Haczin davacı üçüncü kişinin ticaret sicilinde kayıtlı adresinde yapıldığı, ödeme emrinin borçluya bu adreste tebliğ edilmediği, üçüncü kişi şirket ile borçlu şirketin aynı adreste faaliyet göstermediği, üçüncü kişi şirketin borcun doğum tarihinden önce faaliyete geçtiği, kurucu ortakları arasında yer alan bir kişi, aynı zamanda davalı borçlu şirketin kurucu ortaklarındansa da, borcun doğumundan önce davacı üçüncü kişi şirketteki hissesini devrederek ortaklık ve müdürlükten ayrıldığı, üçüncü kişi şirketteki hissesini devretmeden önce ödenmemiş sermayesini ödemiş olduğu, üçüncü kişi tarafından sunulan faturaların kanuni süresi içinde açılış ve kapanış tasdikleri yapılan davacı üçüncü kişi şirketin ticari defterlerine işlenmiş olduğu, menkullerin alışı yapılan dava dışı şirketlerin kanuni süresi içinde açılış ve kapanış tasdikleri yapılan ticari defterlerinde de bu faturalarının kayıtlı olduğu, haciz tutanağındaki yazılan menkullerin seri numaraları ile faturalardaki seri numaralarının örtüştüğü uyuşmazlıkta, haciz mahallinde borçlu şirkete ait bulunan belgelerin anılan ortağın üçüncü kişi şirketteki hissesini devretmeden önceki döneme ait olduğu ve bu nedenle haciz mahallinde belge bulunmasının hayatın olağan akışına uygun olduğu, davacı üçüncü kişi şirket ile borçlu şirket arasında borcun doğum tarihi itibariyle organik bağ bulunmadığı ve şirketlerin benzer alanda faaliyette bulunmasının da tek başına organik bağ için yeterli olmadığı- Mülkiyet karinesi davacı üçüncü kişi lehine olup davanın üçüncü kişi tarafından açılmasının ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmayacağı ve mülkiyet karinesinin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispatlanması gerektiği- Davalı alacaklının delil olarak dayandığı ticaret sicil kayıtları, haciz tutanağı, ticari defterler, dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporları ve tanık beyanlarının, karinenin aksini ispat için yeterli olmadığı- "İspat külfetinin davalı alacaklıda olduğu ancak TBK 133/2 gereğince temel borç ilişkisindeki borcun doğum tarihinin araştırılarak alacaklının dayandığı delillerin bu tarihe göre değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararının bu değişik gerekçeyle bozulması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Dava konusu haczin dayanak kira sözleşmesinde yer alan ve borçluya ödeme emri tebliğ edilen adreste yapılmasına, dayanak kira sözleşmesinin borçlu ile yapılmış olmasına ve kira sözleşmesinde alt kira sözleşmesinin yasak olduğu belirtilmesine rağmen dava dışı .......... Şirketi yetkilisi haciz mahallinde hazır bulunmasına ve anılan şirketin ticaret sicil adresiniz haciz adresi olduğunun görülmesine göre, İİK'nın 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu- Davacı 3. kişi delil olarak borcun doğumundan sonra düzenlenmiş ve ayırt edici özellikleri içermeyen tarihli faturaya dayanmış olup hükme esas alınan bilirkişi raporunda dayanılan faturanın ve ödemelerin deftere kayıtlı olduğu belirtmiş ise de; davacı üçüncü kişinin ticari defterinin kapanış tasdiki olmadığı, görüldüğünden, ayrıca, davacı üçüncü kişi hacze konu mahcuzu borçlu ile malı birlikte elinde bulunduran dava dışı ............ şirketine kiraladığını iddia etmiş ise de buna ilişkin adi yazılı bir kira sözleşmesine dayanıldığı, kira ödemelerinin delil olarak sunulmadığı görüldüğünden, bilirkişi raporunda da kira ilişkisinin tespitine dair bir kayıt bulunamadığından, davacı 3. kişi tarafından delil olarak sunulan belgelerin, dayanılan delillerin mülkiyet karinesinin aksini ispata yeterli olmadığının kabulü gerekeceği-
