yine noterler veya trafik şube ve bürolarınca yapılabileceği)–