Mahkemece yapılması gereken işin, öncelikle haczi uygulayan memur ile uzman bilirkişi eşliğinde haciz mahallinde keşif yapılarak, haciz mahallinin özellikleri ve davacının iddiaları da dikkate alınarak dava dışı firmalarla 3. kişi şirketin işyerlerinin aynı mı yoksa farklı yerler mi olduğunun belirlenmesi, haczin hangi adreste-bölümde uygulandığının netleştirilmesi, ayrıca haciz mahallinde kimlerin faaliyet gösterdiğinin tespiti için kolluk araştırması yaptırılması, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adresin belirlenerek buna ilişkin tebliğ mazbatasının dosya arasına alınması ve borçlunun anılan adres veya ticaret sicil adresinde faaliyetine devam edip etmediğini belirlenmesi, yine üçüncü kişinin ticaret sicilde kayıtlı adreslerinde faal olup olmadığının tespiti için kolluk araştırılması yaptırılması, borçlu ve üçüncü kişi şirketin vergi kayıtlarının getirtilmesi, bunun yanında üçüncü kişi ile borçlu şirkete ait ticari defterler getirtilip bu defterler üzerinde araştırma yapılarak kira bedeli ödemelerinin defter kayıtlarında yer alıp almadığının belirlenmesi; davacı tarafından sunulan faturaların ödeme belgelerinin denetlenmesi için ek bilirkişi raporu alınması, bu doğrultuda elde edilen bilgilerin dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Şikayet konu 21.09.2020 tarihli haciz borçluya ödeme emri tebliğ edilen adreste yapılmamış ise de, borçlu şirketin haczin yapıldığı adresten 23.01.2018 tarihinde ayrıldığı, 29.01.2018 tarihinde ise üçüncü kişinin faaliyete başladığı, ne var ki, haciz mahallinde borçlunun ayrıldığı tarihten sonrasına ilişkin 11.03.2019 tarihli sipariş üretim belgesi, 06.02.2019 tarihli üretim formu, sigorta poliçesi gibi evraklar bulunmasına göre, haczin borçlunun elinde yapıldığını kabulü gerektiğinden şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu ................ tarihli haciz borçluya ödeme emri tebliğ edilen adreste yapılmamış ise de, borçlunun haciz mahallinde hazır olduğunun görüldüğü, üçüncü kişi şirket, borcun doğumundan sonra .............. tarihinde kurulmuş olup üçüncü kişinin tek ortağı borçlu ..............'nın babası olup borçlu aynı zamanda üçüncü kişi şirketin yetkilisi olduğu, buna göre, İİK'nın 97/a maddesi gereğince borçlu ve üçüncü kişinin malı birlikte elde bulundurmaları halinde malın borçlu elinde sayılacağı, mülkiyet karinesinin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği, davacının dayandığı ve ayırtedici özellikleri belirtilmeyen faturalar karinenin aksini ispata yeterli görülmediği gibi davacı üçüncü kişi ile borçlu arasında mal kaçırmak amacıyla muvazaalı işlemler yapıldığı anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Haciz konusu A.Ş. hisse senetlerinin hamiline yazılı senetler olup, İİK'nun 88. maddesi gereğince, haczedilerek icra kasasında muhafaza altına alındığı, haczin borçlu şirketin adresinde ve borçlu şirket muhasebecisinin huzurunda yapılması nedeniyle mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı lehine olduğu, davacı 3. kişinin mülkiyet karinesinin aksini ispatlayacak nitelikte bir delil sunamamış olup borçlu şirketin yetkilisi ...........'in davacı şirketin eski ortağı ve yönetim kurulu başkanı olması nedeniyle borçlu ile 3. kişi arasında organik bağ bulunduğu, mahcuz hisse senetlerinin iptaline ilişkin olduğu bildirilen ............. tarihli yönetim kurulu kararının, borcun doğum tarihinden sonra olduğu dikkate alındığında 3. kişi ile borçlu arasında alacaklıdan mal kaçırma amacına yönelik muvazaalı hisse devirleri yapıldığının kabulü gerektiği-
Şikayetin ............... tarihinde süresinde yapıldığı, haczin 3. şahıs adresinde yapıldığı, zira dosyada borçlular yönünden haciz yapılan adresin hiçbir şekilde gündeme gelmediği, bu durumda İİK'nın 99. maddesinin kaideten mekan ve içindekileri ilişilmez kıldığını, 3. kişiye ait bir mekandaki mallar kaideten asıl-mütemmim cüz ilişkisi çerçevesi içerisinde 3. kişiye ait olduğunu ve geriye bu ilişkiyi alacaklı yararına hükümden düşürecek iddialar ve ispat yükü kaldığını, istinaf edenin bu yönde bir takım deliller ileri sürmüş ise de, bu delillerin yapılacak bir yargılamada öne sürülmesi ve ispatlanması gerekeceği, dolayısıyla ilk etapta mülkiyet karinesi 3. kişi yararına görülmekle mahkemenin ispat yükü dağıtımını belirleyen hükmünün yerinde olduğu-
Davacı üçüncü kişi vekilinin dava dilekçesinde dayandığı adi yazılı kira sözleşmesi ekinde "...A.Ş.'ye ait envanter defteri" yer aldığından, kira sözleşmesinin yapıldığı şirkete ait ticari defterlere de dayanıldığının kabulü gerektiği- Davacı vekili yargılama sırasında kira sözleşmesinin tarafı olan A.Ş.'nin ticari defterlerinin incelenmesini talep etmiş olup icra takip dosyaları, ağır ceza mahkemesindeki beyanlar, kira sözleşmesi, sunulan makbuzlar, faturalar, banka dekontu ile dinlenen tanıklar ve bilirkişi raporu gözetildiğinde, mülkiyet karinesinin borçlu (dolayısı ile alacaklı) lehine olmadığı- Hukuki dinlenilme hakkının bir gereği olarak tarafların gösterdiği tüm deliller toplanarak sonucuna göre istihkak davasında bir karar verilmesi gerektiği- "Adi yazılı kira sözleşmesinin her zaman düzenlenebileceği, ödemelerin kira sözleşmesine uygun olmadığı, uyuşmazlıkla ilgili olmayan tarım ilaçları ve gübre alımı ile ilgili faturaların delil olamayacağı, takip borçlusunun ağır ceza mahkemesindeki beyanlarının eski tarihli olduğu, ticari defterlerin incelenmesinin sonuca bir etkisinin bulunmadığı" görüşünün ise HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
İstihkak davasında, davacı tarafça ticari defterler sunulmamış, bir kısım faturaların ibraz edilmiş olduğu; faturalar, vergi kaydı ve ticaret sicili kayıtları tek başına işyerinin kayıt sahibi kişiye ait olduğunun kanıtı olmadığı, çünkü vergi kaydı ile bu kayda dayanılarak verilen vergi levhası, vergi dairesince işe başlanıldığına ilişkin olarak düzenlenen yoklama fişi ve ticaret sicil kayıtları başvuran her kişi adına düzenlenmesi olanaklı belgelerden olduğu, yine bir kısım mahcuzların sunulan fatura içeriği ile uyumlu olduğu bilirkişi tarafından tespit edilmiş ise de, sadece muavin defterinde kayıtlı olması, diğer defterlerin sunulmamış olması sebebi ile ispat açısından yeterli olmadığı, haciz mahallinde borçluya ait belgelerin bulundurulmasının ortaklığından ayrıldığı şirketin bir kısım belgelerin uhdesinde tutulmasının basiretli tacir olarak hareket edilmesinin sonucu olduğu beyan edilmiş ise de, haczin 2020 yılında yapıldığı, kaşenin ve sair evrakların uhdede tutulmasının geçerli sebebi olamayacağı, bir dönem aynı adreste faaliyet gösterilmiş olması, faaliyet konularının aynı olması, borçlunun değişmeden önceki unvanı ile davacı şirketin unvan benzerliği gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde istihkak iddiası kanıtlanamadığından, (davanın reddi) yerine oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen, mülkiyet karinesinin üçüncü kişi yararına olduğu yönündeki hatalı gerekçe ile ‘davanın kabulüne’ yönelik hüküm kurulmasının isabetli olmadığı-
Haczin borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı olan ve ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste yapılmış olması nedeniyle mülkiyet karinesinin borçlu dolayısı ile alacaklı yararına olduğu, borçlu şirketin çalışanlarının işçilik alacaklarından kaynaklanan yüklü miktarda takip çıkışlarının olduğu, borçlunun ticari faaliyetini sürdürmesi için fabrikasında gerekli olan tüm esaslı makine tesisatını üçüncü kişiye fatura ettiği, ancak fabrikada bulunan menkulleri teslim için makul süre bulunmasına rağmen teslim alınmadığı, karinenin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından ispat edilemediği dolayısıyla davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-